Meclis’ten Yine Emek ve Halk Düşmanlığı Çıktı

Bugün gerçekleşen meclis genel kurulunda, özel sektör çalışanlarına sendikalaşma imkanı sağlayacak yasanın ivedilikle görüşülmesi reddedildi. Meclis uygulamalarına bakıldığı zaman, hakkında ivediliği olmayan yasa önerileri uzun süre bekletilip gündemden düşürülüyor..

Görev Halk Düşmanlığı ise, DP Koşa Koşa

Genel kurul sırasında salonda bulunmayan hükümetin DP kanadı, yasa görüşülmeye başlandığı anda ret oyu kullanabilmek için telaşla salona geri döndü.

Oylamaya TDP’nin 3 vekilinin 3’ü, CTP’nin ise 20 vekilinin 15’i katıldı.

Toplamda 18 kabul, 26 emekçi düşmanı red oyu çıktı.

“Biz burada olduğumuz sürece emekçinin hakkını savundurtmayız” mesajı veren hükümet, bireysel ve örgütsel olarak kendilerini finanse eden sermaye kesimini memnun ederek, aldıkları ve alacakları harçlıkları hakettiklerini gösterdi.

Serdar Denktaş Ajitasyon Yaptı ve Ekledi: “Sendikalaşma Talebi Çok Popülist Bir Yaklaşım”

Sendikanın çalışan için emniyet kemeri olduğunu, bu anlamda hayati öneme sahip olduğunu vurgulayarak yasa tasarısını gündeme getiren Zeki Çeler’in yaptığı sunuş sonrası Serdar Denktaş söz aldı. Özel sektörde sendikalaşmayı savunanlara yönelik, “çok güzel duyulan, çok popülist bir yaklaşım” sözlerini sarfetti.

“Sendikalaşma için henüz şartlar uygun değil, zamanı değil, gelişmemiş durumda olan özel sektörün sonu olur” diyen Denktaş, konuşmasına öğretmen grevleri ile devam etti.

Öğretmen sendikalarının kamuoyunda ve toplumsal anlamda yaşadığı güven kaybını fırsat bilen Denktaş, “öğretmenler bu ülkede sürekli grev yapıyor. Olan benim çocuğuma oluyor” sözleriyle özel sektörde sendikalaşmaya karşı duruşunu meşrulaştırmaya çalıştı.

Özel sektörde sendikalaşmanın yasal olarak zorunlu olması gerektiğini, aksi halde baskı altındaki emekçilerin bu hakkı kullanamayacağını algılayamayan Denktaş, “ne demek zorunlu. O zaman bir yasa geçirelim, bütün vatandaşlar siyasi partilere zorunlu üye olsun” dedi.

Saner ve Kaşif’in Görevi Laf Kalabalığı Yapmaktı

Genel kurulda söz alan Çalışma Bakanı Hamza E. Saner ve Ahmet Kaşif ise konuyu genelleştirip soyut söylemlerle sermayenin aleyhine gördükleri yasa tasarısına engel olmaya çalıştı. Son zamanlarda yaşanan iş kazalarına dikkat çeken Saner, bu iş kazalarının sadece son dönemlerde yaşanıyor gibi lanse edilesinin yanlış olduğunu söyledi. Bakan Saner, iş yaşamını düzenlemek için, genel düzenlemeler yapılması gerektiğinden bahsetti. Ahmet Kaşif ise, önce Çakıcı’nın uslübu hakkında konuşarak gündemi geçiştirdi, ardından da çalışanın hakkının sadece yasayla düzenlemeyeceğini iddia etti. Kaşif, “gelin Çalışma ve İş Güvenliği Yasası’nı hep birlikte düzenleyelim, bunu yaparsak gerisi hep birlikte gelecek” dedi.

Çakıcı: “Yedikleri Naneye Bak Sen. Zamanı Değilmiş Deyyor”

Serdar Denktaş’ın sözleri üzerine söz alan TDP Milletvekili Mehmet Çakıcı ise şöyle konuştu; “Burada işçi, emekçi düşmanı milletvekilleri var. Böyle bir hakka ret oyu çıkarsa bu mecliste 27 tane işçi düşmanı milletvekili var demektir.

İşçi ölmüş kaza geçirerek, bunların umurunda değil. Köle gibi ülkede çalıştırılıyor bu insanlar, iki dudak arasından çıkan bir kelime ile kovulabiliyor. Şimdi sendikalaşma zamanı değilmiş. Eğer bir gün şartlar düzelirse sendikalaşma olurmuş.. Bu sistemi, bu düzeni kuran bu partiler yarattı. Şimdi ayni düzenin savunucuları, kendileri ile ilgili en tehlikeli gördükleri yasa ile ilgili, sendikalaşma yasası ile ilgili “zamanı değil” diyerek karşı çıkacaklar. Yedikleri naneye bak sen! Eğer bu yasaya ret varsa, işçi düşmanlığı vardır, 1-2 zenginin desteğini arkasına alıp konuşanlar vardır.”

Erhürman: “İnsan Haklarını mı Tartışacağız?”

Genel kurulda söz alıp yasa tasarısına destek veren CTP Milletvekili Tufan Erhürman’ın konuşması ise şöyle;

“Böyle bir temel insan hakkının bazı ön koşullara bağlı tartışıldığını görmek beni tedirgin ediyor. Dünyaca tanınmış bir insan hakkı olan sendikalaşmanın hayata geçmesinin, zamana ve koşullara göre değerlendirilmesi kabul edilemezdir.  Sendikalaşma hakkı, toplu sözleşme ve grev hakkı ile birlikte on yıllar öncesinden insan hakkı olarak kabul edilmiştir. Herkesin sendikalaşma hakkı vardır. “Sendikalaşma hakkı vardır ama işçiler kullanmıyor” gibi karşı argümanlar sunulacağını düşünmüş ve açıkcası bu argümanlara göre hazırlanmıştım. Fakat malesef 3 adım geriye giderek sendikalaşmaya karşı konuşma yapılmıştır.  Temel bir insan hakkı olan sendikalaşma, “Önce özel sektör belli bir kalkınma seviyesine ulaşsın, önce sendikaların yaklaşımı değişsin” gibi ön koşullarda bulunularak tartışılmıştır ve bu rahatsız edicidir. Elbette sendikalar eleştirilebilir. Fakat unutulmasın ki siyasi partiler ve devlet de fazlası ile eleştirilmektedir.”

Bağımsızlık Yolu: “Gereğini Yapacağız”

Bağımsızlık Yolu ise oylama sonrası yaptığı açıklamada, “Hükümet bize şunu söyledi “biz burada olduğumuz sürece emekçinin hakkını savundurtmayız”. Belirtmek isteriz ki söylediklerinizi duyduk ve anladık. Bilin ki gereğini yapmak için elimizden geleni ardımıza koymayacağız. Bu daha başlangıç, mücadeleye devam!” dedi.