Aşk’ı Karalamak… – Tahsin Oygar

Aşk Türkçeye Arapçadan geçmiş işk sözcüğünden gelmektedir. İşk, şiddetli sevgi, yakıcı demektir. Tarih boyunca aşk üzerine oldukça fazla yazıldı çizildi. Antik zamanlardan günümüze her ne kadar olumlu bir anlamla gelse de aşk iyice incelendiğinde, genelde erkin, iktidarın ve düzenin pek haz etmediği bir şey olarak çıkar karşımıza. Yakıcı, tutkulu, heyecanlı, “kendini bilmez” ve divane bir halde gerçekleşen aşk, içinde yeşerdiği düzenin kuralını, yasağını ve tabusunu dikkate al(a)maz filizlenirken. Adem ile Havva’nın yasak elma macerasından tutun Pompeius’un aşkı yüzünden Sezara yenilmesine, Troia savaşının sebeplerinden biri olan Paris ve Helen’in aşkından, Markus Antonius ile Kleopatra’nın aşkına tüm hikayelerden geriye kalan şey, aşıklara alt metinde aba altından sopa gösterilmesidir. Örnekler çoğaltılabilir; Ferhat’ın dağları delmesi ama Şirin’ine kavuşamaması, Leyla ile Kays aşkında herkesin Kays’ı mecnun, çöllerde deliren kişi olarak bilmesi tesadüf değildir bence. İstisnalar dışarı, ana fikir “aşk tehlikelidir”, “bedeli ağırdır”.

Neymiş bu Valentine’s Day?

“Roma döneminde Şubat ayının 15. gününde Palatine Tepesi’nin dibinde yer alan bir mağarada Lupercia adında bir festival kutlanırdı. Süregelen anlatıya göre Roma mitolojisinde kurucu olarak anlatılan Romulus ve Remus kardeşler, bir ırmağa bırakıldıktan sonra bir kurt tarafından bulunur ve emzirilirler. Bu yüzden festivalin bir diğer adı da “Kurt Kardeşler” olarak geçer. Festival bunun dışında doğurganlık ve arınma ritüeli olarak da görülür. Festival, 2 keçi ve 1 köpeğin kurban edilmesiyle başlar. Festivale katılmış, ritüelleri tamamlamış olan Luperci inisiyelerine bu hayvanların kanları sürülür daha sonra bu kişiler yüzünü süte batırılmış yün ile silerler. Kurban edilmiş keçiden yapılan kayış ile bu kişiler caddeler boyunca genç kadınları kırbaçlayarak onları doğurganlığa teşvik ederdi. Daha sonra Papa Gelasius bu festivali yasakladı ve 14 Şubat’ı St.(Aziz) Valentine’s Day ilan etti.

Fakat kimdi bu Valentine?  Bu azizin kim olduğu oldukça gizemli bir şekilde varlığını sürdürdü. Aslında Vatikan’ın kafası da bu konuda karışıktı. Ve 1969’da Valentine Vatikan’ın azizler listesinden çıkarıldı.

  1. 200’lü yıllarda korkunç bir şekilde ölen 3 adet Valentine isimli şahıs vardı. Bunlardan birincisi II.Cladius döneminde yaşayan ve zulüm altındaki Hristiyanlara yardım eden, kendisine aşık olan kör bir kızın gözlerini iyileştiren ve 14 Şubat’ta idam edilen Valentine.

İkincisi Terni bölgesinin gösteriş meraklısı rahibi olan ve işkence edildikten sonra idam edilen Valentine.

Üçüncü Valentine ise Romalı askerlerin evlenmelerinin yasak olduğu dönemlerde çiftlere yardım ettiği için tutuklanan ve gardiyanın kızına aşık olan Valentine. İşkence yapılarak ve başı kesilerek öldürülen bu kişi ise öldükten sonra aşık olduğu kişiye  “Valentine’inden” diye not bırakmıştır.”(1)

Açıkça görülüyor ki kapitalizm öncesinde de egemenler ve düzen savunucuları aşkı ehlileştirmek için elinden geleni yapmış.

Peki bugün ne?

Her şeyin alınıp satıldığı tüm insani değerlerin metalaştırıldığı, doğanın talan edildiği, yalnızca heteroseksüel ilişkilerin onaylandığı, bugünün düzeni, yani ataerkil kapitalizm erkeklerin sevgisinin her yıl yüzlerce kadına şiddet bahanesi olduğu bu sistem, aynı zamanda sevgililer gününü de şişiriyor. İşte bu kadar da ikiyüzlü. Kapitalizm size “aşk” satıyor. Sadece aşkı ehlileştirmiyor eski antik dönemler gibi, o yolunu bulmuş aşkı satmaya karar vermiş. “Anlat aşkını” diyor siyanürüyle ölen çocukların çığlığı katılmış altını ile. Esnek ve iş güvencesiz çalıştırılan kadını ile erkeği ile size hizmet ederek unutulmaz bir gece yaşa diyor her yıl. En azından bir sonraki 14 Şubat’a kadar! Sevgiyi bilmeyen, bugün dünyanın birçok yerinde çocukları öldüren sadece kara aşık kapitalizm bize aşkı anlatıyor! Bu sadece gerçek aşkın karalanmasıdır başka bir şey değil.

Halbuki Aşk İsyandır!

Aşk, arzuyu, tutkuyu sürekli kılma çabası, risk almaktır. Özgürlüktür bazen tutsaklık için, direnmektir çaresizliğe, eşitlik istencidir de, acı çekmektir bazen, örgütlenmektir, çaresizlik, idrak etmektir. Başka aşklara saygı göstermek sahip çıkmaktır ve değişmektir. Ataerkil kapitalizm; plansızlığı, çılgın kar hırsı, tüketim kültürü, toplumsal bir akıldan yoksunluğu ile ezilen sınıfları hem maddi hem de manevi bir saldırı altına sokuyor. İşte tam da bu yüzden özgür bir aşk için mücadeleye devam etmeliyiz. Aşkı karalayan bu anlayışa karşı sevgililer gününü aşk için boykot edin.

Ey sen “Sevgililer günü çılgını”;

Müthiş âşık olarak bu hafta harika bir gece, mükemmel bir yemek veya çok ince düşünülmüş, pahalı bir hediye peşinde mi geçireceksin haftanı? Yoksa “sevgililer gününde sevgilin yok!”bunalımına hitap eden çeşitli etkinliklerde mi bulunacaksın? Cevabın evet ise şunu söyleyebilirim ki, sen kapitalizmin sevgililer günü oyununun saf bir kandırılanı veya kendini pazarlama işinde çuvallayan kapitalist girişimcisisin. Her iki durumda da gerçek aşka ihanet edip kapitalistleri biraz daha zenginleştireceksin.

Tahsin Oygar

Baraka Aktivisti

 

Kaynakça: