Başkan Muhalefetin Kaprislerini Tatmin Etmeye Çalışmak Yerine, Halkı Bilgilendirmelidir – Cyprus Mail

Anastasiadis’in sözcüsü, Başkan Anastasiadis’in Cenevre’deki görüşmelere gitmeden önce halkı ve siyasi partileri bilgilendireceğini dile getirdi. Zaten çoğu kendisiyle birlikte Cenevre’ye gidecek olan parti liderlerine Anastasiadis’in ne söyleyeceğini kimse umursamıyor, ancak, uluslararası konferans açıklandığından beri, muhalefet partileri tarafından yanlış bilgilerin ve korku hikayelerinin bombardımanına tutulan halk, konferansta neyin müzakere edileceğine dair genel bir fikir almaya ihtiyaç duyuyor.

İşte tam da bu sebeple Anastasiadis, halka net ve dürüst bir biçimde seslenmeli ve, bugüne kadar sinir bozucu bir biçimde yaptığının aksine, halk sanki Papadopoulos, Lillikas, Sizopoulos veya Filelefteros’un köşe yazarlarından ibaretmiş gibi davranmamalı. Bu, bugüne kadar Anastasiadis’in, Kıbrıs müzakerelerinde kamuoyunu yönetmek hususundaki en büyük zayıflığı olageldi – çözüm karşıtı siyasetçilerin ve köşe yazarlarının halkın görüşlerinin temsilcisi olduğu yanılgısına kapılarak, bu kişilerle üretken olmayan ve faydasız bir diyaloğa girip, bu kişilerin gündemi belirlemesine izin verdi.

Anastasiadis düzenli olarak bu kişilere istediklerini verdi, bunların belirlediği kırmızı çizgileri kabul etti ve, bunları kendi tarafına çekme umuduyla bunların steril retoriklerini sürekli tekrar etti. Bunun sonucunda da kendi kendisi için gereksiz zorluklar yaratmış oldu ve karışık mesajlar vererek, bir müzakereci olarak güvenilirliğinin altını oymuş oldu.

Bu durumu en net gösteren örnek ise, Cenevre konferansına kimin katılacağıyla ilgili koparılan gürültüde bulunabilir. 1 Aralık’ta Akıncı ile yemekte, üç garantör gücün ve iki toplumun bu konferansta temsil edileceği hususunda anlaşılmıştı. Ayrıca BM açıklamasında, AB kastedilerek “ilgili diğer taraflara” da vurgu yapılmıştı.

Muhalefet partileri, Cenevre’de Kıbrıs Cumhuriyeti’nin mevcudiyetiyle ilgili konuşup durmaya başlayınca, Anastasiadis derhâl bu görüşü benimsedi ve sözcüsü aracılığıyla, eğer Kıbrıs Cumhuriyeti olmazsa, konferans olmayacağını açıkladı. [çevirenin notu: burda, Anastasiadis’in Cenevre’de “Kıbrıslı Elen toplumu lideri” olarak mı yoksa “Kıbrıs Cumhuriyeti Başkanı” olarak mı bulunacağına ilişkin tartışmalardan söz ediliyor]. Son günlerde sözcüsünün, düzeltme amaçlı olarak Anastasiadis’in Başkan olarak Cumhuriyet’i temsil edeceğine dair yaptığı konuşmalar, tamamen gereksizdi. Neden Anastasiadis’in kendisi, bunu partiler yaygara koparmaya başlar başlamaz söylemedi? Ayrıca, toplumlararası görüşmelerde Kıbrıs Cumhuriyeti’nin hiçbir zaman temsil edilmediğini -uzlaşmaz Tassos Papadopoulos başkanken bile- de vurgulayabilirdi ve böylece bu saçma tartışmanın sonu gelmiş olurdu.

Aynı tavrı, “konferansta olmalıdırlar” diyerek BM Güvenlik Konseyi’nin beş daimi üyesinin katılımını talep ederken de gösterdi -bunun Türkiye tarafından asla kabul edilmeyeceğini bilmesine rağmen-. Bu beş üyenin konferansa gelmeyeceklerini biliyordu, öyleyse neden muhalefet partilerinin aptalca oyunlarının içine çekilmeyi kabul etti ? Yine, mesele bile olmayan bir mesele üzerinde sürekli farklı beyanatlarda bulunmak yerine daha başlangıçtan itibaren, bunun olmayacağını net bir şekilde ortaya koyabilir ve konuyu kapatabilirdi.

Aynı durum, Türkiye’nin garantilerinin ortadan kaldırılması meselesinde de geçerli. Anastasiadis, muhalefet partilerine karşı çıkmak yerine onlarla anlaşarak, potansiyel bir anlaşma-bozucuya dönüşmeyi kabul etmiş oldu. 42 yıllık müzakere tarihi boyunca bizim tarafımızın garantiler konusunu hiçbir zaman masaya koymadığını vurgulayabilirdi. Tassos Papadopoluos, Annan Planı’nı yok etme işini televizyonda icra ederken, garantiler konusunu söz etmeye değer bile görmemişti [çevirenin notu : yazar burda Papadopoulos’un Annan Planı referandumundan hemen önce, televizyonda Kıbrıslı Elen toplumun yaptığı “hayır” içerikli konuşmadan söz ediyor]. Neden Anastasiadis çıkıp basitçe, -başarabileceği gerçekçi bir hedef olan- garantiler sistemini değiştirmeyi deneyeceğini söylemek yerine, diğer tarafın asla kabul etmeyeceğini bildiği, garantileri kaldıracağız kartını sürekli tekrarladı?

İlginç bir biçimde, dur durak bilmez bir propagandaya rağmen, Kıbrıslı Elen toplumunun neredeyse yarısı için, garantiler o kadar da büyük bir mesele değil. Simerini gazetesi tarafından Çarşamba günü yayınlanan bir ankete göre, katılımcıların sadece %57’si garantilerin ortadan kaldırılmasının kırmızı çizgileri olduğunu söylüyorlar. Eğer, Anastasiadis de dahil olmak üzere siyasetçiler bunu çok büyük bir mesele haline getirmeselerdi, bu oran çok daha düşük olurdu. Aynı şekilde ilginç olarak, katılımcıların %45’i, Omorfo’nun geri alınmasını kırmızı çizgileri olarak görmüyorlar. Hiçbir şey değilse bile bu anket, toplumun, Anastasiadis’in gündemi belirlemesine izin verdiği muhalefet partilerinden ve gazetelerden çok daha esnek olduğunu gösterdi.

Anastasiadis bunu, bu geç aşamada, aylar boyunca ret cephesinin kontrolü elde tutmasına izin verdikten sonra bile anlamalıdır. Kamuoyuna yönelik mesajları net olmalı, Cenevre’ye ayak diremek için değil mümkün olan en iyi uzlaşmayı başarmak için gideceğini açıklamalıdır. Şunu açıkça belirtmelidir ki, kırmızı çizgiler, çözüm istemeyenler tarafından çizilmektedir. Eğer Anastasiadis onlardan biri değilse, olabilecek en iyi anlaşmaya varmak amacıyla Cenevre’de esnek olabilmeli. Zaten böyle bir anlaşmanın kabul edilebilir olup olmadığına ondan sonra halk karar verecektir. Mutlu yıllar.

Ceviren: Celal Özkızan

Metnin orjinali: http://cyprus-mail.com/2017/01/01/view-president-enlightening-people-not-pandering-opposition/