ADL Özel
Hükümetin çok tartışılan su krizi konusunda açıklama dahi yapmamasının nedeni ortaya çıktı. Gazete360’ın CTP-BG Parti Meclisi tarafından oluşturulan Su Komitesi’nin tamamladığı ve hükümet tarafından Ankara’ya gönderildiği düşünülen anlaşma metnini yayınlamasının ardından bazı gerçekler de su yüzüne çıkmış oldu. Hükümetin CTP-BG kanadının sızdırılmış manüpilatif bilgiler üzerinden halktan gerçekleri sakladığı ve UBP kanadının ise hiş ses vermediği su konusu tam bir peşkeş operasyonu.
9. Madde suyu özel tekeline veriyor…
“İçme-kullanma suyu, atık su ve yağmur suyu işletmesi ile zirai sulama işletmesi hakları, kktc mevzuatı çerçevesinde ayrı ayrı yapılacak iki YİD ihalesiyle işletmecilere devredilir. Bunlardan birinin işletmesini üstlenen işletmeci diğerinin işletme ihalesine de teklif verebilir.” 9. Madde anlaşılacağı üzere tüm suyun işletmesinin özel tekel eliyle yapılacağı ortaya çıkıyor.
7. Madde kktc Su İşleri Dairesi’nin TC kontrolüne girmesini öngörüyor…
“Türkiye Cumhuriyeti’nin mülkiyetinde olan tesislerde idare, TC Devlet Su İşleri’nin işletme, bakım-onarım ve diğer teknik konularda uyarılarını dikkate alır. Ayrıca DSİ, İdarenin ihtiyaç duyacağı alanlarda teknik destek verir. Buna ilişkin esas ve usuller taraflar arasında yapılacak protokol ile belirlenir.” Madde 7’de yer alan idareden kasıt, kktc Su İşleri Dairesi’nin, TC DSİ kontrolüne girmesi öngörülüyor.
Madde 8’e göre kamuya ait olan tesisler özel sermayeye devredilecek...
“Uygulama sözleşmesi kapsamındaki belediyelere ve kamu kurum ve kuruluşlarına ait mevcut tesis ve şebekeler uygulama sözleşmesi ile işletmeciye tahsis edilir ve idare tarafından işletmeciye teslim edilir. Halen bir sözleşmeye dayanılarak işletilmekte olan tesisler de, sözleşmelerinin sona erme tarihi itibarıyla işletmeciye devredilir.”
Madde 8’de ise kktc Su İşleri Dairesi eliyle Belediyelere ve kamuya ait olan suyla ilgili tüm tesisler yeni işletmeci olacak olan özel sermayeye devrediliyor. Yani peşkeş yoluyla halkın özvarlığı olan tesisler üzerinden yine halka satıştan özel sermaye kar elde ediyor.
Madde 9, TC’nin içişlerimize karışmasının önünü açıyor…
“Katılımcılar veya teklif sahipleri, varsa ön yeterlilik ve ihale işlemlerinde eşit muamele etme ve ayrımcılık yapmama ilkesinin ihlal edildiği yönündeki yazılı itirazlarını beş iş günü içerisinde Maliye Bakanlığına yapar. İtirazlar kktc Maliye Bakanlığı Müsteşarı, İdarenin bağlı olduğu Bakanlığın Müsteşarı ve Türkiye Cumhuriyeti Kamu İhale Kurumu Başkan Yardımcısından oluşan İtiraz Komisyonu tarafından yedi iş günü içerisinde değerlendirilerek karara bağlanır. Komisyon oybirliğiyle karar alır.”
Madde 9’da ise İtiraz Komisyonu’nda Türkiye Cumhuriyeti Kamu İhale Kurumu Başkan Yardımcısı bulundurularak ve oybirliği aranarak karar alınabilecek olması; TC’nin içişlerimize karıştırılarak, yönetimin TC kontrolünden hiç çıkmayacağı bir yapı öngörüldüğünü gösteriyor.
Madde 16 tüm yetkilerimizin elimizden alınmasını öngörüyor…
“Üst Düzey Ortak Komite, kktc Hükümeti tarafından görevlendirilecek üç, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti tarafından görevlendirilecek iki yetkilinin katılımıyla beş kişiden oluşur. Üst Düzey Ortak Komite, dört üyenin aynı yöndeki oyu ile karar alır. Komite, diğer çalışma usullerine ilişkin kuralları kendisi ayrıca belirler.”
Madde 16’da ise; 9. Maddede öngörülen, yönetimin TC kontrolünden hiç çıkmayacağı gibi bir yapı ayrıca Üst Düzey Ortak Komite için öngörülüyor. Çözümü için 5’te dört oy oranı aranan uyuşmazlıklar TC yetkililerinin insafına bırakılıyor. Çözümsüzlük halinde ise çözüm sürecindeki
Madde 12 ile yeni bir termik elektrik santralin önü mü açılıyor?
Madde 12’de çevre kirliliği yaratmayan enerji tesisi derken %1’den az fuel oil’le çalışan termik santralleri de anlamalı mıyız? Eğer öyleyse ülkeye yeni bir termik elektrik santrali kurulması izni mi veriliyor?