Bu Çay Harareti Almaz – Ahmed Hikmet

                                                

Bir haftadan fazladır yanı başımızda yaşanan orman yangınlarının acısını, üzüntüsünü ve öfkesini Türkiye halkları gibi bizler de yaşıyoruz. Yeşilin hakim olduğu cennet gibi alanlar cehennem ateşiyle yanıp kararıyor, kül oluyor. Ülkenin bütün kaynaklarını yandaşlarıyla tüketmeye ant içmiş AKP yönetimi ise cehennem ateşinden zevk alan şeytan gibi izlemekle yetiniyor.

Yangınların başladığı ilk günden itibaren nasıl ortaya çıktığıyla ilgili farklı fikirler ortaya atıldı. PKK’nın yaptığı iddiasından tutun AKP yönetiminin birilerine yaptırdığı iddiasına kadar somut bir şekilde kanıtlanamayan düşünceler. Yangınları birilerinin bilinçli yapıp yapmadığı iddialarından bağımsız olarak ortaya çıkan yangınların bir haftadan fazla bir süredir nasıl söndürülemediği, hatta söndürülmeyi bırakın AKP yönetimi tarafından hiçbir müdahalede bulunmadığı, halkın kendi gücüyle ve imkanıyla yangınla mücadele ettiği gerçeği, üzerinde durmamız gereken en önemli noktadır. Düşünün ki bir trafik kazası geçiriyorsunuz (kazanın sorumlusu siz olabilirsiniz ya da bir başkası), ağır yaralısınız ve hastanede yeterli sayıda ambulans olmadığı için zamanında ambulans gelmiyor ve hastaneye yetiştirilemediğiniz için ölüyorsunuz. Burada sorumlu siz mi olursunuz yoksa yeterli sayıda ambulans tedarik etmek sorumluluğunda olan ama etmeyen hükümet mi olur. Tabi ki hükümet. İşte Türkiye’deki yangınlarda orman yangınlarına karşı yeterli önlemi almayan hükümet bu yangınların en büyük sorumlusudur. Orman alanlarında yangın uyarı sistemleri kurmayan, orman içi yakacakların (çalı, kuru ot vs) temizliğini yapmayan, yapılaşmayı kutsal görev bilip ormanlık alanları talan eden, yangın söndürme uçaklarını atıl halde hangarlarda tutan ve dış ülkelerden yardım istemeyi küçük düşürücü bir hareket olarak gören AKP hükümeti bu yangınların başlıca sorumlusudur.

Kapitalizmle birlikte bir yandan bilim ve teknoloji hızla ilerlemişken bir yandan da kar hırsı yüzünden doğa katledilmiştir. Fabrika atıklarıyla kirletilen nehirlerden, petrolle mahvedilen denizlere, kesilen amazon ormanlarına kadar dünyanın ekolojik dengesi bozulmuş ve iklim krizine sebep olunmuştur. Dünya’nın birçok ülkesinde yaşanan uzun süreli kuraklık dönemleriyle orman yangınlarının çıkması normalleşirken ülkelerin bu tehlike karşısında hazırlıklı olması gerekmektedir. Türkiye’de çıkan yangınlar AKP hükümetinin hiçbir şekilde orman yangınlarına hazır olmadığını göstermektedir. Adamızda ise geçen hafta Karşıyaka’da çıkan yangına bölge halkı ve itfaiye ekipleri tarafından hızlıca müdahale edilip söndürülmesine karşın geçtiğimiz yıllarda orman yangınlarına karşı tedbir alınmamasından ötürü yaşadığımız felaketler unutulmadı. Makam araçlarına milyonları harcayan, sermayedarlara teşvikler yağdıran gelmiş geçmiş bütün hükümetler ne yangın helikopteri satın almıştır ne de ormanlık alanlarda yangınlara karşı tedbirler oluşturmuştur. Her konuda AKP ve Tayyip Erdoğan’ın yalakalığını yapan UBD- YDP- DP hükümetinin de yangın helikopteri almak yerine ülkemizde çıkacak bir yangında idolleri Erdoğan gibi halkın üzerine çay atmakla yetinmeleri hiç şaşırtıcı olmayacaktır.

Türkiye’de yanan ormanların yerine yeni fidanların dikileceği vaatleri şimdiden verilmeye başlandı. Yeni fidanlar dikmekle yıllardır orada oluşmuş ekosistemi geri getiremezsiniz, yangınlarda ölen hayvanları hayata döndüremezsiniz, insanların yıllarca emek verip sahip oldukları evlerinin, topraklarının yok oluşlarının acısını insanlara çay atarak dindiremezsiniz. Git gide güç kaybeden ve bataklığa gömülen Tayyip Erdoğan ve kurmayları, ülkede yaşanan her felakette ya suçu başkalarına atarak hesap vermekten kaçmaya çalışıyorlar ya da olan biteni görmezden geliyorlar. Son olarak çıkan yangınlara müdahale edilmemesinden belediyeleri suçlu bulan Erdoğan, ülkede yarattığı faşist ortamla emekçilerin sırtından geçinmeye devam ediyor. Ama bu yangınlarla hükümete karşı büyük tepkiler gösteren ve dayanışarak bu felaketten kurtulmaya çalışan halkın öfkesi, harareti Erdoğan’ın attığı çaylarla dinmeyecek, bugünlerin hesabı elbette emekçiler, ezilenler tarafından sorulacak ve keyif çayları o zaman yudumlanacaktır.

                                                                                                           Ahmed Hikmet

                                                                                       Baraka Aktivisti