58 YIL SONRA… KIBRIS HALKLARI DAYATMALARA KARŞI ORTAK DİRENİŞ DEDİ

1 Mayıs,  Lefkoşa ara bölgede bulunan Taksim Sahası’nda 56 yıl aradan sonra bazı Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Elen örgütlerin ortak düzenlediği etkinlikle kutlandı. Mitinge Kıbrıs’ın kuzeyi ve güneyinden binlerce kişi katıldı.

1958 yılından sonra Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Elen örgütlerin düzenlediği ilk ortak 1 Mayıs kutlaması olma özelliğini taşıyan etkinliğe yoğun katılım oldu. Ledra Palace Kapısı’nda yığılmalalar meydana geldi, polisin tutumu geçişlerin uzamasına neden oldu.

 

 

Ortak miting; KKTC’den Devrimci İşçi Sendikası Federasyonu (Dev-İş), Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS), Kıbrıs Türk Orta Eğitim Öğretmenler Sendikası (KTOEÖS), Belediye Emekçileri Sendikası (BES) ve Kıbrıs Türk Amme Memurları Sendikası (KTAMS), Güney Kıbrıs’tan ise Kıbrıs İşçi Sendikaları Federasyonu’nun (PEO) işbirliğinde düzenlendi.

Her iki kesimden gelen binlerce kişi Ankara’nın ve Troyka’nın dayatmalarına karşı direniş mesajları verdiler.

DSC_0843

 

“Dayatmalara Hayır. Ortak Vatan İçin Ortak Mücadele” sloganı ile düzenlenen mitingde Grup Baria, Arda Gündüz, Sol Anahtarı ile Kulis Thedodoru ve Grubu konser verdi.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DEV-İŞ Genel Başkanı Mehmet Seyis’in 1 Mayıs 2014 Konuşması

1 Mayıs’ları yaşatan değerli dostlar, hoş geldiniz. İşçi sınıfının mücadele

sürecinde katledilen işçi önderleri ile Emek-Sermaye kavgasında şehit

düşen tüm yoldaşlarımızı bu gün bir kez daha saygıyla anıyoruz.

1 Mayıs İşçilerin Uluslararası Birlik Mücadele ve Dayanışma günü işçi

sınıfı için çok önemli. Her yıl 1 Mayıs’ın şanına uygun etkinliklerimiz

gerçekleştiriyoruz. Ancak bu yıl PEO ile birlikte organize edilen 1 Mayıs

Mitingimizin bir önemi daha olduğunun da altını çizmek isterim. Ülkemiz

emekçilerinin, Kıbrıslıtürk-Kıbrıslırum tam anlamıyla birlikte düzenlediği

1 Mayıs 1958 mitinginden 56 yıl sonra düzenlediğimiz bu miting bizim

arzumuz ve görevimiz olması yanında 56 yıllık da borcumuz idi.

Ülkemizi bölmek isteyenler, işçi sınıfının ortak hak mücadelesi ve

barış içinde bir ülke kurma yolunda olan işçi önderleri ve aydınları

hazmedemeyen ayrılıkçı faşistler,1 Mayıs 1958 gecesinden başlayarak

yıllarca ülkemizde terör estirdiler. Ülkemizde faşizmin kol gezdiği,

karanlık yer altı örgütlerinin toplumların ilerici, aydın ve işçi önderlerini

kurşunladığı o dönemde baskı altında sindirilmek istenen, göçe zorlanan,

vurulup yaralanan ve öldürülen yoldaşlarımıza karşı borcumuz idi bu

Ortak 1 Mayıs Mitingi.

DSC_0985

Bu akşam burada gökyüzünden Ahmet Sadi, Mihalis Petru ve Savas

Menikos bizi izliyor. Bu akşam burada Fazıl Önder, Tofaris ve Ahmet

Yahya bizi izliyor. Kostas Mişaulis ve Derviş Ali Kavazoğlu bu akşam

gökyüzünden huzurla bize bakıyorlar.

Rahat Uyuyun Yoldaşlar her biriniz bir yıldız gibi ışık saçıp yolumuzu

aydınlatıyorsunuz. Mücadeleniz büyüyerek devam edecek.

Arkadaşlar, Dünya tarihinin en eski kavgası olan Emek-Sermaye kavgası

devam ediyor. Uluslararası Sermaye, tüm dünyamızda hâkimiyetini

pekiştirmek için, insani ve ahlaki tüm değerleri ayaklar altına alarak

neoliberal politikalarını sürdürüyor.

Bu dönemde dünyamızda yaşanan ekonomik kriz de kapitalizmin doymak

bilmez kar tutkusunun sonucudur. Ancak kapitalistler, krizin faturasını

yine haklarını gerileterek veya işten atarak emekçilere kesiyorlar.

Kapitalist krizlerin faturasını emekçiler ödememelidir.

Dostlarım, bu süreç bizim ülkemizde de çalışanların haklarını

saldırı altına sokuyor. Neoliberal politikalar pervasızca uygulanıyor.

***

Türkiye’deki Hükümet Kıbrıs’ın kuzeyine ekonomik ve siyasal

dayatmalar yapıyor. Kıbrıs’ın Güneyinde ise geniş halk kesimleri

üzerinde Troykanın dayatmaları devam ediyor. Kıbrıslı toplumlara

dayatılan işsizlik, yoksulluk ve emekçi haklarına saldırı koşullarına karşı

dayanışma içerisinde olmalı ve ortak mücadeleyi yükseltmeliyiz.

Dostlarım, Kıbrıs sorununun çözümü için yeni bir süreç başladı. Bu

yeni süreçten umutlu olmak istiyoruz. Liderlerin imzaladığı Ortak

Mutabakat Metnini destekledik. Şimdi de başarıya ulaşılması için çaba

sarf etmeliyiz.

Ortak metne imza koyan görüşmeciler de attıkları imzaya sadık

kalmalı ve görüşme sürecini hızlandırıp sonuç almak için samimiyetle

çalışmalıdırlar.

Ne yazık ki, her ikisinin de ortaya koydukları görüntü samimiyetten

uzaktır. Sanki de mecbur oldukları için masadadırlar. Karşılıklı

suçlamalarla masayı berhava ederken haklı görünme uğraşı veriyor

gibiler. İşte bunun için biz Barıştan yana insanlar ortak etkinliklerle, ortak

taleplerle sürece dâhil olmalıyız. Başarısızlığın daha da zor süreçlere

yol açabileceğinin bilinci içinde bu sürece dâhil olup yön vermeye

çalışmalıyız.

Biliyoruz ki, Birleşik Federal Kıbrıs mümkün olan tek çözüm şeklidir.

Etnik kökeni ne olursa olsun, Kıbrıslıların Ortak kullanacağı Tek

Egemenliği, Tek Yurttaşlığı, Uluslararası alanda Tek Temsiliyeti olan

siyasi eşitliğe dayalı Birleşik Federal Kıbrıs istiyoruz.

Kıbrıs’ta çözümsüzlükten beslenenlerin, görüşmelerin başarısızlığa

uğraması veya bitirilmesi ile ilgili tutumlarına karşı, emekçiler olarak

tavır koymalıyız. Çünkü Barış mücadelesi İşçi sınıfının ‘İş ve Ekmek’

kavgasının ayrılmaz bir parçasıdır.

Rumların, Türklerin, Ermenilerin, Maronitlerin, Latinlerin, tüm

Kıbrıslıların huzur içinde yaşayacakları bir Kıbrıs istiyoruz. Çünkü

Kıbrıs, Kıbrıslıların Ortak Vatanıdır.

Hedefimiz, emekçilere Barış ve refah içinde yaşayabilecekleri, çocukları

için gelecek kaygılarından uzak, savaşsız sömürüsüz güzel bir yaşam

sağlamaktır.

Ortak Vatan için Ortak Mücadeleyi Yükseltmeliyiz.

***

Hepinizin 1 Mayıs Uluslararası İşçi Bayramını kutlarım!

Yaşasın Kızıl 1 Mayıs!

 

 

PEO Genel Sekreteri Pambis Kiritsis

tarafından yapılan konuşma

 

Emekçilerin mücadele ve sınıfsal dayanışma gününü, işçilerin kızıl 1 Mayıs’ını bu yıl da

ona yaraşan coşkuyla kutluyoruz.

Zalim sömürüye karşı direnerek mücadele yolunu gösteren ve işçi sınıfı için mücadele

sembolü olan Şikago’nun kahraman şehitlerini saygıyla anıyoruz.

Bugün kalbimiz Kıbrıslırum ve Kıbrıslıtürk, bizim öncü işçilerimiz için atıyor. Onlar,

sömürgeciliğin köleciliğinin ve işverenlerin terörünün hâkim olduğu 1920’li yılların

zor koşulları içerisinde 1 Mayıs’ın kızıl bayraklarını cesaretle dalgalandırdılar;

enternasyonalizm ve sınıf kardeşliği ruhuyla ilerlediler.

Bugün kalbimiz, vatanını ve geleceğini talep eden kardeş Filistin halkıyla birlikte.

Yabancıların müdahalelerinin yol açtığı iç savaş çatışmalarının acılarını yaşayan Suriye

halkıyla birlikte. Bugün kalbimiz, acılar içindeki Afrika’yla birlikte. Küba’yla ve

mücadele eden Latin Amerika’yla birlikte.

DSC_0953

Savaşın acılarını yaşayan ülkelere şimdi Ukrayna da eklendi. Batı’nın maceracı

politikalarının yol açtığı gelişmeler tehlikeli bir domino halini alarak, bu ülkeyi bölge ve

dünya açısından ağır sonuçlara yol açabilecek bir iç savaşın eşiğine getirdiği görülüyor.

Ulusal bağımsızlık, barış, demokrasi, siyasi ve sosyal haklar için mücadele eden halklarla

tamamen dayanışma içerisindeyiz.

Küresel neoliberal kapitalizmin krizi sosyal çelişkileri dramatik derecede keskinleştiriyor,

eşitsizlikleri ve ayrımcılıkları daha da arttırıyor.

Emekçilerin hakları ve kazanımları yoğun saldırılara uğruyor.

Toplumsal sefalet artık Avrupa’da da ciddi boyutlarda yaşanıyor.

Avrupa neoliberal kemer sıkma politikalarıyla ve memorandumlarla ekonomik

canlanma ve kalkınmaya değil, daha fazla yoksulluğa, işsizliğe ve ekonomik durgunluğa

Burada, Kıbrıs’ta, Troyka ve yönetimdeki muhafazakâr güçler kemer sıkma, özelleştirme

ve sosyal devleti yok etme politikalarının bilinen neoliberal reçetelerini şantaj ve

ikilemlerle dayatıyorlar. İşverenler mevcut korku ve güvencesizlik ortamından

yararlanıyorlar, sömürülerini daha da arttırıyorlar, çalışanların haklarını yok etmeye

çalışıyorlar, toplu sözleşmeleri sabote ediyorlar. Memorandum iki gençten birinin işsiz

olmasına, işsizlerin toplam sayısının 80 bini geçmesine, binlerce emeklinin yoksulluk

içerisinde olmasına, 45 bin insanın insani yardımlarla yaşamak zorunda kalmasına,

okullarda 15 bin öğrencinin dersleri izleyebilmek için okulda verilen yemeğe muhtaç

bir durumda olmasına yol açmasına rağmen, bizi yönetenler memorandumu sadık bir

biçimde uyguladıkları ve Troyka’dan iyi not aldıkları için adeta bayram ediyorlar.

Aynı reçeteleri, yaşam düzeyinin düşürülmesini ve yoksulluğu Türkiye tarafından benzer

önlemlerin dayatılması nedeniyle yıllardır Kıbrıslıtürk yurttaşlarımız da yaşıyorlar.

Bu programların pek çok ortak yanı var.

Bu reçeteleri yazanların özünde aynı mekanizmalar olduğu açıkça görülmektedir.

Kapitalist küreselleşmeyi gözetmek ve denetlenmek için oluşturulan bu mekanizmalar

Troyka’nın da, Türkiye’nin de arkasındadır.

Bu koşullarda, ülkemiz sınıf sendikacılığı hareketi için tek onurlu seçenek, neoliberal

reçetelere karşı halkın ve emekçilerin tepki ve direnişinin örgütlenmesidir.

Biz toplumda kaderciliğin ve karamsarlığın hâkim olmasına asla izin vermeyeceğiz.

Emekçileri harekete geçiriyoruz. Cepheler yaratıyoruz. Güçleri birleştiriyoruz. Başka bir

yolu, emeğe saygının ve kalkınmanın yolunu açacak koşulların yaratılması için, ilerici

politikalar ve sosyal gelişmeler için ortak bir mücadelede emekçilerin partisiyle birlikte

PEO, Genel Kurulu’nda aldığı kararla, 25 Mayıs’ta yapılacak Avrupa Parlamentosu

seçimlerinde AKEL Sol Yeni Güçler’in daha da güçlenmesi için çalışacaktır.

Sandığa gidip, oyunu AKEL Sol Yeni Güçler’e veren emekçilerin oyu gerçek değere

sahip olacaktır. Farklı bir Avrupa vizyonu olan, halkların ve emekçilerin Avrupası için,

barış için, yurdumuzun ve halkımızın yeniden birleşmesi için yıllardır istikrarlı bir şekilde

mücadele eden güçlerin daha da güçlenmesine katkı koyacaktır. Halk düşmanı neoliberal

politikalara karşı mücadele eden, kalkınmayı, sosyal devleti ve sosyal adaleti savunan

güçlerin daha da güçlenmesine katkı koyacaktır.

Çok sayıda emekçinin, ilerici insanın, AB’ye ve politikalarına kızgın oldukları için,

AB’nin kendilerine düşmanca davrandığını hissettikleri için, AB’ye sırtını dönüp, bu

seçimlerde sandığa gitmemeyi, oy vermemeyi düşündüğü bir gerçektir. Ancak doğru

seçenek sandığa gitmemek, oy vermemek değildir.

Bu seçimlerde oy verme hakkı olan herkesi bu seçimlere ilgisiz kalmamaya ve bu

seçimlerde oy haklarını kullanmaya çağırıyoruz. Sandığa gitmediğimiz takdirde, işçi

sınıfının ve tüm emekçilerin düşmanlarının işini kolaylaştırmış oluruz. Emekçilerin

sandığa gitmemeleri, halkın geniş kesimlerinin değil, küçük bir azınlığın çıkarlarını

savunan siyasal güçlerin, mevcut siyasal düzenin işine gelir.

Ortak sınıfsal kimliğimiz, barış ve ortak vatan için ortak vizyonumuz bizi birleştirdiği için

bu akşam hepimiz buradayız. Yurdumuz bölünmüş bir durumda olmaya ve yabancı askeri

güçlerin varlığı devam ettiği sürece hiçbir kazanımın kalıcı ve istikrarlı olamayacağını

BM kararlarında belirtildiği şekilde siyasi eşitliğin olacağı, tek egemenlikli, tek

uluslararası kimlikli ve tek vatandaşlıklı bir devleti öngören iki bölgeli iki toplumlu

federasyon çözümü için mücadeleye istikrarlı bir biçimde devam ediyoruz.

Yabancı askeri güçlerin olmayacağı, hamilerin ve vasilerin olmayacağı bir Kıbrıs için;

Kıbrıslılara hizmet edecek ve yurdumuzu tüm bölgemiz için bir barış ve güvenlik köprüsü

haline getirecek olan bir çözüm için mücadele ediyoruz.

Bugünkü koşullarında, böylesi bir çözüm ekonomik faaliyetlerin yeniden canlanmasına

katkı sağlayacak ve Kıbrıslırum-Kıbrıslıtürk, tüm halk için kalkınma ve ilerlemenin

önkoşullarını yaratacaktır.

Barışçıl ve üzerinde anlaşmaya varılacak bir çözüme götürebilecek tek yol görüşmelerdir;

bunun için de toplumlar arası görüşmelerin yeniden başlamasını olumlu bir gelişme

olarak görüyoruz ve süreci destekliyoruz.

Bugünkü liderler görüşmelere kaldıkları yerden devam etmelidirler. Zaman kaybından,

bahanelerden ve verimsiz bir sorumluluk yükleme oyununa düşmekten sadece bu şekilde

kaçınılacaktır. Halkın umutlarının yeniden canlanması ve güçlenmesi için, Hristofyas’ın

Talat ile birlikte yarattıkları başlığı değerlendirsinler ve bunun üzerine inşa etsinler.

Bu akşam, heyecanımız ve gururumuz kelimelerle anlatılamaz.

1958’in kara 1 Mayıs’ı, terörist saldırılar, “milli ideolojiye bağlılık” ve PEO’dan ayrılma

beyanında bulunmaları için emekçilere yapılan baskı ve şantajlar aklımıza geliyor.

Kendinden farklı olana düşmanlığın ve şovenizmin, “böl ve yönet” politikasının

kurbanları olan, tek “suçları” yurtlarını sevmek ve emekçilerin taksimden ve bölünmeden

kazanacak hiçbir şeyleri olmadığına, bilakis birlik, kardeşlik ve dayanışma ile pek çok

şeyi kazanacaklarına inanmak olan Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin, Kıbrıs işçi

sınıfının kahramanlarının önünde saygıyla eğiliyoruz.

PEO Kıbrıstürk Bürosu sekreteri Ahmet Sadi ve onun kahraman eşi, Fazıl Önder, Ahmet

Yahya, Mihalis Petru, İlias Tofaris, Savvas Menikos, Derviş Ali Kavazoğlu, Kostas

Mişaulis ve nice şehitlerimiz bu akşam bizimle birlikteler.

Bu akşam onlar da kızıl mendilleriyle burada bizimle birlikteler, bize güç ve cesaret

Kıbrıslırumların ve Kıbrıslıtürklerin dostluk, ortak mücadele ve işbirliği ağacı sökülemez,

çünkü onun kökleri yoldaşlarımızın kanıyla sulanmıştır.

Terörle ve faşist yöntemleri yeniden hortlatarak bu ağacı sökebileceklerini sananlar

boşuna uğraşıyorlar. Halk onların gerçek yüzünü biliyor ve tıpkı geçmişte yaptığı gibi,

şimdi de onları adi suçlular olarak mahkûm ediyor.

Bu akşam sözümüzü tekrarlıyoruz. Tekrar yumruklarımızı kaldırıyoruz.

Şikago’nun öncü işçilerinin bıraktığı emanete sadık kalarak, kızıl bayraklarımızı

yükseklerde dalgalandırmaya devam ediyoruz. Çünkü biz yurdumuzun ve halkımızın

bölünmesiyle uzlaşmıyoruz. Çünkü biz memorandumların ve neoliberal reçetelerin

sefaletiyle uzlaşmıyoruz. Çünkü bizim hayal ettiğimiz Kıbrıs barışın, sosyal adaletin,

refahın ve ilerlemenin Kıbrıs’ıdır. Çünkü biz bu vatanın bütün evlatlarının birleşik, ortak

vatanı için mücadele ediyoruz.

Böyle bir vizyon için, böyle bir gelecek için tüm gücümüzle mücadele etmeye değer!

– Yaşasın emekçilerin kardeşliği ve dayanışması!

– Yaşasın İşçilerin 1 Mayıs’ı!

– Yaşasın Kıbrıs!

Be the first to comment

Leave a Reply