ÇAPUL TV’DEN MUSTAFA ALDEMİR: “Türkiye’de Siyaset ve Toplumsal Yaşam Eskisi Gibi Olmayacak”

  capulv

 

 

 

İnternet üzerinden yayın yaparak Türkiye’deki halk ayaklanmasını kesintisiz bir şekilde yayınlayan Çapul TV’nin ve direnişin hikayesini sendika.org ve Çapul TV ekibinden Mustafa Aldemir’den dinledik…

 

 

“Artık çapulcu kelimesi eski anlamından öte, kendi haklarına sahip çıkan, hakları için mücadele eden insan anlamına geliyor bizim dilimizde. Çapulcu olmaktan da gurur duyuyoruz. Bu yüzden kanalımızın adını Çapul TV koyduk.”

 

“Buradaki Gezi Parkı tepkisi aynı zamanda üçüncü köprü ve kanal projelerinden doğacak ranta tepkidir. Aynı zamanda 4+4+4 sistemiyle eğitim sistemine getirilen gericiliğe bir tepkidir, Alevi yurttaşlarımızın uzun yıllardır baskı altında tutulmasına olan bir tepkidir, cinsel kimliklerinden dolayı dışlanan insanların yaşadıkları ezilmişliğe olan tepkidir. Buradaki hareket de hepsini biraraya getirmeyi başardı. Bu açıdan çok umut vaat ediyor.”

 

“Türkiye’de siyaset ve toplumsal yaşam eskisi gibi olmayacak. Hükümet bir anlamda boyunun ölçüsünü görmüş oldu, her şeye gücünün yetmeyeceğini görmüş oldu. Kendisinden büyük halkın olduğunu görmüş oldu. Bu açıdan Türkiye’nin geleceği bakımından çok önemli bir dönüm noktası olacağını düşünüyorum.”

 

 

Çapul TV nasıl bir ihtiyaçtan doğdu?

Yaşadığımız direniş ana akım medyada yer bulamadı. Bunun başlıca nedenlerinden birisi hükümetin medyaya olan baskısı, sansürü. Diğer bir nedeni de medya patronlarının, açıkçası medyayı da aşan, hükümetle olan çıkar ilişkilşeri. Bu nedenle ana akım medya bu direnişe yer vermemeyi tercih etti. Eğer sosyal medya olmasa, yabancı medya olmasa görmezden gelip yok sayılacaktı. Bu durumda biz de elimizdeki imkanları kullanarak buradaki, Taksim’deki ve tüm Türkiye’deki direnişi halka en çabuk ve en doğru şekilde aktarmaya çalışıyoruz.

 

İnternet üzerinden mi?

DSC_0423İnternet üzerinden yayın yapıyoruz. İlk günlerde daha kısa sürelerde yayın yapıyorduk, süremizi git gide artırdık ve şu an yirmi dört saat yayınımız var kesintisiz olarak. Sürekli diğer şehirlerle telefon üzerinden bağlantı alıyoruz. Onlara kendi illerindeki durumu soruyoruz. Onun dışında Gezi Parkı’nın içinde stüdyomuz var, eylemcileri de ağırlıyoruz. Bu eylemcileri ağırlarken herhangi bir seçim yapmıyoruz. Her görüşten, her yaştan, meslekten, cinsiyetten, cinsel tercihten eylemcileri ağırlayıp onlara niçin eylemlere katıldıklarını, eylemler hakkında neler düşündüklerini, bundan sonrası için neler umduklarını soruyoruz. Açık bir kürsü sunuyoruz. Bunun da iki farklı katkısının olacağını düşünüyoruz. Bir yandan direnişin güçlenmesi, direniş sürerken kendi arasında bir haberleşme ağının kurulması, bir koordinasyonun sağlanması açısından faydası olacağını düşünüyoruz. İkincisi de buradaki direnişi algılayabilmek için… Çünkü buradaki direniş sol literatürü de aşan özellikler gösterdi. Bizim de burayı anlarken, analiz ederken daha fazla tesbitte, gözlemde bulunmamız gerekiyor. Burada biz herhangi bir kalıba dökmeden insanları, sorular sorarak kendilerini anlatmalarına imkan tanıyoruz. Bu sayede ileride yapılacak çalışmalarda, araştırmalarda değerli bir kaynak olacağını düşünüyoruz.

 

İş dengesi nasıl, gönüllülerle mi çalışılıyor, kadro var mı?

Tamamen gönüllülük üzerine dayalı. Biz bu yayını sendika.org web sitesinin gönllüleri olarak başlattık. Ancak başlar başlamaz, ihtiyaç olduğundan, çok büyük bir ilgi çekti. Türkiye’nin her tarafından destek teklifleri yağmaya başladı.  Mesela bir geceden sabaha kadar yüzden fazla mesaj aldık. Gönüllü muhabirimiz olmak isteyenler, teknik veya maddi konuda yardım yapmak isteyenler… Pek çok dostumuz destek olmak istedi. Kamerasını alıp gelenler var, farklı şehirlerden sürekli haber geçenler var. Gönüllülük üstünde devam ediyor.

 

970213_471837869575595_209616616_nİsmi de gayet manidar…

Kesinlikle ismi de çok manidar. Çapul çapulculuk, öncesinde hoş bir kelime değildi, kimsenin severek üstleneceği bir kelime değildi. Ancak Başbakan bunu burada direnen halka karşı kullandığında başka bir anlam kazandı. Artık çapulcu kelimesi eski anlamından öte, kendi haklarına sahip çıkan, hakları için mücadele eden insan anlamına geliyor bizim dilimizde. Çapulcu olmaktan da gurur duyuyoruz. Bu yüzden kanalımızın adını Çapul TV koyduk.

 

Sol literatürün de boyunu aşan şeylere şahit olundu, bunları tesbit etmeye çalışıyorsunuz. Alternatif bir medyacı olarak gözlemlerin nedir, sol literatürü aşan olayın kendisi nedir?

Burada gördüğümüz şey, herhalde hiç kimsenin beklemediği boyutlara ulaştı. Çünkü onbir yıllık AKP hükümeti boyunca  ezilmiş, dışlanmış, hor görülmüş, bir şekilde rahatsız olmuş, rahatsız edilmiş ve geleceğe yönelik başka kaygıları olan pek çok halk kesimi vardı. Buradaki özel olan nokta bunların hepsini bu park eylemi üzerinden bir araya getirmiş olmasıdır. Çok az sayıdaki insan burada çadırların kurulmasıyla direnişe başladı. Ama çok kısa bir süre içerisinde bu, AKP’nin rant sistemine yönelik bir tepkiye dönüştü. Buradaki Gezi Parkı tepkisi aynı zamanda üçüncü köprü ve kanal projelerinden doğacak ranta tepkidir. Aynı zamanda 4+4+4 sistemiyle eğitim sistemine getirilen gericiliğe bir tepkidir, Alevi yurttaşlarımızın uzun yıllardır baskı altında tutulmasına olan bir tepkidir, cinsel kimliklerinden dolayı dışlanan insanların yaşadıkları ezilmişliğe olan tepkidir. Buradaki hareket de hepsini biraraya getirmeyi başardı. Bu açıdan çok umut vaat ediyor.

 

Eklemek istediğin bir şey… Eylemler bir yerde sonlanacak, sonrası…

Burada çok güzel, çok olağanüstü bir durum var. Burada yaşamış olmaktan gurur duyuyorum. Keşke bütün dostlarımız da gelip burayı içerisinde bulunarak görseler. ‘Gezi Parkı komünü’ diyoruz artık buna. Bunu şimdiye kadar komün kelimesini duymamış insanlar bile kullanmaya başladılar. Bu da insanı mutlu ediyor. Bu, belki başarıyla belki başarısızlıkla bir süre sonra son bulacaktır. Ama bundan sonra Türkiye’de siyaset ve toplumsal yaşam eskisi gibi olmayacak. Hükümet bir anlamda boyunun ölçüsünü görmüş oldu, her şeye gücünün yetmeyeceğini görmüş oldu. Kendisinden büyük halkın olduğunu görmüş oldu. Bu açıdan Türkiye’nin geleceği bakımından çok önemli bir dönüm noktası olacağını düşünüyorum.

Çapul TV açısından da geleneksel medyanın, halkın haber alma hakkını karşılayamadığını gördük, buna gözlerimizin önünde şahit olduk. Bu sayede de Çapul TV çok büyük bir ilgi gördü. Bir hafta içinde bir milyona yakın izlenme sayısına ulaştı. Biz Çapul TV’yi kurumsallaştırarak sürekli bir yayına dönüştürmek gerektiğini biliyoruz şimdi.  Destekçilerimize bununla ilgili mesajlar atıyoruz, bu konuda desteklerini bekliyoruz. Sürekli olarak internet üzerinden yayın yapan bir televizyon projemiz var, umarım başarılı olacağız.

 

İnternet de  alternatif medya açısından çok önemli bir zemin sağlıyor…

Kesinlikle. Bu açıdan da aslında bu yeni teknolojileri, yeni olanakları sonuna kadar kullanmak gerekiyor. Çünkü bu direniş süresince gördük ki muhalif yayın yapan yayın organı çok azdı. Vardı, onların varlığını yadsıyamayız, birçok dostumuz vardı buradan elinden geldiğince yayın yapan. Ancak bunların hükümet tarafından cezalandırılmasına şahit oluyoruz. Bugün Hayat TV’nin yayınının durdurulması kararlaştırıldı, Halk TV’ye yüksek miktarlarda para cezaları kesildi. Muhtemelen muhalif yayın yapan başka kanallara da benzer cezalar gelecektir. Bu nedenle alternatif yayın olanaklarının, internet tabanının, teknolojinin kullanılmasının çok değerli olduğunu düşünüyoruz.

 

Size herhangi bir ceza geldi mi?

Biz RTÜK’ün yasalarına tabii olmadığımız için şu ana kadar öyle bir cezayla karşılaşmadık. İleride belki başka engellemelerle karşılaşacağız ama onlar için de başka çareleri, zamanı geldiğinde düşüneceğiz.

 

Röportaj: Hasan YIKICI

Be the first to comment

Leave a Reply