Neden “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” Diyoruz? – Münür Rahvancıoğlu

Sloganlar, derin teorik tahlilleri birkaç kelimeye indirmekle hem politik mücadeleye katkıda bulunurlar hem de basitleştirerek düşünme alışkanlığı yaratma olasılıklıkları ile diyalektik düşüncenin önünde tehdit oluştururlar. Gene de sonuç ne olursa olsun, insanlar tarih boyunca kısa, özlü ve çarpıcı cümlelerle kendilerini ifade etmeyi her zaman sevmişlerdir. Bu durumda slogancılık hastalığına kapılmadan ve basit düşünme hatasına düşmeden sloganları kullanmak gerekmektedir. Sloganlar çarpıcı ve özlü oluşunun sağladığı avantajlar yanında tartışılarak oluşturulmuş içeriğinin yeniden tartışılmasına hizmet ediyorsa; kısacası tartışmanın önünde bir engel değil tartışmayı teşvik edici bir unsur olarak şekilleniyorsa olumludur.

***

“Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” sloganı, 1970’li yılların öğrenci-gençlik eylemlerinde ilk kez yankılanmaya başladığında; Dr. Küçük’ün Halkın Sesi gazetesinden, CTP’nin Yenidüzen Gazetesi’ne kadar hemen her çevreden nefret dolu bir tepki almıştır. Slogan Halk-Der isimli devrimci örgütlenmenin ana sloganıdır. Ayrıca Kıbrıs’ın Bağımsızlık Yolu isimli devrimci gazetenin de ana başlığıdır.

Söylenen odur ki “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” diyen Mehmet Göze (Asi) ve farklı gruplara mensup devrimciler 1976 yılında CTP Omorfo (Güzelyurt) kongresinde ihraç edilirler. Ardından kurulan Halk-Der ise bu sloganı sahiplenir. Aynı dönemde Halk-Der ile yakın ilişkiye sahip Devrimci Grup (KÖGEF içindeki devrimci muhalefetin ismi) da bu sloganı kullanmaktadır.

Slogan 1 Mayıs 1980 tarihinde, 1 Mayıs kortejinin bölünmesine, revizyonistler tarafından devrimcilere alan ablukası uygulanma girişimlerine neden olacak kadar derin politik – pratik tartışmaların yansımasıdır.

Devrimclerin “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” sloganını bugün hala kullanıyor olması, sadece nostaljik bir geçmişi sahiplenme tavrı olarak algılanmamalıdır. Ülkemizde giderek kurumsallaşmakta ve kitleselleşmekte olan devrimci siyaset; teorik ve pratik açılımları, Kıbrıs Sorunu’nu algılayış tarzı ve halklar arası ilişkiyi kurgulama şekli ile “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” sloganını prataik olarak da sahiplenmektedir.

Peki hem geçmişte hem de günümüzde “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” sloganında sağcıları ve “solcuları” rahatsız eden nedir?

***

Slogan iki ana teorik önermeden hareket etmektedir. Bu aynı zamanda devrimcilerin dünyayı ve Kıbrıs’ı algılama şeklinin de ifadesidir.

 

Kıbrıs Bağımsız Olmalıdır

Kıbrıs adası, birleşik ve bağımsız bir ada olmalıdır. Bağımsızlık, hem ekonomik hem politik, hem askeri hem de kültürel olarak hiçbir devlet, örgüt veya kurum tarafından belirlenmemek demektir. Bu yaklaşım geçmişte, Yunanistan veya Türkiye’ye bağlanmayı önüne koyan sağcı, faşist çevreleri elbette rahatsız etmiştir ve halen de rahatsız etmektedir.

Ancak geçmişte SSCB’nin Akdeniz’e yayılma politikaları çerçevesinde Kıbrıs sorununa çözüm bulunmasını uman CTP de bu slogandan fazlası ile rahatsız olmuştur.

CTP bağımsız bir Kıbrıs değil, Doğu Avrupa’daki sözde sosyalist rejimler gibi veya SSCB tarafından işgal edilen Afganistan’daki gibi bir “sosyalizm” hedefini önüne koymuş olduğundan, devrimcilerin bağımsızlık talebini her zaman bir tehlike olarak algılamıştır.

Bugün ortada uydusu olunacak bir SSCB yoktur. Ancak siyasal kültürü kendine bir hami bulmaktan ibaret olanlar, kendi gücüne, halkına ve iç dinamiklerinin mücadelesine güvenmeyenler için yeni yeni CENNETLER vardır.

AKP ile geliştirilecek “iyi” ilişkiler üzerinden ABD ile girilen politik-askeri bağımlılık ilişkileri veya IMF, Dünya Bankası raporlarına uygun bir ekonomi yaratarak sözde “dünya ile bütünleşme” söylemi altında oluşturulan ekonomik bağımlılık ilişkileri de buna dahildir.

Bundan biraz daha “demokratik” görünümlüolanlar için ise, Avrupa Birliği bir NUHUN GEMİSİ olarak algılanmaktadır.

Tüm dünya ulusları ile eşit ilişkiye sahip, onurlu ve bağımsız bir ülkenin vatandaşları olmamızın mümkün olmadığını düşünenler emperyalist AB’ye kapağı atmayı kurtuluş olarak tasavvur etmektedirler. Oysa devimciler açısından “Bağımsız Bir Kıbrıs” hedefi, düne dair geçmişte kalmış nostaljik bir anı değil hala geçerli olan bir hedeftir.

 

***

 

Kıbrıs’ta Kardeş Halklar Vardır

Kıbrıs ile ilgili bir slogana “halklar kardeştir” gibi bir cümle eklendiğinde, bundan hem sağcılar hem de solcular rahatsız olmaktadır. Çünkü sağcılara göre halklar kardeş değildir! Sağcılar Kıbrıslı Elenler ile kardeş olmadığımızı, düşman olduğumuzu iddia ederler.

“Solculara” göre ise Kıbrıs’ta HALKLAR değil, HALK vardır. Geçmişte CTP revizyonizmi ve bazı başka grupçuklar, şimdi ise CTP dışında neredeyse tüm sol kesimler Kıbrıs’ta bir tek “Kıbrıs Halkı”nın varlığını iddia etmiş ve etmektedirler.

Oysa devrimciler “Bütün Halklar Kardeştir” diyerek, politik ve sosyolojik gerçekliğe işaret etmişlerdir. Evet Kıbrıs’ta bir tek Kıbrıslılığın oluşması, ortak istencimizdir. Ancak şimdiki verili yapı, emperyalist müdahaleler ve revizyonist solun hataları (AKEL) nedeniyle İKİ HALKın varlığını, arzu etmesek de var olan bir sonuç olarak önümüze koymuştur.

Kıbrıs’ta, bağımsız bir Kıbrıs’ın kurucu unsuru olabilecek iki halk vardır. Bu halklar, dünyanın bütün halkları gibi kardeştirler ve egemen çevrelerin her türlü faşizan siyasetlerine rağmen; barışın, demokrasinin, bağımsızlığın ve sosyalizmin potansiyel unsurlarıdırlar.

***

“Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” sloganı çok basit olarak; adada iki halkın var olduğunu, bu halkların kardeşçe yaşaması gerektiğini (yaşaya bileceğini, özünde kardeş olduğunu) ve bağımsız bir Kıbrıs’ın bu halkların kardeşliğinden geçtiğini, Kıbrıs’ın bağımsız olması gerektiğini söyler.

Kıbrıslılığa giden bir yol olarak Kıbrıslı Türklüğün hem Türklük hem de Kıbrıslı Elenlikle ortak olan öğreleri kadar, hem Türklükten hem de Kıbrıslı Elenlikten farklı olan öğeleri de tespit edilmelidir.

Eğer adada bir Kıbrıslı Türk halkı varsa ve bu halk Kıbrıslı Elenlerden farklı ise, bu halkın Kıbrıslı Elenlerle birarada yaşayabilmesi için neler gerektiğini, ortak yaşamın dinamiklerini anlamak ancak bu halkı daha iyi tanıyarak mümkündür. Ve eğer adada bir Kıbrıslı Türk halkı varsa ve bu halk Türk halkından farklıysa, başka bir devletin bu halk üzerinde hegemonya kurması, parasını, bayrağını, marşını, ordusunu, polisini, itfayesini kısacası iradesini kontrol etmesi karşısında bir barikat örmek ancak bu halkı daha iyi tanıyarak mümkündür.

Çok daha derin tartışmaları ihtiva eden bu devrimci sloganı kısacık bir yazıda bütün boyutları ile tartışmak mümkün değildir. Ancak bilinmelidir ki; sokaklarda, eylemlerde ve mitinglerde “Bağımsız Kıbrıs Bütün Halklar Kardeştir” diye haykıran devrimciler, nostaljik bir geçmişe gönderme yapmıyorlar. Bugünün siyasetine dair stratejilerini anlatıyorlar.

Münür Rahvancıoğlu
Baraka Aktivisti