Bizi Siz Delirttiniz – Zekiye Şentürkler

Gündemimizin seçimlere kayması gereken bu günlerde basiretsiz hükümet tarafından koronavirüs her şeyin tam merkezine yeniden oturtulduğundan şüphesiz bu yazının konusu da koronavirüs olacak. 

***

İlk başlarda halkımız ve bilim insanlarımız tarafından yazılan başarı öyküsünü önce üzerine alıp sonra da darmadağın eden hükümet, plansız programsız kararlarıyla bir yandan sağlığımızı her gün daha da riske atıyor, diğer yandan da sinir dengemizi alt üst etmeye devam ediyor.

Örnekleyecek olursak, sevgili çalışma bakanının televizyon programlarında “hayat pahalılığı ödeneği gibi” diyerek böbürlene böbürlene anlattığı çalışan prim yatırımlarında işverene indirim işçiye katkı fos çıktı. Bir takım sermaye baskısı yine sevgili hükümetçiğimin ve bazı seçim gailesi olan devlet erkanının her zamanki gibi aniden çark etmesini ve yine elini işçinin cebine doğru yöneltmesine sebep oldu. Biz çıldırdık.

Sonra, vaka artışlarının derin ve ciddi analizlerini yaparak ve artık ipin ucu kaçtığından dolayı, doktorların, sağlıkçıların ve aklı çalışan herkesin çağrı ve isyanlarından sonra deniz yolları ile gelen yolcu sayısını yine deniz yolundan gelen yolcular arsında pozitif vaka sayısının daha çok olması gerekçesiyle kısıtlama yönünde bir karar açıkladılar. Nitekim sağlık bakanlığı resmi sosyal medya sayfalarından paylaşmış olduğu vaka tablosu ile karşılaştırıldığı zaman aslında hava yolu ile gelen yolcu sayısındaki pozitif vakanın daha fazla olduğunu hesaplayabildik. Bizim sağlığımızı yere atıp üstüne bastılar.

Daha da sonra, sosyal mesafe-maske-hijyen üçlüsünü sanki rap yapar gibi diline dolayan sağlık bakanı, başbakan, çalışma bakanı şahsiyetlerini 40-50 kişilik yemeklerle dip dibe maskesiz ve tabiri caizse pis pis manşetlerde gördük. Biz yine çıldırdık.

Pek çoğumuzun delirme noktası da okulların ne zaman ve hangi koşullarda, ne gibi tedbir alınarak açılacağının yılan hikayesine dönmesidir. Konunun sürekli ertelenmesi zaten güvenimiz kalmayan hükümetin “tam da yapacağı şey” desek de çok öfkeleniyoruz. Çünkü, bu konuda da gereken tedbirler alınmadan bir başlangıç yapılırsa, çocukların ve risk grubundaki aile fertlerinin sağlıklarının tehlikeye atılacağı aşikardır. Tüm bunların yanı sıra devam eden özel dersler, dersaneler ve benzerleri eğitimdeki mevcut fırsat eşitsizliğinin daha da derinleşmesini sağlayarak, ciddi bir eşitsizlik yaratıyor!

Bu yazının son ama hükümet pratiklerinin maalesef asla son olmayacak olacak bir diğer örneği, evet bildiniz; PANDEMİ HASTANESİ. Artık sayamadığımız günden beri tek bir çivisi çakılmayan ve çakılmayacağı aşikar olan bu hastane projesi için türlü türlü yerler alındı, verildi, bakıldı, çıkıldı ve en son devlet hastanesi ayaktan tanı merkezi pandemi merkezine dönüştürüldü. Hiç şaşırmayacağımız üzere bu da plansız programsız olduğundan ötürü ateşi olan olmayan, test yapan yapmayan, pozitif olan olmayan yan yana kol kola merkezin giriş kapısında kuyruklarda bekletildi. Bizim sağlığımızı yine yere atıp üstüne bir kez daha bastılar.

***

Uzun lafın kısası, iş gene bize düştü arkadaşlar. Yazıda bahsettiğimiz yaşanan ve yaşanacak olan milyon örneğin sadece bir kaçıdır. Bu yüzden biz yine mart ayında göstermiş olduğumuz hassasiyetimizi kendimiz için sevdiklerimiz için gösterelim. Yasak olsun olmasın maskemizi takalım, mesafemizi koruyalım ve temizliğimize özen gösterelim. Bir yandan da bunları yaparken oturduğumuz yerden sinirlenip da bizi delirtmelerini mi bekleyelim? Beklemeyelim. Öfkemizi örgütleyelim, mücadelemizi büyütelim!

Zekiye Şentürkler

Baraka Aktivisti