25 Kasım’da Şiddete Karşı Sokaktaydık

ADL Özel

25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele günü dolayısıyla Bağımsızlık Yolu ve Baraka Kültür Merkezi bu akşam üzere Lefkoşa Citroen ışıklarında buluşarak eylem düzenledi. Daha sonra  Dereboyu’nda yürüyüşe başlayan eylemciler “Pezevnk Devlet İstemiyoruz”, “Kadınlar Öldürülürken Polisiniz Nerede?”, “Kadın İsyan Özgürlük”, “7 Yıl Hükümet 0 Sığınma Evi”, “Tecavüz Erkeklikse Biler Erkek Değiliz” gibi dövizler taşıdı.

DSC_9390 copy

Eylemde sık sık “Kadın Sığınma Evi Nerede?”, “Yıpranma Payı Nerede?”, “Erkek Dövüyor Devlet Koruyor”, “Gece Kulüpleri Kapatılsın”, “Pezevenk Devlet İstemiyoruz”,  “Gelsin Koca, Gelsin Devlet, Gelsin Cop, İnadına İsyan İnadına Özgürlük”, “Kadınlar Birlik Olsa Dünya Yerinden Oynar” ve “Sığınma Evi Nerede? Bunu Da Yap CTP”, “Yıpranma Payı Nerede? Bunu Da Yap CTP” gibi sloganlar atıldı.

DSC_9400 copy

Baraka Kültür Merkezi Aktivistleri hazırladıkları tiyatral oyunu sokaklarda sahnelenirken, kadınlar hazırladıkları şarkıyı da söyledi.

 

DSC_9407 copy DSC_9408 copy DSC_9431 copy

Söylenen Şarkının sözleri şöyle:

Ülkelerin birinde
Belki de bizimkinde
Umursuz bir hükümet
Koltuklara yerleşmiş
Ülkelerin birinde
Belkide bizimkinde
UBP ve CTP
Koltuklara yerleşmiş

Gece kulüplerinde
Ailede ofiste
Şiddeti hüç görmezmiş
Sığınma evi yokmuş
Yıpranma payı uçmuş
Kadın Beyanımıza
Erkekler çomak sokmuş
Polis devlet mahkeme
Göz yumunca şiddete
Kadınlar isyan etmiş

DSC_9470 copy DSC_9438 copy

Örgütler adına basın açıklamasını Baraka Kültür Merkezi’nden Pınar Piro okudu. Açıklamada “Devlet, erkek şiddetini korumaya, sığınma evi yapmak yerine gece kulüplerine izin vermeye, kadının yıpranma payını ortadan kaldırmaya, toplum huzurunu bozan şiddet yanlısı birliklerin elini sıkmaya devam ederken susup kalmak kabul edilebilir mi?” denildi.

Açıklamada “Ve hatta ülkemizde özgürlük adına mücadele eden ilerici örgütler bile kendi tüzüklerinde kadın beyanı ile ilgili düzenlemeleri yapmayı reddedip, kendi üyelerini baskılarken gerçek bir mücadele örmek hepimizin görevi değil mi?” denildi.

DSC_9460 copy DSC_9477 copy

Bildiride toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa ve kadınları, kadın haklarını yok sayan sistemlere karşı eylem gününde sokakta olmaya ve sokaklar özgürleşenedek mücadele etmeye devam edeceklerini açıkladılar.

DSC_9446 copy

Daha sonra Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Platformu eylemine de destek veren Bağımsızlık Yolu ve Baraka Kültür Merkezi  Pronto Çemberinden Citroen Kavşağına yürüyüşle eyleme son verdiler.

Örgütler adına okunan basın açıklaması şöyle:

SOKAKLAR BİZİ BEKLER

Minerva, Patria ve Maria. Dominik’te yaşamış Mirabal ailesinin üç kızı. 25 Kasım 1960 sabahı, hapishanedeki eşlerini ziyarete giderlerken diktatörlüğün askerleri tarafından tecavüze uğrayıp katledildiler ve araçları bir uçurumdan yuvarlanarak “kazada” öldüler. Suçları, ülkelerindeki faşist rejime karşı mücadele yürütmek, düşüncelerini özgürce ifade edebilmeyi istemek.

Mirabal kızkardeşler, ne katledilen ilk kadınlardı ne de son oldular. Onlara uygulanan şiddet aslında bugün dünyadaki milyarlarca kadına uygulanandan farksız. Eşine düşüncelerini açtığında dövülen, ailesine aklından geçenleri söylediğinde ‘cezalandırılan’, hatta toplum içerisinde kendisini ifade ettiği için linç edilen kadınların hepsi Mirabal kardeşlerin kaderini paylaşıyor. Anneler, sevgililer, eşler, kız kardeşler…

25 Kasım yıllardır kadınların evde, okulda, işte, sokakta, toplumsal heralanda baskı ve güç ile şiddete maruz kaldığı günlerden sadece biri. Kamusal ya da özel yaşamda fiziksel, duygusal, sosyal, ekonomik ve cinsel anlamda zarar veren ya da verebilecek olan tehdit, baskı, kısıtlama, temel ihtiyaçlarından yoksun ve kendine muhtaç bırakma, zorlama, kontrol altına almaya çalışma, aşağılama, görmezden gelme, özgürlüğün keyfi olarak engellenmesi gibi birçok şekilde, babadan, abiden, kocadan, patrondan, iş arkadaşından, devletten ve polisten hergün ve heran şiddet görmek olası. Üstelik de bu olasılık her geçen gün artmakta.

Kadınların giyeceği kıyafetten doğurucağı çocuk sayısına, sokağa çıkacağı vakitten nerede ve nasıl güleceğine kadar karışabilme hakkı olduğunu düşünenlerin elleri her nefeste boğazımızda. Dört duvar arasına sıkıştırılan kzıkardeşlerimiz varken, komşu evden gelen çığlıklar hiç susmaz, gazetelerde tecavüz haberleri son bulmazken o nefesi rahat almak mümkün mü?

Devlet, erkek şiddetini korumaya, sığınma evi yapmak yerine gece kulüplerine izin vermeye, kadının yıpranma payını ortadan kaldırmaya, toplum huzurunu bozan şiddet yanlısı birliklerin elini sıkmaya devam ederken susup kalmak kabul edilebilir mi?

Ve hatta ülkemizde özgürlük adına mücadele eden ilerici örgütler bile kendi tüzüklerinde kadın beyanı ile ilgili düzenlemeleri yapmayı reddedip, kendi üyelerini baskılarken gerçek bir mücadele örmek hepimizin görevi değil mi?

25 Kasım! Toplumsal cinsiyet eşitsizliğine, ayrımcılığa, ataerkil toplumsal şiddete, aile içi şiddete, savaşa, ırkçılığa ve kadınları, kadın haklarını yok sayan sistemlere karşı eylem günü. Bizler bu akşam şarkılarımızla ve tiyatrolarımızla sokaktayız. Her türlü şiddet son bulana ve sokaklar özgürleşene dek mücadelemize devam edeceğiz.

Bağımsızlık Yolu, Baraka Kültür Merkezi