Peki Özel Sektör Emekçisinin Çocukları? – Yusuf Özgü Sertel

Gelmiş geçmiş hükümet olduğunu iddia edenlerin tümünün ihmalleri, halk için değil elitler için yetkilerini/kamu kaynaklarını seferber etmeleri toplamının sonucunda yaşanan kaza, büyük üzüntüyle beraberinde getirdi toplumsal bir karşı çıkışı.

 

Taleplerden biri aslında çok net. Bunca yıllık eksik, hatalı ve bilim-dışı tüm uygulamalara ek olarak atılan adımdan -tüm çalışanları ve öğrencileri yeni güne karanlıkta başlamaya zorlayan saat uygulamasından- geri adım atması isteniyordu mevcut hükümetin.

 

Diğer taleplere değinmekten ziyade, daha çok saat uygulamasının özel sektörde çalışanların öğrenci çocuklarını nasıl etkilediğine dokunacağız bu yazıda.

 

Hükümet, ileri saat uygulamasını sonlandırmak yerine mesai saatlerine yeni düzenleme getirerek ülkenin çalışma hayatı koşullarını bir dinamik olarak gör(e)meyerek sorunları çözeceği yanılsamasına düşüyor.

 

Hükümet ilk olarak, uyanma ve sokağa çıkış saatleri karanlıkta olmasın diye okullarda ve kamu sektöründe mesai başlama saatini 8:30’a çekmek gibi bir düzenlemeye gidiyor.

 

Bu uygulama ile sabah 8:00’de işte olması gereken özel sektör çalışanlarının öğrenci çocukları ve dahi kırsal kesimden merkezdeki okul/iş yerlerine öğrenci ve emekçi taşıyan tek otobüs olması ve bu bölgelerden gelip 7:15-7:30 aralığında okulda olan öğrenciler yeni düzenlemeye göre 8:30’a kadar soğukta ve karanlıkta okul bahçesinde beklemek durumunda bırakılıyor.

 

Özel sektörde çalışanların çocukların ve kırsal kesimden gelen öğrencilerin bu sorunu nasıl çözülecek denildiğinde ise “özel sektörde de mesai saatlerine düzenleme getireceğiz” deniliyor.

 

Kaldı ki çalışma yasası özel sektörde mesai saatlerini -belirli kıstaslar çerçevesinde (günlük maksimum 8 saat)- patronun düzenlemesine bırakıyor. Yani özel sektör emekçisinin çalışma saatlerini düzenleme yetkisinin patronun elinde olduğunu hükümet bal gibi biliyor.

 

Ama gelin görün ki patronlar -yani sermaye örgütleri- tek güdüleri kar maksimizasyonu olduğundan ve rutinin bozulmasının karı düşürme riski taşıdığından bu kararı tanımadıklarını açıklıyorlar.

 

Şaşırtıcı olmayan şekilde hükümet, sermayedarın bu çıkışına herhangi bir yaptırımla karşılık veremeyeceğini bildiğinden; saat uygulamasındaki gereksiz, bilim dışı ısrarın olumsuz sonuçlarını emekçilerin üzerinden telafi etmekte ısrar ettiğini gösteriyor.

 

Bu absürtlüğü çözmek için hükümet dahice(!) bir fikirle; okul müdürlerini toplayıp onlara baskı uygulayarak ve üstü kapalı tehditlerle bulunarak; müdürlere her okul günü saat 7:10’da okulda olacak şekilde bir “nöbetçi öğretmen” görevlendirme yetkisi veriyor.

 

Böylece eğitim emekçileri tabiri caizse emir eri yerine konulup gece karanlığında okulda nöbetçilik yapmaya zorlanıyor. Bunun kabul göreceği fikri de hükümet için bir başka yanılsama noktası oluşturuyor.

 

Ayrıca “nöbetçi öğretmenin” okulda olacak olması, bahsi geçen gruptaki öğrencilerin zil çalma saatinden en az 1 saat önce soğukta ve karanlıkta bahçede bekleşmesini engelleyeceği gibi bir garabet fikre imza atılıyor.

 

Güvencesiz, sendikasız, özlük hakları ya budanmış ya da hiç olmayan özel sektör emekçisi geçim sıkıntısıyla boğuşurken; hükümet “eşitlikçi “davranarak “bu yetmez!”; “biraz da çocuklarını ezelim” tadında bir uygulamaya imza atıyor sanki.

 

Bu sorunun çözümünde yapılması gereken en akılcı şey ileri saat uygulamasına derhal son vermek olmalıdır!!!

Yusuf Özgü Sertel

Bağımsızlık Yolu Üyesi