Feminist misiniz? – Şenel Kim

“Feminizm” kelimesi hep korkulan bir kelime olmuştur. Adının geçtiği yerlerde çok eskiden bir ürperme gelirdi erkeklere ve devletlere. Hala daha gelmiyor değil tabii… Feminizmi radikal bir grup kadının bir araya toplanıp erkekler hakkında vahşi ve sinsi planlar yaptığı, satanizm gibi bir düşünce ya da “evde kalmış” kadınların uydurduğu bir teselli olarak görenler var. Kadınları feminist düşünceye itmemek için toplumun uydurduğu safsatalardır bunlar bence. Ne feministler toplanıp erkek kesip biçiyor ne de sadece kadınlar feministtir.

Feminizmi saçma basmakalıplara sokmadan, sorulduğunda “aa hayır ben feminist değilim, erkeklerden hoşlanıyorum” gibi mantıksız cümleler kurmadan önce kendinize bazı sorular sorun ve bakın bakalım feminist miymişsiniz, değil miymişsiniz?

*Kadın ve erkek eşitliğini toplumsal, siyasi ve ekonomik alanda savunuyor musunuz?

*Sırf mini etek, şort (veya herhangi bir kıyafet) giydiği için tacizin meşru görülemeyeceğine katılıyor musunuz?

*Kadına bu dünyada yüklenen tek görevin “annelik” olmadığına katılıyor musunuz?

*Tecavüze uğrayan kadınlar hakkında haberlerde “etek giymişti”, “rızası vardı”, “gece yarısı ne işi vardı sokakta” gibi tabirlerin geçmesi midenizi bulandırıyor mu?

*”Sen kız çocuğusun…” diye başlayan cümlelerle küçük yaşta çocukların beyninin yıkanmasının yanlış olduğunu ve gelecekte kadın-erkek eşitsizliklerini artıracağını düşünüyor musunuz?

Bu sorulara yanıtınız evet ise, ve ayrıca

*Kadın cinayetlerinin politik olduğunu düşünüyorsanız,

*Kadınsanız ve evdeki bütün işleri tek başınıza yapmaktan usandıysanız, üstelik yapmadığınız bir gün “başka ne işin var” ya da “evini bile temiz tutmayan kadın” gibi cümleler canınıza tak ediyorsa,

*Çalışan bir kadınsanız ve patronunuzun size yakın bir zamanda hamile kalmayacağınıza dair sözleşme imzalatması ağırınıza gidiyorsa,

*Çalışan bir anneyseniz (özellikle özel sektörde çalışıyorsanız) ve devletin ücretsiz, donanımlı bir kreş olanağı sunması gerektiğini düşünüyorsanız,

*Kadının kendi bedeni üzerinde tam yetkiye sahip olması gerektiğini savunuyorsanız,

*Babanın, kocanın veya sevgilinin kadının ne giyeceğine, ne içeceğine, nerelere gidebileceğine karışamayacağını düşünüyorsanız,

*Kıskançlığı bir psikolojik şiddete çevirmenin ve sırf erkeğin kendi güvensizliğinden dolayı kadının hareketlerinin kısıtlanmasının yanlış olduğunu düşünüyorsanız,

*Kıskançlığın cinayet sebebi olamayacağını düşünüyorsanız,

Tebrikler! Siz de bir feministsiniz!

***

Feminizm aslında bu kadar basit ve somut taleplerden oluşuyor. Her kadının yaşadığı (ama tabii ki sınıfına göre farklı seviyelerde ve türlerde) bu baskılarla mücadele etmenin yoludur feminist ideoloji. Şimdi sahip olduğumuz haklarımızı kazanışımız feminist ideoloji aracılığıyla direnerek oldu, kimse gökten kadınlara hak tanımadı. Bırakın hak talep etmeden vermeyi, kazanılmış haklarımızı geri almak için bile uğraşıyorlar son zamanlarda!

Bazı feministler örneğin erkeklerin ev işlerini daha çok paylaşmasının bizi toplumsal cinsiyet eşitliğine ulaştıracağına inanırlar varolan eşitsizliğin sadece kadın-erkek eşitsizliği olduğunu varsayarak. Ama biz sosyalist feministler ev işlerinin paylaşımını tamamen savunurken bunun toplumsal cinsiyet eşitliğini getirmeyeceğinin farkındayız. Ev işlerinin paylaşımı her ailede olmayacağı gibi yine paylaşım cinsiyetçi olacaktır. Diğer yandan orta-üst sınıf ailelerin(orta-üst sınıf ailelerde kadın eğer çalışmıyorsa kocasının sınıfına dahil değildir, karşılığı olmayan ve sömürülen emeği olduğundan o da işçi sınıfına dahildir) hizmetçi (ki hizmetçi yine kadın olacaktır) tutma imkanları olduğundan ev işlerinin paylaşımından da kaçınabilirler. İşçi sınıfı ailelerinde bu mümkün değildir. Kadınların ihtiyacı ev işlerinin toplumsallaşmasıdır; kamusal çamaşırhaneler, kamusal mutfaklar, kamusal kreşlerin varlığı büyük oranda kadını özgürleştirecektir.

Aile ve iş yaşamını uyumlulaştırma adında kadınların istihdamını artırmayı amaçlayan bazı sosyal politikalar vardır; fakat bu politikalar çoğunlukla kadın istihdamını artırmaya değil çalışan kadınların ev içindeki “görevlerini” aksatmamasına yarayan politikalardır, ve yine bu politikalardan en kötü etkilenenler işçi kadınlardır. Anlaşılacağı üzere cinsiyetçi sistemin ve kapitalizmin en çok sömürdüğü grup işçi kadınlardır, ve eğer bir kadın bile özgür olmadan hiçbir kadın özgür değildir diyorsak sınıf mücadelesi ile kadın mücadelesini beraber yürütmeliyiz. Toplumun sosyalist dönüşümü kadınların özgürleşme ihtimalini barındırır. Kısacası, sosyalist olmayan bir feminizme de feminist olmayan bir sosyalizme de inat “sosyalist feminizm” diyoruz!

Şenel Kim

Bağımsızlık Yolu Üyesi