Sendika gelecektir!-Yusuf Özgü Sertel

“Yuan Yun-zu elektronik devreyi kurarken, kullanmakta olduğu makine üzerine devrilmiş. Sol eli artık yok .” *
Yıl 2003. Yuan, Çin’deki bir fabrikada ücret karşılığı, iş ve işçi güvenliğinden yoksun koşullarda, insani temel ihtiyaçlarını karşılamak için çalışan göçmen bir emekçi. Çalışırken yaşadığı “iş kazası” görünümlü sermayedar suçu nedeniyle elini kaybediyor.
Makinenin Yuan’ın üzerine düşmesinin önünü alacak iş güvenlikği koşulları, emek-sermaye çelişkisinin doğallığında maliyetler düşük tutulmak için patron tarafından alınmamış. Yuan’ın da bu yaşamsal ve meşru talebi, işlenen suçun kurbanı olmadan dillendirecek gücü yok.
Gücü yok çünkü o tek başına. Fabrikada çalışan binlerce emekçi yığınlar halinde yapayalnız.
Yığınlar halinde yalnızlık mı olurmuş demeyin. Hem de bal gibi olur.
Hak mücadelesi veremiyor. Çünkü örgütü yok. Yuan’ın sendikası yok!

“Dün Girne’de Tower 34 isimli inşaatta çalışan 52 yaşındaki Mehmet Mahsun Sevgil isimli işçi, iki buçuk metre yükseklikte çalıştığı iskele üzerinden düşerek ağır yaralandı.
Edindiğimiz bilgilere göre hayati tehlikesi bulunan işçinin kafatası ve birçok yerinde kırıklar bulunduğu ve yoğun bakım servisinde tedavisinin sürdüğü öğrenildi.” **

Yıl 2016. Mehmet, Kıbrıs’ın kuzeyinde Yuan gibi yaşamsal ihtiyaçlarını karşılamak için emek gücünü satmak zorunda olan bir işçi. Yine bir “daha fazla kar etmek isteyen patron” vakası. İş güvenlik koşullarının yerinde yeller esiyor.
Adeta cambazlık yaparak çalışmak zorunda kalan Mehmet tehlikenin farkında, ancak “yeter” çığlığını atamıyor. O da koskoca bir deryada bir damla su kadar etkin. Bir kez birleşse diğer damlalarla yol açacak. Değiştirecek.
Ne yolu açabiliyor ne değiştirebiliyor.
“Düşme riskini ortadan kaldıracak perdeleme olmadan çalışmam!” diyemiyor.
Bunu dediği an; ne karnını doyurabilecek, ne barınma ihtiyacını karşılayabilecek bir geliri olacağını adı gibi biliyor.
Yuan gibi Mehmet de sendikasız, örgütsüz çalıştırılmanın başka bir kurbanı oluyor.

Biri Çin’de biri Kıbrıs’ın kuzeyinde olan, milyarlarcası gibi, iki emekçinin bu yapı içerisinde maruz kaldığı sömürü değişmiyor.
Bağımsızlık Yolu ise ilk somut pratiğini, işte bu acımasız sömürünün önüne geçilmesi için “Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın” kampanyası ile koymuştu. Hazırlanan yasa değişiklik tasarısı “en az 10 işçi çalıştıran patronların sendikasız işçi çalıştırılması yasaklansın” temelinde hazırlanarak meclise sunulalı 1 yıla yakın süreyi geride bıraktı.
Ve şimdi mücadele yeni bir boyut kazanıyor.
“Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın “ diye yeni bir somut pratik olan imza kampanyası coğrafyamızda sahne almaya hazırlanıyor.
Bir imza da sen ver.
Özeldeki sömürü özelden konuşulmasın.
Yuan’la Mehmet’in VE MİLYARLARCASININ sesini duyurmak , ÖZELDE SENDİKALAŞMAYI getirmek için
BİR İMZA DA SEN VER!!!
Dön bir de bu mısralara kulak ver:
“Uyanın, uykudan uyanan aslanlar gibi
Yenilemeyecek kadar çok sayıdaki!
Savurun dünyaya zincirlerinizi.
Uykudua üzerinize düşen çiy taneleri kadar
Çoksunuz, onlarsa bir avuç.”
Perey Bysshe Shelley
Anarşinin Maskeli Balosu, 1819

Yusuf Özgü Sertel
Bağımsızlık Yolu Üyesi

*Çalışarak Yaşamak Ya Da Savaşarak Ölmek, Paul Mason,2007, Sf.18

** http://www.ankaradegillefkosa.org/yine-is-kazasi-2/

*** Çalışarak Yaşamak Ya Da Savaşarak Ölmek, Paul Mason,2007, Sf.17