BİZE DAHA ÇOK 1 MAYIS LAZIM – ALİ ŞAHİN

1 Mayıs`tan döndüğümüz gece bir arkadaş bir hikaye anlattı.

Bir tanıdığının çocuğu bir zaman güney Lefkoşa`daki İngiliz Okulu`nda okuyormuş.

Okulun bir faaliyetinden ötürü çocuğu diğer öğrencilerle birlikte Trodos`a gidecekmiş ve geç saatte döneceklerinden ötürü kuzeye geçemeyecek ve güneyde kalması gerekiyormuş.

Kıbrıslı Türk çocuğun ailesi izin verince okuldan arkadaşı olan bir Kıbrıslı Elen çocuğun ailesinin evinde kalmış o gece.

O geceden iki üç ay kadar sonra yaza doğru, Kıbrıslı Elen aile Kıbrıslı Türk aileyi evine yemeğe davet etmiş.

Bilindik Kıbrıs misafirliği, Kıbrıslı Elen baba kebapları pişirmek için mangalın başında uğraşıyordu.

Kıbrıslı Türk baba ise biraz sohbet ediyor biraz da evde etrafa bakıyormuş ve evin salonundaki büfede bulunan bir fotoğraf dikkatini çekmiş.

Fotoğraftakiler eski kareli türden önlükleri ve yanlarında duran öğretmenleriyle birlikte sınıf fotoğrafı çektiren ilkokul öğrencileriydi.

Kıbrıslı Türk adam çok merak etmiş ve sormuş:

“Fotoğraftakilerden biri sen misin yoksa eşin mi?”

Kıbrıslı Elen; “hiçbirimiz” diye cevaplamış.

Kıbrıslı Türk`un aldığı cevap karşısında daha da merakla bakan gözleri karşısında sözlerine devam etmiş:

“Orada eskiden Grivas`ın resmi vardı.”

Kıbrıslı Türk`ün yüzü Grivas`ın resminin büfede olduğunu duyunca düşmüş.

Kıbrıslı Elen baba, sözlerini sürdürür:

“Senin çocuğunun bizim evde kalması hayatımı çok değiştirdi. Bunca sene bize dayatılarak öğretilen Kıbrıslı Türklerin “kötü ya da düşman” olduğu idi. İşte bu yüzden bir Kıbrıslı Türk ailenin, çocuğunun bizim evde kalmasına nasıl müsaade ettiğini aklım almıyordu. Bu sebeple anlatılanın ötesini araştırmaya başladım ve bizim de yaptığımız birçok yanlışlara dair şeyler öğrendim. Muratağa, Atlılar ve Sandallar köylerinde yaşanlar da buna dahil. Bize yıllardır anlatılan birçok şeyin yalan olduğunu anladım. İşte fotoğraftaki çocuklar da orada katledilen çocukların fotoğrafı.”

 

***

 

Bu olay, kısa bir etkileşimin bile nasıl sonuçlar doğurabileceğine dair ölçeği küçük bir örnek.

Bu olay, Kıbrıs`ta bir barışın yaratılabilmesi için halklar arası temasın ne kadar gerekli olduğunu ispat eder nitelikte.

Çünkü bugüne kadar iki halka dayatılan şey, birbirlerini düşmanca görmeleriydi ve büyük oranda hala öyle.

Resmi tarih tamamıyla bu düşmanlık politikaları yani suçlunun hep karşı taraf olduğu algısı üzerine kuruludur ve sahte tarihin yıkılması “gayrı resmi” pratiklere bağlı.

Bu pratiği ise yalnız ama yalnız Kıbrıs halkları ortaya koyabilir.

İki halkın birbirinin sözünü ve düşüncelerini duyup anlayabileceği koşullar yaratılmak zorunda.

Faşizmin iki halka karşı işlediği suçları ancak bu sayede anlayabilir ve yeniden yaşanmamaları için karşısına bir set çekebiliriz.

Bir arada yaşayan halklar kendi arasında barışa da bilir, savaşa da bilir fakat bir araya gelmedikleri takdirde barış imkanları yoktur.

Geçmişi yokmuş gibi sayan ve soyut bir barış söylemi değil, aksine geçmişin acı deneyimlerinin sonuçlarından ders çıkararak geleceği, yeniden kurulacak ortak bir ülkeyi inşa etmeli.

Böyle bir tavır, adanın geleceğini müzakerecilere bırakmak yerine sokağa döktüğümüz mücadelemizle kızgın nefesimizi enselerinde hissettirme tavrıdır.

İşte bu sebeple bize daha çok 1 Mayıs lazım!

56 yil sonra yeniden ortaklaşa gerçekleştirilen ilk 1 Mayıs mitingi, ortak mücadelenin çok sınırlı olduğu şu koşullarda bile yükseltilebilecek barış mücadelesinin potansiyelini göstermeye yetti.

Bu yüzden tekrar ediyor ve ısrarla vurguluyoruz.

Bize daha çok 1 Mayıs lazım!

 Ali Şahin
Baraka Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply