Bir Absürt Çalışma Yasağı ve Dalda Duran Kelebek – Cansu N. Nazlı

Devekuşu Kabare’nin 12 Eylül sonrası yasaklarını hicveden,  radyoda kasetten defalarca dinlemekten bıkmadığımız bir oyunuydu Yasaklar. Yasakları çeşitli yönleriyle ele alan skeçlerin hafızalara en kazınanı ise yayın yasağını konu alan minik kelebek çocuk şarkısının sözlerine denetim görevlisi tarafından uygulanan sansür idi.

“Minik minik minik kelebek / Uç özgürce durmak ne demek/ Altta gezinme yüksekte dolaş / Çalış çabala en başa ulaş” şeklindeki şarkı sözleri, “Minik minik minik kelebek/ Dur sakince uçmak ne demek/ Fazla gezinme git bir dalda dur, fazla çırpınma yerinde otur” olarak değiştirilmişti.

Geçtiğimiz gün Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından açıklanan dışarıda çalışma yasağının(!) da gerek fikir gerekse uygulama olarak taşıdığı absürtlükler Yasaklar isimli oyundakini aratmadığından dünden beri kendi kendime mırıldanır oldum ben de minik kelebeği.

Doğan Görünümlü Şahin Tadında…

Aşırı sıcaklardan dışarıda çalışmak yasaklanmış gibi bir algı yaratan güneş altında çalışma yasağı, doğan görünümlü şahin tadında. Yasağa uyulup uyulmadığını denetleme anındaki kriterin işçinin güneşte durup durmadığına bakılması olan bu garip yasağın 2 yıl evvel mucidi Cumhuriyetçi Türk Partisi olmuştu.  İşçiler inşaatın gölgesinde durduğu sürece yasağa uyulmuş sayılan ve aşırı sıcaklarda dışarıda çalışmayı hiçbir şekilde önlemeyen bu yasak, 2 yıl önceCTP’li Bakan tarafından açıklandığında da aynı karışıklığı yaratılmıştı.

Böyle Patronlara Can Kurban!

CTP’nin bu uyduruk yasağını alıp olduğu gibi üstüne konmak yerine bir taş da kendi üstüne koyan UBP’nin hakkını yememeli. Yasağın açıklanmasından kısa bir süre önce Kıbrıs Türk İnşaat Müteahhitleri Birliği heyetinin Bakanla tertip edilen görüşmesinde birliğin Başkanı Gürcafer, mevcut durumda dışarıda işçi çalıştıranlarmüteahhitler ve onlara bağlı taşeronların ta kendisi değilmişçesine, 40 dereceyi aşan sıcaklıklarda insan çalıştırmanın bir insanlık suçu olduğunu söyleyerek,  Bakandan bu konuda önlem almasını istemişti. Bakan Saner ise başta “Sıcaklık kabul edilebilir limitlerde” dese de Gürcafer’in ricasını yerine getirerek yasağı şıp diye ilan etti.

Sol Liberallerin Yasaklarla İmtihanı…

Bağımsızlık Yolu tarafından hazırlanan 10 ve üzeri çalışanı bulunan iş yerlerinde sendikasız çalıştırılmanın yasaklanmasını öngören İş Yasası değişiklik önerisi bundan 14 ay önce Meclis’e getirilmişti. Gerek Meclis’te vekil olarak bulunan gerekse kamuda örgütlü sendikalarda bürokratlık yapan sol liberaller bu yasağın özel sektör çalışanlarının örgütlenmeme özgürlüğünü ihlal ettiğini öne sürerek öneriyifikir olarak benimsemediklerini paylaşmışlardı. Sendikalaşma oranının %2’lerde olduğu özel sektörde çalışan kimselerin fiilen örgütlenme hakkından yararlanabilmesinin önünü açmak adına işverenlere getirilen yasağaçalışanların ‘örgütlenmeme özgürlüğü’nü kısıtlanacağı kaygısıyla TC’deki yayın yasağı gibi otoriter bir devlet yasağı muamelesi etmek sol liberallere özgü bir anlayıştır.

Anayasa ve yasalar tahtında bize tanınan örgütlenme özgürlüğü de, kamusal eğitim, sağlık gibi diğer birçok temel hak ve özgürlük gibi içinde yaşadığımız neoliberal çağda tamamen kağıt üstünde kalmaktadır. Gasp edilen haklarımızı aramak adına mahkemeye başvurma şansımız varsa da, bu yol hem vakit aldığından ve pahalı olduğundan hem de bireysel bir çözüm ürettiğinden yeterli değildir.

Özelleştirme, taşeronlaştırma, güvencesizleştime gibi neoliberal politikalar sonucu geriletilen ve kullanılmaz hale getirilen halkın haklarının elde edilmesi ancak örgütlü emek mücadelesi ile mümkündür. Özelde sendikalaşmanın önünü açacak sendikasız çalıştırılmanın yasaklanması önerisine yasakçı olmamak adına muhalefet eden bir sendika, Bakanlığın sermayedarların göstermelik ricası üzerine önlem olarak duyurduğu güneşte çalışma yasağını sahiplenmiş ve ihlalleri dün fotoğraflayarak paylaşmıştır. Bahsi geçen tutum sadece bir çelişki değil aynı zamanda bir ‘akıl tutulması’dır da. Zira sendikacılar sendikanın varlık sebebi olan şeyi, çalışanların haklarına kavuşması için örgütlü emek mücadele vermek gerektiğini unutup sömürü fotoğrafçılığına merak salmıştır. Üstelik bunu yaparken de özel sektör çalışanlarının güneş altında çalışma özgürlüğünü ihlal eden (!) bir yasağa örtülü olarak sahip çıkmışlar ve deyim yerindeyse fazla çırpınmadan yerinde oturan kelebekleri oynamışlardır.

Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın!

Hemen hemen kimsenin örgütlenme özgürlüğünü kullanamadığı özel sektörde “örgütlenmeme özgürlüğü” savunusu yaparak sendikalaşma zorunluluğuna karşı çıkmak mevcut durumu savunmakla eşdeğer bir pozisyondur. Mevcut koşullarda özel sektörde çalışan kişilerin sahip olduğu örgütlenme özgürlüğü değil, onlara dayatılan ‘örgütlenmeme özgürlüğü’dür.

Şayet yasa üzerinde tanınan haklar bu ada yarısında hayat bulsaydı, örgütlenmeme özgürlüğünü dert edinebilirdik. Ancak biz örgütlenmek istiyoruz ve her fırsattaolduğu gibi yine özel sektörde sendikalaşma talebini yükseltiyoruz.Sol liberaller yasakçılıkla yaftalasa da “Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın!”  demeye devam ediyoruz ve şarkıyı değişmiyoruz:

“Minik minik minik kelebek

minik kelebek

minik kelebek

uç özgürce durmak ne demek

durmak ne demek

durmak ne demek…”

 

Cansu N. Nazlı

Bağımsızlık Yolu Üyesi