Karadeniz Göçmeni Kıbrıslı Türk Tevfik Aytekin Yazdı: “Birileri Kendine Gelecekse Türkiye’yi Rezil Edenler Kendine Gelsin”

Karadeniz göçmeni Kıbrıslı Türk Tevfik Aytekin, son günlerde TC egemenlerince Cumhurbaşkanı Akıncı’ya yapılan saldırıya ilişkin yazdı.

Buyurun okuyalım:

Ben vatandaşım. KKTC vatandaşı. İtibarını savunduğunuz devletin vatandaşlığını bana verirken, sadece bir banko üzerinden bana uzattığınız kimliği taşıyorum. Molehiya nedir diye sormadınız, Denktaş’ın doğum tarihini sormadınız, St.Nicholas katedralinin yapım tarihini sormadınız, 28 Mehmet Çelebi’nin mezarı nerede diye sormadınız. Arabahmet Mahallesi nerede diye sormadınız. Kıbrıslı olmak nedir, adalılığı ne tanımlar diye sormadınız. 
*
Kıbrıs’ta yaşamanın bedelini biz ödüyoruz. Biz ödüyoruz en iyisini biz bileceğiz elbet. Zaten bizi yaşamın her anında, yolda, hastanede, okulda sahipsiz bıraktılar. Her şartta bize sahip çıkan sadece Sayın Cumhurbaşkanımız Akıncı vardı.
*
Daha iki gün önce, şehit Ecvet Yusuf’un mezarından bir kolon ve su borusu çıktı. Görebiliyor musunuz Türkiye gazetelerinde bir haber, bir tweet, bir özür? Nerede Türkiye’nin vatansever devlet adamları? Bir özür, bir özür… 74 harekatını dayım yapmadı. Bizde şehitlerimiz diyenlerden tek bir açıklama, özür görebiliyor musunuz? Sayın Cumhurbaşkanımız hiç sorumlu olmadığı halde, devletin başı olduğu için, ayırmadan senin de Cumhurbaşkanın olduğu için özür diledi. 
*
Şehit Ecvet Yusuf’un kızı Nilgün Ecvet Orhon bakın ne diyor sürekli şehit diyenlere; ‘Kızlar babalarının prensesidir… Babamın kanını size helal etmiyorum.’ Düşünsenize. 45 sene babanızın dirisi de ölüsü de yok. Gözleri dolmayanın insanlığından şüphe ederim. Sayın Cumhurbaşkanımız bu acılar yaşanmasın diyen insandır. Barış diyen insandır.
*
Türkiye’de Ekim 2007’deki dağlıca saldırısı sonrası, şehit haberleri bitmiştir. Artık ufacık bir haber insan canı Türkiye’de. Ölen işçi de, öldürülen kadın da ufak bir haber. Konuşan hain. Askerler ölmesin, Kürtler ölmesin, Barış olsun diyen de hain. Şimdi bıraktınız bu sorunu çözmeyi, üzerinize düşen sorumluluğu almayı. Kan akmasın, barış olsun diyene hain diyorsunuz. Hani nerede analar ağlamasın diyenler. Yazın tatile gidip, Alaçatı’dan instagram hikâyesi atarsınız ancak. 
*
Ben vatandaşım. Türkiye vatandaşı. Uçsuz bucaksız Karadeniz ormanlarında doğdum. Trabzonluyum. Kimse bana Türkiye’lilik nedir anlatmasın. Türkiye’de yaşamak nedir anlatmasın. Ben Mars’tan Kıbrıs’a gelmedim. Ben size unuttuğunuz Türkiye’yi anlatayım. 
*
Ben vatandaşım. KKTC vatandaşı. Benim devletle aramda yaptığım anlaşmaya Anayasa deniyor. Anayasa’nın koruyucusu Meclis, benim ve vatandaş olsun olmasın, bütün insanların haklarının koruyucusu. Benim haklarımın ve irademin çatısına çıkıp bayrak salladılar. Ve sadece Sayın Cumhurbaşkanımız tepki gösterdi, engellemek için kendini kalkan yaptı. 
*
Ben çıksaydım çatıya, rahmetli dedem derdi ki; Evladım hiç bizim ailemize böyle şeyler yakışıyor mu, biz hoşgörülü milletiz diye utandırırdı beni. Herkesin ailesi bunu yapardı. Çıkanlardan vatandaşı olduğum Türkiye adına utanıyorum. 
*
Unuttuğunuz Türkiye’de utanma duygusu var.
*
Unuttuğunuz Türkiye’nin hikâyesi çok eskilere dayanıyor. Biz 9 Eylül 1922’den başlayalım. Kendi bayrağına basıldığı söylenmesine, önüne Yunanistan bayrağı serilmesine RAĞMEN, bayrağa basmayan Mustafa Kemal’in barış ilkelerini unutan bütün Atatürkçüler’den, her fırsatta yine denize dökeriz, deniz soğuk, Rum dölü, gidin Rumlarla yaşayın diyenlerden ve Mustafa Kemal’i unutturmaya gayret edenlerden utanıyorum. Çünkü insan aşkı, barış aşkı RAĞMEN’dir. 
*
Unuttuğunuz Türkiye’de aşk, Barış var.
*
Diyorlar ki örtülüden gazetecilere para verdiler. Sayın Cumhurbaşkanımıza bir şey yapamayınca, modacı kızına kast etmişlerdi. Ben de yazdım yazı Milliyet’te kızını savunan. Boğazımdan da geçen Pazar günü dâhil turizm sektöründe çalıştığım, her gün döviz karşısında eriyen maaşımdır. Neden mi yazdım? Çünkü bir kadına saldırmalarının sebebi her ne olursa olsun. İnsan olarak buna izin verirseniz, bütün kadınlarınıza kast ederler. 
*
Kıbrıslı kadınlara otur diyeceksiniz oturacak. Kalk diyeceksiniz kalkacak. Sus diyeceksiniz susacak öyle mi? Bizim kadınlarımızın bedeni de, fikri de hürdür. Hangi çılgın kadınlarımıza zincir vuracakmış şaşarım. 
*
Unuttuğunuz Türkiye’de kadınlara oy hakkı, hak ettiği ses hakkını 1934’de vermiş bir meclis, Behice Boran, Sabiha Gökçen, Müfide İlhan vardı.
*
Kıbrıs’ta bütün gazetecilerimize sürekli mesleğini öğretmeye, ne yazacağını söylemeye, tek ses haline getirmeye, yandaş olmazsa istifaya, iftiraya, gazete basmaya kadar gidiyorlar. Vicdanınızı göremiyorum.  
*
Unuttuğunuz Türkiye’de Uğur Mumcu vardı sahip çıkamadınız öldürdüler, vicdan vardı, Selda Bağcan’dan uğurlar olsun vardı, Özal ve Demirel ile dalga geçebilen, acımızı, garibanlığımızı dindiren Levent Kırca vardı. Politikacıları tiyatro oyunun da eleştirebilen Zeki-Metin vardı. Şimdilerde dört sene önce ses çıkarmadığınız, basılan Hürriyet Gazetesi var. 79 yaşında adliyeye yürüttüğünüz Metin Akpınar var.
*
Ben Mars’ta doğmadım. Türkiye’de biz Mevlana ve Yunus Emre’nin hudutsuz hoşgörüsü, özgür inancı, aşkıyla büyütüldük. Bizimkiler dizisinin komşuluğu, Süper Baba’nın naifliği, Ekmek Teknesi’nin kadir kıymet bilen insanları büyüttü beni, seni.
*
Tarık Akan’ın işçi hakları direnişleri, Kemal Sunal’dan öğrendik Harranlı olmak nedir Sendikalı olmak nedir, Adile Naşit’in analığı, Kel Mahmut’un gariban öğrenciye aileye vicdanı, Aziz Nesin’in yobazın oyununu, din sömürüsünü gün yüzüne çıkarışı ile büyütüldük. 
*
O zamanlar ‘Amin’ Allah ile benim aramdaydı. Şimdi dua ederken çekilen instagram fotoğrafları var.
*
Sadri Alışık ile öğrendik kıt kanaat yaşamın içinde de mutlu olabilineceğini. Toprak ağalarının patron sömürüsünü Şener Şen’den öğrendik. 
*
Baba nedir, adalet nedir Hulusi Kentmen’den öğrendik. 
*
Ben Türkiye’den bunları getirdim Kıbrıs’a. Ne getirdiysem Sayın Cumhurbaşkanımız Akıncı’da karşılığı var. Ailemin içi rahat olsun. Ve kendimle onur duyacak değilim. Çünkü her türden üstünlük çatışma ve savaş çıkarır. Her kim Kıbrıs üzerinde üstünlük yaratmak istiyorsa, Dünya üzerindeki diğer insanlardan üstün olduğunu düşünüyorsa, hepsini ayıplıyorum. 
*
Unuttuğunuz Türkiye’de ayıp vardı.
*
Kıbrıs dediğimiz yer Kıbrıslılardır. Bana ne mi kattı Kıbrıslılar?
*
Hayattan zevk almayı onlar öğretti. Onlar dediğim için özür dilerim. Kadın haklarını onlardan öğrendim. Trafikte yayalara durmayı, sakin bir yaşam nedir diye onlardan öğrendim. Kavga görmemeyi, korna duymamayı dünyadan bahsetmeyi onlardan öğrendim. Kendi kültürüne samimiyetle sahip çıkmayı Kıbrıslılardan öğrendim. En önemlisi daha fazla sorgulamayı, dünya ile kavuşmayı öğrendim onlardan.
*
Bir gün yanımda sevdiğim bir arkadaşım. Sayın Cumhurbaşkanımız Akıncı’yı sırtından dürttü beni tanıştırmak için. Utandım. Çekindim. Türkiye’de nerede, caddesine giremezsin bırak dokunmayı. Ego nasıl olmaz ondan öğrendim. Ego nasıl olmaz, buradaki bütün siyasetçilerden, yazarlardan, şairlerden, müzisyenlerden, şarkıcılardan, sanatçıların hepsinden, akademisyenlerden, hali vakti yerinde insanlardan öğrendim. 
*
Unuttuğunuz Türkiye’de Erdal İnönü gibi egosuz, mütevazı siyasetçiler vardı.
*
Yardımı gece dağıtan Fatih vardı. Dedikodu’yu susturan Fatma Girik, borç alacak ayıbını örten Yılmaz Güney vardı eski Türkiye’de. Para verdik diyen, yediği yemeği anlatan, gittiği tatilden bahsedip hava atan görgüsüzler yoktu. 
*
Görgü ve zarafeti, biz Ayhan Işık’tan Müzeyyen Senar’dan, zarif Türkçeyi Zeki Müren’den öğrendik. Gıpta ile baktık. Kopyaladık. Unuttuğunuz Türkiye’de bunlar vardı. Unuttuğunuz Türkiye’de Nazım Hikmet, Tuncel Kurtiz vardı.  
*
Ne diyorlardı 2015 seçimlerinde. Sayın Cumhurbaşkanımız seçilirse toprak verecekmiş. Zaman öyle bir şey ki; iftira ve yalanı tüketiyor. Biz yalancının mumunu doğum günü pastamıza dikmek için beş sene sabırla bekledik. 
*
Unuttuğunuz Türkiye’de Pinokyo Masalı vardı. Küçük Prens vardı. Küçük Prens Kıbrıs’ta Güçük Prens.
*
Birisi kendine gelecekse O’da Türkiye’yi bize yeni Türkiye diye unutturmaya çalışanlar, yobazlar, bağnazlar kendine gelsin. 
*
Emin olduğum bir şey var. Kıbrıs’ta bir elçilik var bir de Türkiye’den başka bir tuşla harekete geçenler var.
*
Birileri kendine gelecekse bu çift başlılığı yaratanlar kendine gelsin. 
*
Kıbrıs’ın tek bir caddesini bilmeyen, yemeğini tatmamışlar, 
*
Türkiye’yi rezil edenler kendine gelsin.
*
Ben iddia ettiğiniz anayı göremiyorum. Ana diyorsunuz hani durmadan. Gördüğüm, evlatlarını ayıran bir ana, evladını kovan, ona söven bir ana, evlat dediğiniz buysa eğer.
*
Biz buradayız. Yüreğimiz de, fikrimiz de hür.
Biz yürekliyiz. Yollara iyiliği yüreklendirmek için çıktık.

Bekleriz Efem 🙂