FAŞİZME GEÇ DİYENLER – HASAN YIKICI

Ne kadar kolay, ne kadar basit, ne kadar dile geldiği gibiydi değil mi?

Barışı kurmak istediğimiz halkın içindeki faşistler Talat’a saldırdığında, bu olaya karşı durduğunuz yerden ses yükseltmek ne kadar da ağırlığı olmayan ama şov yapmak içinde bir o kadar ‘anlamı’ olan bir mesele idi.  Ne de oturduğunuz yerden gazel okumak, gazel okumaktan öteye geçmeyecekti, hem de oturduğunuz yerde…

ELAM’ı siz kapatmayacağınız için “ELAM kapatılsın” demek ne kadar kolaydı…

Ne kadar kolaydı tarafınızca kelimelerin içini boşaltmak, cümlelerin içinden ağırlığını çekip almak…

Ve ne kadar aciz bir durumdur, daha 10 gün önce güneydeki faşistlere karşı aslan kesip en büyük anti-faşistliği taslarken bugün kendi faşistleriniz karşısında bitsi kediye dönüşmek.

ELAM’a anti-faşistlik taslayıp kapatılsın demek ve ardından kendi faşistine karşı susmak…

CTP’li olmak böyle bir şeymiş…

ELAM kapansın ama Ülkü Ocakları olduğu yerde dursun…

Bu da böyle bir şovenliktir işte…

Sustuğunuz yerde kurt ulumaları yükseliyor.

Sustuğunuza geç diyorsunuz.

*

Ülkü Ocaklarını ‘STK’ olarak değerlendiren, ‘sosyal sorumluluk sahibi kurum’ olarak gören bir zihniyet var… Bu zihniyetin taşıyıcıları bir yandan çiçekli ağırlamalar diğer yandan da ‘ama ifade özgürlüğüne uymaz, ülkü ocakları kapanmasın’ diyen kafası karışıklar…

Ülkü Ocakları’nı bir ‘sosyal sorunluluk sahibi bir STK’ olarak gören zihniyet bugün “kapatılsınlar” söylemine dahi tahammül edemeyerek, ifade özgürlüğüne sığmaz diyerek ‘bu işin ortası yok mu’ diye yakınmakta…

Evet ifade özgürlüğü tüm özgürlüklerin temelinde yatan özgürlüktür. Fakat ifade etmenin kendisi aynı zamanda bir özgürleşme eylemidir de. Siz eğer ırkçı, faşist örgütleri ifade özgürlüğü kapsamında görüyorsanız, demokratik kitle örgütleri ile eş değer bir noktada tutuyorsanız kusura bakmayın ama sıkıntı sizin postmodernizmden yaralı algınızdadır. Tüm özgürlüklerin, özgürleşme süreçlerinin ve ifade özgürlüklerinin karşısında konumlanmış ırkçı, faşist ve geçmişinden bugününe kan akıtmak, devletin pis işlerini yerine getirme misyonu ile var kılınmış Ülkü Ocakları karşısında ‘ama ifade özgürlüğüne aykırı’ demek en hafif ifadeyle aymazlığın dik alasıdır. Devrimci, solcu veya sınıfsal yorumlar canınızı sıkıyor biliyoruz ama burjuva anlamda ifade özgürlüğü yorumu bile sizlerin argümanını kaldırmaz niteliktedir. Bugün neo-liberal burjuva medeniyeti Avrupa’da bile neo-nazi örgütlerin kapatılması tartışılmakta, hatta kapatılsın diye karar üretilmekte… Siz geçtim ‘neo’yu henüz ‘pre’ bile olamamışsınız ama…

Kafası karşıklar, post-modernistler ‘ama ifade özgülüğü’ diyerek özgürlük düşmanlarına geç demekteler…

 

*

 

Öte yandan faşizme karşı mücadeleyi sadece ‘kapatılsınlar’ üzerinden algılamak da bir o kadar yanlış, yanıltıcıdır ve dar bir bakış açısıdır.

Faşizme karşı mücadele her alanda toplumsal meşruluk zemininde, ifşa ederek, birlik olarak ve aşağıdan blok halinde hareket ederek verilebilir.

 

*

Bir taraftan kafası karışıklar bir taraftan suskunlar… Bu ülkenin sokakları faşistlere kalırsa o zaman ne susmak için ne de karışık kafanızda düşünceler kovalamak için vaktiniz olacak. Bugün yaşananlar karşısında sessizliğe gömülenler, ‘sin de geçsin’e yatanlar, yarın yaşanacaklar karşısında yataklarının altına saklanmaktan başka bir şey yapamayacaklar. Aynen dün faşistlerin elinden çiçek alanların bugün hala konuşamıyor oluşu gibi… Demek ki bu işler ne çiçek almaya ne de Londra sokaklarında gezmeye benzer…

 

*

Kıbrıslı Türklerin özgürleşmesi, adada yaratılacak barış bir gün ahkam kesmek diğer gün de ‘sin de geçsin’ demekle olmuyor. Çünkü sinince geçmiyor… Kendi içinizden çıkan insani seslere bile tahammül gösteremiyorsunuz.

 

Yüreğimizin içinde bir sızı sıkışıyor… Bir öfke büyüyor, bir yandan faşizme karşı yumruğu sıkıyoruz, bir yandan da sizlerin ihaneti karşısında ruhumuz sıkılıyor, yüreğimiz sızlıyor…

 

Hasan YIKICI

Baraka Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply