1 MAYIS 1958’DEN BUGÜNE – BESİM BAYSAL

Sınıf mücadelesi, Kıbrıs’ta geçmişi uzun yıllar önceye dayanan fakat milliyetçiliklerle gücünü ve niteliğini sıklıkla yitiren bir serüven izledi.

Anlı şanlı direnişleri ile birlikte 1900’lü yılların başından itibaren 1958’e kadar inişli çıkışlı bir yarım asır Kıbrıslı Elen olsun, Kıbrıslı Türk olsun tüm işçileri biraraya getirdi. Bu direnişlerin zirve yaptığı tarih CMC maden işçilerinin önderliğinde 1948, 1 Mayıs’ı olurken egemenlerin sonraki onyılda aldığı önlemler ve yarattığı silahlı örgütler sınıf mücadelesini yokolma noktasına kadar geriletti.

1 Mayıs 1958 Kıbrıslı Türk solcu ve ilericilerin hem siyasi hem fiziki anlamda yokoluşlarını getiren silahlı faşist saldırıların başladığı tarihtir.

O tarihe kadar sözlü ve yazılı tehdit olarak ortaya çıkan TMT menşeili saldırılar 1 Mayıs 1958 tarihli kalabalık bir işçi kitlesinin Lefkoşa sokaklarını inlettiği yürüyüş ve miting sonrası yakıp yıkma ve silahlı suikast şekline dönüştü.

“Son Ortak 1 Mayıs” olarak Kıbrıs’taki sınıf mücadelesi tarihine geçen 1958 yılındaki 1 Mayıs birçok saldırının başlangıcını oluşturur. Bu saldırılar TMT’nin bizzat üstlendiği saldırılar olarak Kıbrıslı Türk halkını da uzun yıllar faşizm altında kontrol etmiştir. Dr. Fazıl Küçük’ün siyasi liderliği altında, Rauf Denktaş’ın sivrildiği ve kontrol ettiği bu dönem TC Elçiliği ve askeri sistemi  ile bu saldırıları planlamış ve toplumda tam kontrolü sağlamıştır.

Kıbrıslı Türk işçilerin örgütlü ve organize bir şekilde dahil oldukları ve TümKıbrıs İşçi Federasyonu (PEO) tarafından da desteklenen Türk Eğitim Kulübü (TEK) 1 Mayıs mitingine yoğun bir katılım göstermiştir.

1 Mayıs gecesi Kıbrıslı Türklerin yoğun olarak yaşadığı  Elli Sokağı’ında bulunan TEK kulübüne (Zafer Sineması bölgesi)  TMT tarafından bir saldırı gerçekleştirilir. Bu saldırı ile kulüp binası yağmalanarak eşyalar Lefkoşa surları altına atılıp yakılmıştır. Ardından suikastler düzenleyerek ilerici sendikacı ve solcuları ortadan kaldırmak isteyen TMT özellikle TEK kulübü yöneticilerini ve PEO üyesi Kıbrıslı Türk işçileri hedef almıştır.

Ahmet Sadi Erkurt ve karısına yapılan suikast başarısız olsa da Lefkoşa’da çarşının ortasında Fazıl Önder dükkanında vurularak daha sonra suikastçinin peşinden giderken başka bir TMT’ci tarafından sırtından hançerlenerek öldürülür. Berber Ahmet Yahya yatağında uyurken katledilir. Lefkoşa dışındaki merkezlerde de TMT’nin üstlendiği saldırılar gerçekleştirilmiş, birçok yaralama ve öldürme olayları ile sendika üyesi hemen hemen tüm Kıbrıslı Türkler istifa ettirilerek sınıf mücadelesi ve barış zemini ortadan kaldırılmıştır. Bazı şehirlerde sadece Kıbrıslı Elenlerle selamlaşmak ve sohbet etmek bile saldırı ve öldürülme için gerekçe sayılmıştır.

Birçok Kıbrıslı Türk ilerici ve sendikacı PEO sendikaları tarafından yurt dışına çıkarılmış Kıbrıslı Türklerin TMT’ye direnmesi  için herhangi bir çalışma organize edilemememiştir.

Kamil amca KTÖS tarafından yayınlanan kitabı “Düşmana İnat Bir Gün Daha Yaşamak”ta kendi ile ilgili TMT’nin çıkardığı vur emrini ve kurtuluşunu şu şekilde anlatmaktadır: “Fazıl’ın vurulduğu gün Küçük Kaymaklı Spor Kulübü’nün büfesini çalıştıran Kel Mustafa, kız kardeşi Ayşe ile bana şu haberi yolladı; Kamil bu akşam kulübe gelme teşkilat adamları geldi ve ve bana dediler ki seni bu akşam kulüpte vuracaklarmış. Benden halkı mümkün olduğu kadar tez dağıtmamı ve panik de yapılmaması için öğütte bulundular. Bu haber karşısında tamamen yıkıldım, şaşkına döndüm. Ne yapacağımı, nereye gideceğimi bilemiyordum. İyice düşündükten sonra kendi kendime üç seçeneğim olduğuna karar verdim. Birincisi ben de diğerleri gibi kaçıp sendikaya oradan da Londra’ya göç edecektim. İkincisi olduğum gibi hareket ederek pisi pisine ve en kötüsü de millet haini olarak öldürülecektim. Üçüncü seçeneğim de haftalardır gazetelerde, broşürlerde ve halkın ağzına sakız olan faşistleri istifa etmemiz isteklerine boyun eğerek istifa edecektim. Bu düşüncelere kapılıp giderken ansızın Nazım Hikmet’in bir şiirinde okuduğum bir mısra aklıma geldi; Düşmana İnat Bir Gün Daha Yaşamak…”

image (1)

Böylece Kamil Tuncel (Korat) hayati bir karar vererek kendi ülkesinde yaşamaya karar verdi. Yıllarca tutkularını, fikirlerini ve içinde saklamış fiziksel varlığını devam ettirerek anılarını bizlerle paylaşıp bir dönemi aydınlatmıştır.

Önümüzdeki perşembe 1 Mayıs… PEO sendikası 1958’den bugüne dek ilk kez tüm etkinliklerini iptal ederek 1 Mayıs’ı Kıbrıslı Türk sendikaları ile birlikte kutlamak için kolları sıvadı. Kıbrıs’ın her iki tarafında emekçilerin haklarını budayan, yaşamı kar-zarar hesapları altında karartan bu neo-liberal politikalar karşısında birlikte bir direnişi örmek sınıf mücadelesinin en öncelikli görevi haline gelmiştir. Troyka ve Ankara’nın paketleri, özelleştirmeler, taşeronlaştırmalar ve işgaller ile doludur. Hem güneyde hem kuzeyde tüm ilerici sendikaların biraraya gelmek ve direnmek dışında başka bir seçeneği kalmamıştır. Egemenler yine karşımıza milliyetçilik ve faşizmi getirmek için uğraşacak ve yine böl-yönet entrikalarını deneyecektir. Ancak sınıf mücadelesi ve halklarımız da geçmişte yaşanan acılardan ders almalı bu kez bu girişimlere gerekli yanıtı verecek kararlılığı göstermeli ve direnişi kitleselleştirmelidir.

BESİM BAYSAL – BARAKA AKTİVİSTİ

Be the first to comment

Leave a Reply