BAZI “SOSYALİSTLERE” TAHAMÜLÜMÜZ YOKTUR – BESİM BAYSAL

Son döneme damgasını vuran belki de en çok ses getiren eylem; 2011 sonrası göreve giren öğretmenlerin sendikaları ile birlikte organize ettiği meclis önünden içine sirayet eden ve meclis genel kurulunun ertelenmesine de neden olan eylemdir. İlgili eylemde hem KTOEÖS hem de KTÖS üyeleri birlikte yer almış, sendikaların önünden başlayan eylem, yürüyüş, sloganlar ve davullarla birlikte yapılmıştı. Kimlik kartı göstererek meclise giren 30 kadar öğretmenin serbestçe genel kurul salonunda bulunan milletvekillerine içinde yasa tasarısı olan zarfları vermeleri nedense birtakım tepkilere neden olmuştur. Kamu güvenliği gündeme getirilmekte ve öğretmenlerin yaptığı eylemin kamu güvenliğini tehdit etmesinden bahsedilerek toplumsal birtakım güvenlik önlemleri tartışmaya açılmaktadır. Ülkemizin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik koşulların tahlilini yapmaktan uzak birtakım yaklaşımlarla eleştirilerin ardı arkası gelmiyor.

Özellikle ülkemizdeki güvenlik ve savunma işlerinin başka bir ülkenin kontrolünde olmasından rahatsızlık duymayan ve bununla ilgili seçilmişlerin yerine başka ülkenin atanmışlarının yetkili olmasının önüne geçmek için neler yapılmasının nasıl bir mücadele çizgisi belirlenmesi gerektiğinin planlamasını yapmayan “sosyalistlerin” iç güvenlikten de kamu güvenliğinden de söz etmeye hakları yoktur.

Anayasa’da bulunan Geçici 10. Madde’nin kaldırılması ve bu topraklarda 1955’den 1974’e kadar kendi güvenliğini kendi sağlamış bir halkın yeniden kendi güvenlik sistemini kurması ve başka bir ülkenin komutanlarının idaresi altında olmaması için elini taşın altına koymaktan korkan “sosyalistlerin” kamu güvenliğinden söz etmeye hakları yoktur.

Göç Yasası’na Göç Yasası demeye imtina eden ancak Göç Yasası’nın mağduriyetinin, kamuda çalışma yaşamında açtığı yaraların farkında olduğunu her platforumda itiraf ederek hükümetçilik oynayan  “sosyalistlerin” eylem hakkı ile ilgili sorumluluklardan bahsetmeye hakları yoktur.

Yapılan demokratik eylemlerin ve taleplerin haklılığı ortadayken, bu eylemlere bir kere olsun katılmayan, yazılı ve fiili bir destek olsun ortaya koyamayan “sosyalistlerin” eylemlerin içeriği ve niteliği ile ilgili ülkenin içinde bulunduğu konjektüre uyup uymadığı ile ilgili fikir ortaya koymaya hakları yoktur.

Göç Yasası’nı ve TC ile yapılan işbirlikçi tüm planları deşifre etmeden asimilasyon ve entegrasyon politikalarının bizzat içinde yer alan, protokollere imza atan, yıllarca mecliste ve Bakanlar Kurulu’nda en üst görevlerde bulunan “sosyalistlerin” güvenlikten ve sorumluluktan bahsetmeye hakları yoktur.

Kendini Avam Kamarası’nda veya ABD Senatosu’nda zannederek gerçekte ganimet yapılan Diannellos Sigara Fabrikası’ndaki salonda oturup yolun karşısından gelen emirleri beklediğini unutan “sosyalistlerin”, mücadele eden öğretmenlere ders vermeye hakları yoktur.

Tayyip geldi diye namaza giden, gelenek ve kültür ayaklar altına alınırken, ülkenin gençliği işsizlikten kırılırken, emekçiler asgari ücret ve Göç Yasası altında ezilirken, Kur’an kurslarını tenis kurslarına benzeten, Külliye açılışlarında boy gösteren “sosyalistlerin” akıl vermek için kaleme sarılmaya hakları yoktur.

Ayrıca liberal ekonomi politikaları ve Türk milliyetçisi ortaklarla “sosyalist” hükümetler kuran hala kendinde önderlik hakkı görerek topyekün bir emek mücadelesini bölmeye çalışan, sendikal mücadeleyi seçim var diye hizaya çekmeye çalışan “sosyalistlerin” hiç çekinmeden yazılar yazmasına da tahamülümüz yoktur.

Be the first to comment

Leave a Reply