Kayıt Parasını Ödeyemeyen Çocuklar İçin Zekat Toplanır! – Cansu N. Nazlı

Okullarda alınan kayıt paralarıyla ilgili Bağımsızlık Yolu Lefkoşa Bölge Örgütü olarak yükselttiğimiz muhalefet ve velilerin haklı isyanı sonucu Eğitim Bakanlığı’nın dostlar ‘ücretsiz eğitim hakkı’ görsün edasıyla bir açıklama geldi. Bu açıklamanın samimiyetine inanmadığımızı, Eğitim Bakanlığı’nın bu ihtiyaçları karşılamasının halihazırda görevi olduğunu yeniden söyledik.

Ancak bunun böyle olması “Kayıt parası vermezsen çocuğunu okula kaydetmeyeceğim” diyen okul idaresi ve/veya okul aile birliklerinin yarattığı yasadışı fiili durumun haksız olduğunu değiştirmiyor da dedik. Gel gelelim, ne yaptığının farkında olduğu halde bazı öğretmenler, sırf kayıt parası zorunluluğuna karşı çıktığımız için bizi ‘halden anlamamakla’ itham ediyor ve gösterdikleri yücegönüllüğe rağmen eleştirildiklerinden mağduriyet duyuyor.

Fedakar Öğretmenlerin Mağduriyeti

“Biz cebimizden kağıt parası veririk” ya da “Fakir öğrencilerin ödemesi gereken parayı çoğu zaman biz veririk.” şeklinde gösterdiği ‘yücegönüllükler’ ile kayıt parasını meşrulaştırmaya çalışan öğretmenlere iki çift lafımız var. Çocukların kimsenin ‘yücegönüllüğüne’ ihtiyaç duymadan kamusal eğitime erişmesi onları hakkıdır. Bu yardımsever uygulamanız, çocukların hakkı olan bir şeyi almasını, muhtaç durumda olan birine zekat verme biçimine sokuyor.

Sorunu günübirlik çözmenize yarasa da gerçek tehlike zaten buradadır; bir temel hakkı bir iyiliğe veya lütufa dönüştürmekte. Hatta laik öğretmenlerin yaptığı bu yardımseverliğin benzerini, ücretsiz kamusal eğitimin yoksunluğundan istifade dinsel gerici kesimler de fakir ailelerin çocuklarına ‘iyilik’ olarak yapıyor. Ya da Lefkoşa’da bir otel kumarhanesi, bir ilkokulun bahçesini park yeri olarak kiralamak için okulun ihtiyaçlarını karşılama teklifinde bulunma cüretini kendinde bulabiliyor.

Kamusal eğitimi, kumarhane sponsorluğu, öğretmen yardımseverliği yahut dini bir vecibeyi yerine getirirmişçesine yapılan bir iyilik olmaktan çıkarmakta mesele. Bunda öğrencilerin de, öğretmenlerin de, velilerin de ortak yararı var. Bu yüzden ortak yararı olan kesimler bu ihtiyaçların karşılanması için Eğitim Bakanlığı’na karşı birlik olmak zorunda. Yani Okul Aile Birlikleri, Okul İdareleri ve öğretmenler velilere yaptıkları baskıyı, yıl boyu öğrencilere yaptığı ‘Borcun var’ şeklindeki tacizi Eğitim Bakanlığı’na okul ihtiyaçlarını karşılaması için yöneltse, veliler de arkalarında duracak. Ve böylesi bir kolektif mücadelenin karşısında Eğitim Bakanlığı duramayacak!

Gerçek Yücegönüllülük- Sahte Yardımseverlik Ayrımı

Yaşamını ezilenlerin eğitimine adamış bir eğitimci, filozof ve eleştirel pedagoji kuramcılarından olan Paulo Freire, Ezilenlerin Pedagojisi kitabında gerçek yücegönüllülüğü sahte yardımseverlikten ayırarak şöyle der: (Gerçek yücegönüllük) Ezilenlerin giderek yardıma giderek daha az gerek duymasını, iş görecek ve dünyayı dönüştürecek hale gelmesini sağlamaya çalışmaktan geçer. Sahte yardımseverlik ise, boyun eğdirilmişleri avuç açmak zorunda bırakır.

“Ben bir insanım, bu sıfatla haklarımı talep ediyorum!”

Kayıt parasıyla ilgili mücadelemize her kayıt döneminde olduğu gibi Eylül’de devam edeceğimizden dostun, düşmanın şüphesi olmasın. Ve son söz olarak, ne istediğimizi özetleyen bir film repliği, “I Daniel Blake” filminden.

“Ben bir kaytarıcı, bir beleşçi, bir dilenci ya da bir hırsız değilim,

(…)

Sadaka istemiyorum ve kabul de etmiyorum.

Benim adım Daniel Blake,

Ben bir insanım, bir köpek değilim.

Bu sıfatla haklarımı talep ediyorum.”

Cansu N. Nazlı

Bağımsızlık Yolu Lefkoşa Bölge Sorumlusu