Kıbrıs’ın Güneyinde Bu Noel Çoğunluk İçin Süslemeler de Lüks Yemekler de Yok – Nehir Özkızan*(Çeviri)

Kıbrıs’ta bir yanda evleri ve sokakları dolduran dekorasyonlar ve lüks yemek ve alışveriş merkezi düşkünü insanlar varken, diğer yanda gittikçe sayısı artan, dekore edilecek evi olmayan ve ancak temel şeyleri sağlamaya yetecek kadar parası olan insanlar var.

Son yıllarda, özellikle 2013 mali krizinden sonra, nüfusun sıklıkla ihmâl edilen bu kesimlerine Noel ruhunu yayma çabası uğruna gönüllülerin birçoğu ve pek çok özel şirketbahtsız bu insanlara yardım etme uğraşı içindeler.

Son veriler de bu yıl evsizlerin sayısında büyük bir sıçrama olduğunu göstermiştir.

Birkaç gün önce Rosie Charalambous tarafından yapılan yardım çağrısı doğrultusunda Noel’de ihtiyacı olanlara en az bir makul yemek sağlayacak bir etkinlik düzenlendi.

Birkaç gün içinde viral hale gelen ve insanların yiyecek getirme, yiyecek hazırlama ve temizleme ile genel olarakyardım etme konusundaki gönüllülüklerini yorum olarak eklediği ilanların yer aldığı Facebook etkinliği “Paylaşmak Önemsemektir” adı altında gerçekleşti.

Çoğunlukla dört veya daha fazla üyeli bir aileden oluşan yaklaşık 100 mülteci ve evsiz insan Lefkoşa’nın eski belediye pazarının olduğu yerde bulunan Agora Projesi’nde toplandı ve muhtaç ve yardımcı sayısının iki katından fazlasını beslemek için yeterli yiyeceğin olduğu bir büfe kuruldu.

Charalambous, masa, sandalye ve çorba sağlayan BM’yi de vurgulayarak “bu etkinliğe gerek gönüllülerden, gerek teklif edecek bir şeyle gelenlerden, gerekse de yiyecek ve içecek bağışlayan şirketlerden verilen tepki bir harikaydı” dedi.

Charalambous, yardım etmeye gönüllü insanların verdiği ‘müthiş’ çabaya rağmen, etkinliğe çok fazla evsizingelmediğini, belki de utandıklarını ve bunun da anlaşılabilir bir durum olduğunu söyledi.

Charalambous, buna rağmen, fazladan bırakılan yiyecek tepsilerinin, ihtiyacı olanlara sık sık yiyecek sağlayan Katolik kilisesinin arkasındaki rahibelere ve doğrudan evsizlerle çalışan birine verileceğini böylelikle etkinliği kaçıranların bile geride bırakılmayacağını söyledi.

Agora’da, evsiz ve mülteci çocuklar futbol oynadılar ve peri ışıkları ile süslenmiş sallanan atta sırayla oynayarak kahkahalarla haykırdılar. Gençler ve yetişkinler, her iki dakikada bir tatlı ve yiyecek sunan yardımcılar eşliğinde uzun masalara oturup yemek yiyip konuştular.

39 yaşındaki Mahir Hussein, 8 yaşındaki oğluna önce Arapça “bu yemek, evde yeme fırsatı bulabileceğimiz yemekten çok daha fazla” diyerek aynı cümleyi daha sonra Lübnan’dageçirdiği kısa sürede öğrendiği İngilizce’de de tekrarladı.

Filistin kökenli Mahir, eşi ve iki oğlu önce Suriye’ye kaçmak zorunda kaldılar, daha sonra Lübnan’a ve sonra Türkiye’ye. Son olarak da üç ay önce Kıbrıs’a gelen Mahir ve ailesi hükümet tarafından ödenen Remi Otelindeki bir odaya yerleştirildiler.

“Kıbrıslıların iyi olduğunu biliyoruz” dedi Mahir, ancak mültecilere ve evsizlere karşı değil diye ekledi.

İki ay önce Irak’tan Kıbrıs’a eşi ve üç çocuğu ile gelen ve yine Remi Otelde yaşayan bir polis memuru olan 32 yaşındaki Ary Namiq Kakarash da aynı şeyleri söyledi: “burada insanların iyi kalpleri var, ama bunu sadece istediklerine gösteriyorlar, mültecilere göstermiyorlar.

Kakarash ailesi Kıbrıs’a vardıktan iki ay sonra 285 Euro almış ve otelde yaşamaları sebebiyle yemek yapmaya alışmadıklarından dolayı sonrasında büyük ölçüde daha pahalı olan hazır yemeklere sırt dayamak zorunda kalmışlardır.

Ary “Yunanca konuşmadığınızda iş bulmak ve gönderildiğiniz tüm devlet hizmetlerinde size yardımcı olacak birini bulmak neredeyse imkansız” dedi.

Ary “Bir yere, sonra başka bir yere, sonra tekrar başka bir yeregönderiliyoruz ve hükümetin mültecilere sunması gerektiği söylenen yardımı alamıyoruz” diye ekledi.

“Bu aynı zamanda bir dil meselesi” diyen Ary şunları ekledi: “Sosyal refah hizmetleri gibi mültecilerin en fazla güvendiği bölümlerde çalışan devlet görevlileri, çoğu zaman İngilizce konuşamıyor.

Bazılarının yaşamları onları daha şanslı pozisyonlarda bıraktı. Ateist oluşu hayatını tehlikeye soktuğu için Irak’tan beş ay önce Kıbrıs’a kaçmak zorunda kalan 47 yaşındaki Josef,etrafını Yunanca konuşan insanlarla çevrili buldu.

Mükemmel derecede Yunanca konuşan biri, kendilerine olması gerektiği kadar önem verilmeyen mülteciler içintercümanlık rolünü üstlendi.

Konuşmacı şu sözleri aktardı: “Her zaman mültecilerin sürekli bir talepleri varmış gibi davranılıyor, ama gerçek şu ki tüm istediğimiz insan gibi muamele görmek ve diğer her insanın hak edip aldığı şeylerle aynı haklara sahip olmak.”

Çeviren: Nehir Özkızan (Bağımsızlık Yolu Üyesi)

Orijinal kaynak: https://cyprus-mail.com/2018/12/24/neither-decorations-nor-lavish-meals-for-many-this-christmas/