“Hayvan Dostu Bir Şehir İçin, Hayvanseverlerin de Üzerine Düşen Sorumluluklar Var”

Geçtiğimiz dönem Baraka adına Lefkoşa Türk Belediyesi Belediye Meclis Üyeliği yapan, bu seçimde ise Bağımsızlık Yolu’nun TDP listesindeki 4 adayından biri olan Ayşe İpçiler’i yakından tanıyalım…

Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

1958 yılında Lefkoşa’da doğdum. 1980’de Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nden mezun oldum. Örgütlülük ve mücadele ile bu yıllarda tanıştım. Kıbrıs’a döndüğümde bir süre işsiz kaldım. Bir dönem geçici öğretmenlik yaptıktan sonra, Cumhuriyet Meclisi’nde işe başladım. Uzun yıllar çalıştığım Meclis’te, 12 yıl boyunca Yasalar, Kararlar ve Tutanaklar Müdürü görevini yürüttüm. Görevden alınmam üzerine emekli oldum. 2014 yılında Baraka adayı olarak belediye meclis üyeliğine ilk kez aday olmaya karar verdim. İki yıldır da LTB Belediye Meclisi’nde görev yapıyorum. Toplu İş Sözleşmesi Komisyonu üyesiyim ve Hukuk ve Tüzük Komisyonu Koordinatörlüğü yapıyorum. Evliyim, iki çocuğum, bir köpeğim var. Yani aslında üç çocuğumuz var.

Belediye Meclisinde Toplu İş Sözleşmesi Komisyonu üyesi olduğunuzu ve Hukuk ve Tüzük Komisyonu Koordinatörlüğü yaptığınızı söylediniz. Bize biraz buradaki pratiğinizden bahsedebilir misiniz?

Hukuk ve Tüzük Komisyonu Koordinatörü olarak yeni bir reklam tüzüğü hazırladık. Burada ciddi bir mesai harcadık, güzel bir iş çıkardık. Tabi bazı tartışmalar da yaşadık. Örneğin tüm pankartların izne tabi olması yönünde demokratik anlamda sıkıntı doğurabilecek bir görüş vardı. 2013 yılında KTHY binası önündeki eylem gibi, böyle bir izin gerekli olmamasına rağmen, polis bazen “pankartın izinsiz olduğu” iddiasıı öne sürebiliyor. Bunu bir de tüzüğe bu şekilde yazmak olumsuz sonuçlar doğurabilirdi. Ancak bizler aksinde ısrarlı olduk ve hazırladığımız bu tüzükle, yalnızca ticari pankartların izne tabi olduğunu açıkça belirttik. (Sonuç olarak, yeni tüzükte de, siyasi pankartlar hiçbir şekilde izne tabi değildir, bunu da bu vesileyle ilgilenenlere duyurmuş olalım).

Toplu İş Sözleşmesi Komisyonu da bizler için önemli bir komisyondu. Ciddi tartışmaların olduğu, toplantıların saatler ve günlerce uzadığı bu komisyonda bulunmak, hem belediyenin mali durumunu yakından etkileyeceğinden, hem de emekçiler için hayati bir konu olduğundan önemliydi. Sonuç olarak belediye yönetimi, tüm maddi sıkıntılara rağmen, emekçilerle doğru bir diyalog kurarak, Toplu İş Sözleşmesi süreçlerini de sıkıntısız şekilde atlatmayı başardı.

Bir hayvansever olarak, sokak hayvanları ve hayvan refahı özelinde baktığımızda, LTB’nin bu alandaki uygulamalarını nasıl buluyorsunuz?

LTB yönetimi sokak hayvanları açısından, başta kısırlaştırma çalışmalarını başlatmış olması olmak üzere ciddi adımlar atmıştır. Barınak da tamamlanmak üzeridir. Ancak barınaktan ziyade kısırlaştırma, sokak hayvanlarının popülasyonunu kontrol altına almamızı, bu sayede sokakta yaşayan dostlarımıza kaliteli bir yaşam sunmamızı sağlayacak çok önemli bir uygulamadır. Popülasyonu “kontrol altına almak” dediğimizde yanlış anlaşılmasın. Hayvanların şehrin yaşantısına adapte olması değil, şehrin hayvanların refah içinde yaşayacağı ortama adapte edilmesi, bu hale dönüştürülmesi gerekir. Yani popülasyonu kontrol altına almak önemli bir adımdır, ancak tek başına yeterli değildir, hayvan refahı için çok daha nitelikli projeler hayata geçirilmelidir.

Tabii tüm insanlarımızın hayvan hakları konusunu aynı şekilde değerlendirmemesi, dolayısıyla bu alanda yapılan çalışmaları desteklememesi bunun önündeki engellerden biridir. Bunun farklı sebepleri olabilir ancak, tek başına bu insanları “neden hayvan sevmiyorsunuz” diye yargılamadan önce, bazı sözde hayvanseverlerin de ciddi bir özeleştiri yapması gerekir.

Bugün köpeğini yürüyüşe çıkardığında, parka götürdüğünde elinde poşeti olan çok fazla insan görmüyoruz. Kamusal alanlara hiçbir yasal zemini olmadan konan “köpek giremez” yazılarına hepimiz tepki koyuyoruz ama, aynı tepkiyi parkları ve kaldırımları kirleten, bu sebeple hem diğer hayvanseverleri zor durumda bırakan, hem de hayvanlara yönelik önyargıları büyüten “hayvanseverlere” de göstermeliyiz. Kendine hayvansever diyen insanların, “satın alma, sahiplen” bilincini geliştirmesi de, sokak hayvanlarının bugün yaşadığı sıkıntıları aşmasının ilk adımlarındandır.

Neden Aday Oldunuz?

Belediye Meclis Üyesi olarak görev yaptığım 2 yılda, belediyenin kurumsal yapısı ve işleyişinde geçmiş dönemlerden kalan ciddi sıkıntılar olduğunu, halkın seçtiği belediye meclis üyelerinin dahi bazı durumlarda belediyenin hantal yapısını harekete geçiremediğini yaşayarak tecrübe ettim. Kısaca idealimiz olan halkçı belediyeciliği gerçekleştirmek için gidilmesi gereken çok uzun bir yolumuz olduğunu gördüm ve bu yolu yürümek için aday oldum. Belli bir yaştan sonra hem sistem, hem toplum sizin bir kenarda yaşlanmanız gerektiğini empoze ediyor. Oysa bence insan her zaman üretmeye ve çalışmaya devam etmelidir.