Herkes Barıştan Bahsediyor-Mustafa Keleşzade

OLYMPUS DIGITAL CAMERA

Barışsız olmaz. Her işin başı barış. Yurtta barış, cihanda barış, hatta Afrika dâhil… Güzellik yarışmalarındaki güzellerin, dünya liderleri ve özentilerinin klişe temennisidir “barış”.  Avda vuranı da, sebze ile yaşayanı da sever uçurulan barış güvercinini. 70’lik rakının, litrelik viski ve votkanın dibinden çıkar barış. Hele bizim adamızda ohooo, koyunlar dahi barış diye meler. Peki, acaba herkes aynı barıştan mı bahseder?

Denktaş barıştan bahsettiğinde kafasından kendi egemenliğinde bir kktc ve ona bağlı bir Türk dünyası olurdu gibime gelir. Grivas’ın barışı Kıbrıs’ta başlamış, kendi önderliğinde, Avrupa (en azından Akdeniz bölgesi) hâkimi bir Helen imparatorluğu olmaz mıydı acaba?

Bugün Amerikalı Joe Biden veya Rus Sergey Lavrov adaya gelip Kıbrıs barışından bahsettiklerinde kafalarından ne geçiyordur acaba? Suriye’de, Irak’ta bahsettikleri barıştan farkı oluyor mudur düşünceleri?

Barış deyince Kıbrıs’ta iki ‘4’ten de bahsetmezsek ayıp olur, kırılır o ‘4’ler.

İlk ‘4’ümüz şüphesiz 1974; nam-ı diğer “Barış” Harekâtı. Adaya yönelik Türkiye’nin kafasındaki barışı; Yeşil ada Kıbrıs’ı yeşil isimli bir hatla (hat yeşil değil) ikiye bölen bir “barış”.

İkinci ‘4’ümüz ise 2004; 1974 öylesi muhteşem bir “barış” getirmiş ki ada halklarına, ondan kurtulmak için ikinci bir ‘4’e ihtiyaç duyulmuş. Bu sefer de Annan ve Avrupa getirmiş “barışını”. Bu ise Avrupa’nın hayalindeki barış; her ne kadar gerçekleşemese de Suriye’ye havadan bıraktıkları, Yunanistan, İspanya, Portekiz ve hatta Kıbrıs Cumhuriyeti’ne Troyka ile ,’Ukrayna’ya ise öyle böyle getirmedikleri barış var örnek olarak elimizde.

Nerden çıktı bu yazı derseniz?

İki gün önce yine barış ateşleri yakıldı, eski günleri hatırlattı birileri. Nasıl, değişim isteyen insanların sokağa çıktığını hatırlattı. Avrupa’nın “barış” hayali için çıkıldığını söylemek ise unutuldu yine, 11 yıl önce olduğu üzere.

11 yıl önce önümüze gelen bir anlaşma metnini oyladık. Onu oylamak için seferber olduk. Aile yemeklerinde şişeleri havada uçurduk, kardeşimizle kavga edip, komşumuzla küfürleştik.

Bu barışı biz hayal etmedik, biz şekillendirmedik. O barışın içeriğinin ne olduğunu bilen sayılı insan vardır ada üzerinde.

Bize ancak “evet mi, hayır mı” diye geldi metinler. “Noktalama hatası var mı” diye dahi kontrol ettirilmedi bizlere.

Bugün yine plan için çalışmalar var. Avrupa da işin içinde, Türkiye de, Rusya da, ABD de. Yine ortalarda herkesin ada üzerine “barış” hayalleri var. Peki, benim hayalim, senin hayalin yok mu bu ada üzerine?

Kimsenin savaş üssü olmayacak, bölünmüşlüğü garanti altına alınmamış, toprağı gasp edilmemiş, sadece üzerinde yaşayan herkesin söz hakkına sahip olduğu bir adayı ve çok daha fazlasını hayal edemez miyiz?

Sizi bilmem ama benim sözüm olsun buradan. Eğer kimse bana ve sana barış hayalin ne diye sormazsa. Anlaşmayı şekillendirmekte beni ve seni dâhil etmez, sadece evet mi, hayır mı aşamasında “biz böyle uygun gördük” diye gelirse. Yapacağımın en fazlası “evet mi, hayır mı” demek için sandığa gitmek olacak. Başkalarının hayalleri için sokağa çıkıp, bir de bununla gururlanacak değilim.

Mustafa Keleşzade
Bağımsızlık Yolu