HAK-SEN Genel Başkanı İzzet Türkmen ile Kamu Reformu Hakkında Röportaj 1: “Özel Sektördeki Kölelik Kamuya da Getirilecek”

“Söz Konusu Değişiklik, Reform Değil Personel Yönetmeliğidir”

ADL: HAK-SEN Kamu Reformu’nu nasıl değerlendiriyor?

İzzet TÜRKMEN: Hak-sen Kamu Reformu’nun Bakanlar Kurulu’nun meclise  gönderdiği mevcut şeklinin tamamına ret vermiş durumdadır. “Neden ret verdik?”. Çünkü mevcut şekli ile; beklenen, özlenen Kamu Reformu değil, bir personel yönetmeliği niteliğindedir. Zaten tüm kamuyu ve bürokrasiyi siyasete bağlayan bu ucube sistemi, memur düzeyinde de siyasete bağlayacak olan, çalışanların haklarını iki dudak arasında bakanın, müdürün, müsteşarın değerlendirmelerine hapsedecek olan bir metin var ortada. Bu da kamuya bir verimlilik getirmeyecek. Kamunun mevcut hantal yapısını daha da çökertip kamudan hizmet alan toplumumuzu çok daha zor durumlarda bırakacak bir metindir. Bu yüzden de tamamına ret verdik.

ADL: Peki bu reform olduğu gibi geçerse genelde emekçileri, özelde özel sektör çalışanlarını sizce nasıl etkiler?

İzzet TÜRKMEN: Bu metin 130 kusur sayfalık bir metindir. Sadece çalışanların izin hakları, özlük hakları, ekonomik hakları ve nereden nereye nasıl nakil  edilecekleri ile ilgili hizmet sınıflarının birleştirilmesi ile ilgili bir metin. Az önce de dediğim gibi kamunun hantal yapısını ve verimliliğini değiştirecek ya da artıracak bir yapısı yok.

“Kazanılan Tüm Hakları Geriye Götürüyor”

İçerik ile ilgili konuşacak olursak, içerisinde tamamen bir ekonomik kısıtlama var. Bugüne kadar kazanılan hakların tamamının, hem ekonomik hem özlük hakları noktasında geri gidişi var ve bunun da kabul edilebilmesi mümkün değil. Anayasa ile Kamu Hizmeti Komisyonu’na verilen nakil haklarında, bir kısmını bakanın iki dudağı arasına vermek var. Bu da kabul edilebilir bir şey değil.

“Sürgün Edebiyatı ve Bir Kölelik Sistemi”

Çünkü bir örnekleme yapmak gerekirse, bakanın yasal ya da yasa dışı emirlerine karşı gelen memurların bakan tarafından tehdit edilerek bir başka daireye ya da bir başka ilçeye, önce bir aylık, ardından 3 aylık, ardından 1 yıllık değişik fraksiyonlarla gönderilmesi anlamına geliyor. Bu da aslında, bir sürgün edebiyatı ve bir kölelik sistemi. Yani, bugün özel sektörde yaşanan köleliğin ortadan kalkması için mücadele ederken, oradaki kötü gidişatı kamuya da bir şekilde entegre etmeye çalışıyorlar.

 

“Kamudaki Amilikler Özele Açılıyor”

Burada yine bütün moral motivasyonu bitirecek olan, Özel Sektör’ün de en büyük sıkıntılarından biri olan yükselme noktalarına çalışırken, işte 10 yılda, 20 yılda, 30 yılda geleceğiniz üniversite hizmetleri sınıfındaki yükselme noktalarının dışa açık olması. İkinci derece, birinci derece, şube amirliği ve müdürlükler normal memurların, motivasyon ve moralini yükselten ve yükselmelerini sağlayan hedef koydukları noktalar olmakla birlikte artık çok ilginç bir şekilde tüm özel sektöre de açılacak. Açılırken de bizi şöyle bir tehlike bekliyor. Bu öngörüyü yapmak zorundayız.

“Kamu Kaynakları Sermayeye Alacak”

Örneğin; X Holding, turizm sektöründe çalışıyor. Turizm Dairesi’nin, Turizm Bakanlığı’nın vermiş olduğu teşvikler var. Oradaki müdürlüğe, şube amirliğine kendi personelini bir şekilde direk yerleştirecek ve Kamu’nun o yöndeki tüm teşviklerini kendine yasal olarak kanalize edebilecek. Aynı şekilde, sağlıkta biliyorsunuz artık temizlik şirketleri var, hizmet alımları ve cihaz alımları var. Bunların ihale süreçleri var.  Büyük büyük rakamlarla ilaç alımları var. Buradaki çalışacak olan personeli de amir düzeyinde ya da birinci derecede imza yetkili düzeyinde ya da müdürlük düzeyinde dıştan bu firmaların elemanlarının gelmesine açık olacak. Bu da tüm kamunun bir anda hem mevcut eski çalışanlarının moral motivasyonunun yitirmesi adına hem de illegal bir şekilde kamu menfaatlerinin bazı özel sektör sermayesine yönlendirilmesi şeklinde önü açık olacaktır.

“Danışman Kadrolarında Vatandaşlık Şart Olmaktan Çıkarılıyor”

Bu da kesinlikle kabul edilebilir bir şey değil. Tüm yasa içerisinde emekçilerin ekonomik hakları budanırken, üçlü kararname ile Müdür, Özel Kalem Müdürü, Müsteşar ve Danışman diye yeni bir kadro yaratıyorlar. İlginçtir bu danışman kadrolarında da KKTC vatandaşı olma şartı yoktur. İsterseniz Nijerya’dan, Etiyopya’dan, Türkiye’den, İngiltere’den de kendinize danışman atayabilirsiniz. Başbakan’ın da iki danışmanı var. Biri başdanışman. Bunlar görevden ayrıldıkları zaman koşulsuz olarak üç ay boyunca çalışıyorlarmış gibi ekstradan maaş ödemeye devam edeceksiniz diye bir hüküm var. Şimdi biz bu Kamu Reformu’nu ekonomik kemer sıkma politikası olarak yapıyorsak, bakanın yanında getirdiği partilisine zaten aylarca yıllarca, hiçbir vasıfa bakılmadan hiç bir teknik özelliğine bakılmadan dünya kadar maaş ödenmesine göz yumulurken, bir de görevden alındıktan sonra üç ay daha maaş verilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bu alt sınıfdaki çalışanın hakkını alıp, kendi parti yandaşlarına teslim etme manasına gelmektedir.

Aynı şekilde sağlık raporları ile ilgili, aslında sağlık raporları 42 gün değil, 21 gündür. 21 günün üzeri Sağlık Kurulu’na gider. Bunun önüne de 12 günlük bir set koymuşlar. 3 günden fazla alınan tüm sağlık raporlarının da, Sağlık Kurulu’na gideceğini iddia ediyorlar. Bu mevcut Sağlık Kurulu yapısı içerisinde mümkün olmayan bir şeydir. Şuan da 21 gün üzerinde giden sağlık raporlarına, Sağlık Kurulu cevap verebilecek pozisyonda değilken, her 4 günlük rapora kaç gün toplamda olduğuna bakılmaksızın ilk 4 gün de olsa Sağlık Kurulu’na gitmek yüzlerce binlerce rapor manasına gelir. Bunun yerine, biz sağlık hekimlerimizin daha kontrollü sağlık raporu yazmasını sağlarsak ve mevcut yasada ki rakamları ayni yerde tutarsak, moral motivasyonun da işleyişin de sistemin de daha güzel gideceği inancı içerisindeyim.

“İlçeler Arası Nakiller Bakanın İki Dudağının Arasında”

Bunun dışında, Anayasa’ya aykırı olduğunu düşündüğümüz,  az önce de bahsettiğimiz ilçeler arası nakillerde bakana yetki verilmesi konusudur. Eğer bu şekilde giderse Anayasa’dan dönecektir.

“Ek Mesai Ödeneği Budanıyor”

Yine  Anayasa’ya aykırı olduğunu düşündüğümüz, ek mesai ödenmesi noktasında, hafta sonu ve gece çalışmalarına 1’e 1 ve 1’e 1,1 şeklinde iki değişik varyasyonu var. Kabul edelebilir bir şey değildir. Toplumun geneli, Cumartesi ve Pazar günlerini tatil yaparken, gecelerini uykuya ve dinlenmeye ayırırken, ki insan vücudunda metabolizma da buna göre ayarlanmıştır. Siz o saatlerde çalışacaksınız ve alacağınız ücret de gündüz aldığınız ücretle aynı olacak. Bu insanlığa aykırı bir şeydir. Bu yasayı yazanların nasıl bir zihniyetleri vardır takdire şayandır. Bu kabul edilemez ve bize göre de Anayasa’ya da aykırıdır.

“3 Yılda 100 Teşkilat Yasası Değişmezse Terfiler Duracak”

Bunun dışında bir çok noktada, 130 sayfanın hemen hemen her noktasında çok ciddi hak budamaları, moral  motivasyonu ve kamunun verimini düşürecek noktalar vardır. Bunların hepsine değinmek saatler alır. Ayrıca şu da var: Bu yasanın içerisinde, bu yasa geçtikten sonra devlettekiyaklaşık yüz tane Teşkilat Yasası’nın üç yıl içinde yenilenmesi öngörülüyor. Yenilenmemesi halinde de, çalışanların terfi haklarının durdurulacağı yazıyor.

Nasıl ki patron özel sektörde kaçak işçi çalıştırıp yakalandığı zaman, bütün ceza kaçak işçiye kesiliyor ve aslında çalıştıran  ödüllendirilip yeniden bir başka kaçak işçi çalıştırabiliyorsa, bu reform  kamuda da aynı sistemi getiriyor. Biz diyoruz ki müdür, müsteşar ve bakan olarak çalışanların Kuruluş Görev ve Çalışma Esasları Yasası’nı değiştirmedik üzerine yattık. Ama değiştirmedik diye bize de bir ceza yok. Çalışanların terfi haklarını ellerinden aldık. Böyle bir şey kabul edilebilir bir şey değil. Kaldı ki, Meclis’in yasa yapabilme kabiliyeti ortadadır. Kamu Reformu ve buna endeksli bir çok yasa ve tüzük de düşünüldüğünde, üç yıl içinde 100 tane Teşkilat Yasası’nı hangi sendika, hangi bürokrasi hangi siyaset hangi meclis bir araya gelip tamamını yenileyebilecek? Çok ciddi hak mahrumiyetlerinin yaşanacağı zaten buradan ortadadır.

“Geçici Memurluk Geri Getiriliyor”

Bildiğiniz gibi 2014 yılında geçici memurluk meclis kararıyla kaldırılmıştı. Burada çok ciddi bir oyun oynanarak  geçici işçilerin, “Geçici Personel” ismiyle geçici memurluğa aktarılmaları var. Bu da kabul edilebilir bir şey değildir. Geçici işçiler bugün  işçi tanımının olduğu noktalarda görev yapmamaktadır. Ama ben şunu sormak istiyorum. Hangi çalışan kendi istediği yerde gidip istediği görevi yapıyor? Tamamı bürokrasinin ve siyasetinin görevlendirmesiyle yapılıyor. Yine cezayı çalışanlara, emekçilere kesmek doğru değil. Ortadan kaldırılan geçici memurluğun, yeniden geri getirilmesi kabul edilebilir bir durum değildir. Bunun da duvardan döneceğine inanıyoruz.

“Sizi İşten Atacağız Maddesi Var”

Şu anda aktif olarak kamuda çalışan on yedi on sekiz yıllık geçici memurlara 3 yılın içerisinde Yeterlilik Belgesi almazsanız sizi işten atacağız maddesi var. Bu da insanlık dışı bir şey. Bunu yapacaksanız Hak-Sen olarak bizim bir talebimiz var. On yedi yıldır kamuda yeterli görülüp çalıştırılan bu insanların , çalıştığı dairelerin müdürleri, müsteşarları ve bakanlarının derhal yargılanıp hapsedilmesini istiyoruz. Çünkü bizim vergilerimizle ödenen bu insanlar eğer yetersizse, UBP, CTP ve DP dönemlerinde geldiler . Hala daha da koltuklardadırlar.  Bu personeller madem ki yeterli değildi niye bizim vergilerimizle çalıştırdınız? Bu da takdire şayan. Eğer yargılama yapmayacaksanız da bunu kabul etmemiz mümkün değildir.

“Geçici Memurlar Bir Kadroda Toplanmalı”

Kaldı ki biz geçici memurların artık bir kadro altında toplanıp ,moral ve motivasyonlarının artırılabilecek bir garanti içinde olmalarını beklerken böyle bir şey yapılması kabul edilebilir birşey değil. Bu arada, bir tezat da şu var. Geçici personel olarak atanacak olanların durumunda da bir muğlaklık var: Bu 3 yıl içinde Yeterlik Belgesi istenip istenmeyeceği. Çünkü işçilere yeterlilik yok. Siz 1200 kişiyi memur yapıyorsunuz. Üç yıl içinde bunlardan da yeterlilik isterseniz, bu da mantık dışı. Çünkü bunların içerisinde ilkokul mezunları da var. İlkokul mezunu nasıl yeterlilik alacak? Alamazsa ne olacak ? Bu insanları  işten mi atacağız? Kısacası Kamu Reformu denilen ucube metinle çok büyük oyunlar oynanıyor  Kamu’nun üzerinde.

****************(DEVAM EDECEK)*****************