Eczacılık öğrencileri anlatıyor… “YÖDAK ve paydaşları zamanında önlem almadı”

ADL (Özel)

Plansız eğitim sisteminden yararlanarak kendine alan açan sermaye, kendi çıkarlarını gözeterek öğrencileri de mağdur ediyor. Eğitim bakanlığının plansızlığı sermayeye yararken, olan öğrencilere oluyor. Vatandaşların mağdur olmaması için görevini yapması gereken devlet, plansız ve sistemsiz icraatlar nedeniyle meslek gruplarının birbiriyle çatışmasına sebep oluyor. Her dalda mezun işsiz pompalayan kktc’deki üniversiteler ve devlet, sermayenin çıkarına dokunmamak için bu sıkıntıları regüle etmiyor.  Eczacılık öğrencileri de bu durumun mağdurları arasında. Önce, 350 metre yarı çapı kuralını içeren ve Haziran ayında kabul edilen mesafe tüzüğü ile mağdur olan öğrenciler, bu tüzüğün Ağustos ayında revize edilmesiyle uğradıkları haksızlığın iki katına çıktığını belirtiyorlar.  12 Haziran’da resmi gazetede yayınlanan ve Ağustos ayında da tekrar düzenlenerek mesafe tüzüğüne eklenen “31 Aralık 2015 tarihine kadar Eczacılık Fakültelerinden mezun olan veya mezun olacak olan öğrenciler açısından mevcut tüzük uygulanmaz” uygulamasına kabul etmeyen öğrenciler, tüzüğün meclisten geçip yasalaşmasına karşı Perşembe günü Meclis Yasama Yılının açılışı sırasında Kuğulu Park’tan meclis önüne yürüyerek eylem düzenleyecek.

Konuyla ilgili ADL’ye konuşan eczacılık öğrencileri Ali Barışer, Esra Halkın ve Veli Nurluöz, meclise gönderilerek yasa haline getirilmesi planlanan tüzükte, yeni eczacıları mağdur edecek bir çok haksızlığın yanında, eksikliklerin de olduğunu belirttiler. Tüzüğe karşı Anayasa mahkemesine TDP ile birlikte dava açtıklarını belirten öğrenciler, dava sonuçlanana kadar da daha adil bir tüzük için mücadele edeceklerini dile getirdiler.

Röportajın devamı şöyle;

“Hastalara salt müşteri gözüyle bakılıyor”

“12 Haziran’da Resmi Gazete’de yayınlanana Eczacılık Mesafe Tüzüğü’nün içeriği, 350 metre yarı çapı dışında yeni bir eczane açılabilir şeklindeydi. Ayrıca bu tüzüğün içerisinde, havalimanı, kampusler, alışveriş merkezlerinde hiç bir şekilde eczane açılamaz ibaresi de yer alıyor. Bu tüzük yeni açılacak ve yer değiştirecek olan tüm eczaneleri kapsıyordu. Ardından Ağustos’ta bu tüzüğü revize ettiler. Bu da 31 Aralık 2015’e kadar mezun olacak olan öğrencilerin bu tüzükten muaf tutulması öngörülüyordu. Anca 31 Aralık 2015’te mezun olacak olan eczacılık öğrencileri sadece yedi kişidir. Türkiye, kktc ve İngiltere de dahil. 12 Haziran’da hazırlanan tüzükten farklı olarak, bu yeni tüzüğün kapsamı değiştirilerek, “Bu tüzük sadece yeni açılacak eczaneler için geçerlidir” dendi. Yani hali hazırda eczanesi olan bir eczacı, eczanesinin yerini değiştirmek istemesi durumunda bu tüzük uygulanmıyor. Zaten eczacılıkta emeklilik yok. Hali hazırda eczacılık yapan birisi, satış potansiyelinin yüksek olduğunu düşündüğü bir bölgeye taşınıp orada eczane açabiliyor. 350 metre yarı çapı kuralı onlar için geçerli değil. Hastalara da salt müşteri gözüyle bakılıyor.

“Bu tüzükle eski eczacıları koruyup yeni mezunları ekarte etmeye çalıştıklarını düşünüyoruz”

Yaptığımız bir araştırmaya göre, 350 metre yarı çap kuralı uygulandığı takdirde ada genelinde merkezlerde 20’den fazla eczane açılamaz. Ancak gidip yerleşimin az olduğu ücra yerlerde açabiliyorsunuz. Örneğin yerleşimin çok olduğu ancak eczane olmayan sitelerde eczane açtınız ve orada satış potansiyeli çok yüksek. Tüzük kapsamında olmayan eczacı, gelip sizin eczanenizin yanına şube açabiliyor. Bu tüzükle eski eczacıları koruyup yeni eczane açacak eczacıları ekarte etmeye çalıştıklarını düşünüyoruz. Ayrıca Türkiye, Avrupa ve kktc’de birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar, okumakta olan toplam 192 öğrenci var. Bu öğrencilerin 35’i eczacı çocuğu olduğundan bu durum onları pek fazla etkilemeyecek. Ailelerinin, anne babalarının eczaneleri olduğundan, anne babalarının eczanelerini çalıştırmaya devam edebilecekler. Çünkü tüzük eczanenin devri ile ilgili bir şey söylemiyor. Yeni bir eczane açmayacakları için sıkıntı yaşamayacaklar. Ayrıca mevcut yasaya göre, eczacının vefat etmesinin ardından beş yıl geçtikten sonra, eczane başka bir eczacının diplomasıyla varisler tarafından işletilebilir.

“Bir eczacı, diplomasıyla başka bölgelerde şube açabiliyor, ecza deposu açabiliyor”

İşte Ağustos ayında yapılan tüzükle yeni eczacılar ekarte edilmek isteniyor. Tüzüğü bir an önce meclisten geçirip yasalaştırmak istiyorlar. Biz de tüzüğün yasa haline gelmemesi için 1 Ekim’de meclis önünde eylem yapacağız. Tüzükte yeni eczacıları mağdur edecek bir çok haksızlığın yanında, eksiklikler de var. Ada genelinde 180 eczane bulunuyor. Bu 180 eczanenin birçoğu aynı aileye ait. Aynı aile farklı bölgelerde eczane şubeleri açabiliyor. Tüzükte bununla ilgili hiçbir düzenleme bulunmuyor. Diploma kiralayıp, bunu hisse gibi gösterip bu işi yapanlar var. Bunların denetimi de yapılmıyor. Aynı zamanda bir eczacı, eczacılık diplomasıyla ecza deposu da açabiliyor.

“YÖDAK ve paydaşları zamanında önlem almadı”

Eczacılık fakülteleri kktc’de açıldığında ki bu 2010-2011 tarihlerine rastlar, kimse bu fakülteye giren öğrencilere “Bu fakülteye girmeyin, çok yığılma var, ileride sorun yaşayabilirsiniz” demedi. Eğitim Bakanlığı bununla ilgili hiç bir çalışma yapmadı. Bu tüzüğün yıllardır hazırlandığını iddia ediyorlar. Öyle bir şey yok! Varsa da bizim hiç haberimiz olmadı. Sağlık Bakanı Ahmet Gulle tüzüğü geçirmeme noktasındaydı. Ardından Eczacılar Birliği’nden bir heyet bakanlığa ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaretin ardından Gulle tüzüğü geçirdi. Bu arada eğitim bakanlığı hiç bir şey söylemedi. Tek söylediği kktc üniversitelerinin eczacılığa beş kontenjan ayırmasıyla ilgili kararları olduğuydu ancak bunu denetlemedi. Üniversiteler ilgili bölüme beşten fazla öğrenci aldı. Mesela DAÜ’de 1-5. sınıf arası okumakta olan 85 öğrenci bulunuyor. Bu da her sene aşağı yukarı 20 öğrenci alındığı anlamına geliyor. Rektörün bizlere söylediği her yıl 10 öğrenci alındığı, 10’dan fazlasını kabul etmedikleri. Ancak YDÜ ve Avrupa’dan transfer öğrencilerin alındığı da söylendi. Ancak YÖDAK ve diğer paydaşlar konuyla ilgili zamanında önlem almadılar. Bu tüzük  yalnızca Eczacılar Birliği ve bakanlıkla hazırlandı. Bu arada biz bu tüzüğe karşı Anayasa mahkemesinde TDP ile birlikte dava açtık.

“Hastanede artık ilaç satılamayacak”

Şimdi yeni bir düzenleme getiriliyor. Hastanede artık ilaç satılamayacak. Orada bir eczacı olurdu, genel olarak kalfalar bakardı. Artık bu olmayacak. Hastanelerden ilaç alan insanları da eczanelere yönlendirecekler. Bu da eczacılara ekstra kar sağlayacak. “Tüm dünyada böyledir, mesafe tüzükleri vardır” deniyor. Doğrudur; ancak eczacıların istihdam problemi yoktur. Fabrikalar, özel zincir eczaneler, bazı ülkelerde hastaneler, laboratuvarlar… Kendi eczaneni açmak durumunda değilsin. Bir de bu tüzüğü geçirenlerin savunduğu şey, “Eczane olmayan ve eczane ihtiyacı olan yerlere eczane açılabilecek. Kırsal kesimlerin ihtiyacı karşılanacak.” Ancak bu yeterli bir argüman değil. Bir köye en fazla bir eczane açabilirsiniz. Birden fazlasına ihtiyaç olmaz. Bu da mezun olacak olan yüze yakın öğrencinin yine işsiz kalacağı anlamına geliyor. Hamitköy’e bir eczane açtınız diyelim; ikinciye de ihtiyaö duyuldu. Köyün içerisine açamazsınız çünkü 350 metre yarı çap kuralı buna olanak vermiyor. Ya nüfus yoğunluğuna ya da mesafe tüzüğüne takılıyorsunuz. Önümüzü açacak bir ortam yok. Başka ülkelerde laboratuvarlar, onkoloji hastaneleri var. Birçok ülkede doktor ilaç yazmaya karar verirken yanında bir de eczacı bulunuyor. Burada bu gibi imkanlar bulunmuyor. Gördüğünüz gibi sorun sadece yeni mezunların durumu değil. Bir çok eksiklik var. Bu yüzden bu tüzük yasalaşmamalı. Bunu engellemek ve sesimizi daha çok duyurabilmek için, Perşembe günü herkesi meclis önüne dayanışmaya bekliyoruz.”