Katil Kim? – Kamil İpçiler

Bir Oyun

Yaz aylarının ve kamp ortamlarının sevilen bir oyunudur ‘Katil Kim’. İsminden anlaşılacağı üzere amacı katili bulmak olan oyun, istenildiği sayıda kişi ile oynanabilir. Kurallara göre bir kişi hakem olmalıdır. Hakem, ortamda katilin kim olduğunu bilen tek kişidir, ancak konuşamaz. Kurallar esnektir, katil ille bir kişi olmak zorunda değildir. Bir çok katil olabilir. Oyunda herkes kendinin katil olmadığını savunur. Tabii katiller de… Katiller gerçeği kendileri bilir, ancak sürekli çarpıtmalar ve yalanlarla ortamı manipüle ederler ve katilin kendileri olmadığına herkesi ikna ederler. Hatta şüphe çekmemek için “bence katil şudur” diye topu başkasına atmaktan da geri durmazlar… Oyunda katil olmayanlar katili bulamadıkları her adımda aralarından birini kaybeder. Oyun ya katili bulup daha fazla kayıp olmadan biter ya da katil tek tek herkesi öldürür.

Bir Gerçek

 Kıbrıs’ın kuzeyinde geçtiğimiz Pazar günü Gönyeli’deki otel inşaatında 29 yaşında bir genç öldürüldü. Ciddi tepki çeken iş cinayeti, bu yazı yayınlandığı sırada aradan geçen 5 günlük sürede çoktan gündemden düştü. İnşaatta güvenlik önlemlerini almayan katiller teminatla serbest bırakıldı. Bu cinayet ülkemizde her yıl bir önceki yılın rekorunu kırarak devam eden iş cinayetlerinden yalnızca bir tanesiydi. Ve sonuncusu olmayacağı da maalesef ortada…

Katillerin Birbirini Suçlaması

 Cinayet sonrası Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı; uyarılarını ciddiye almayıp önlemleri almayan inşaat sahiplerini suçladı. Çünkü kendisi inşaat sahiplerinden gerekli önlemleri almasını ‘rica etmiş’ ama onlar dinlememişti. Taşeronlar Birliği ise topu bakanlığa atan bir açıklama yaparak “denetimlerin yetersiz olduğunu” söyledi. Bu durum sizi yanıltmasın. İş cinayetlerinin gerçek sorumluları normalde sıkı kankalar ve suç ortaklarıdır. Yalnızca kafa karıştırarak konuyu havada bırakmak ve aradan sıyrılmak gereken durumlarda bizlerin önünde bir birlerini suçlarlar. Aslında çatışır gibi göründükleri bu tabloda yaptıkları şey işbirliğidir…

Cinayetler, Haberlerde “Kaza”dır

İş cinayetleri ile ilgili katillerin birbirini suçlamasının yanı sıra iş cinayetlerinin basında yer bulma şekli de katillerin yakalanmamasına yardımcı olan bir başka durumdur. Her yıl inşaat sayısı ile doğru orantılı olarak artan, sebepleri ve önlemleri herkesin malumu olan ancak yaşanmaya devam eden sistematik katliama basın “kaza” ismini vermektedir. Medyanın geneli, “kaza” dediği bu olaylara inşaat sahibinin kim olduğuna göre iki şekilde yaklaşmaktadır.

1- Cinayet Polis raporundan ibaret, yüzeysel bir şekilde sunulur.

2- “Kaza” olabildiğince dramatikleştirir ve olayın ne kadar acı verici/korkunç olduğunu ön plana çıkarılır. Olayda ölenin etnik kökeni ilk verilen bilgidir ve mümkün olduğu oranda ölüm kişiselleştirilir. Oysa ölümler kazadan ziyade sistematik bir katliam, katledilen ise 1-2 “yabancı” değil, kocaman bir işçi sınıfıdır.

Şüphesiz ana-akım medyanın bu tavrındaki en önemli sebep, inşaat sahiplerinin ciddi maddi imkanlara sahip olan ve bu gazeteleri de reklamları ile finanse eden sermaye kesimi olmasıdır.

 Tek Kelimeyle Yalan ve Manipülasyon: “Denetim”

Merkezden uzakta değil, başkent Lefkoşa’nın göbeğinde bir iş cinayeti yaşandı ve Çalışma Bakanı’na bağlı müfettişler olay yerine 2 buçuk saat sonra gitti. Bunu Çalışma Dairesi’nin; “Biz gittikten sonra inşaat durduruldu” açıklamasından anlıyoruz. Çünkü cinayet saat 14.00’te yaşanmış, inşaat saat 16.30’a kadar çalışmaya devam etmişti. Müfettişlerin olay yerine 2 buçuk saat sonra gitmesinin ise iki açıklaması olabilir.

1-Gittiklerinde yasal prosedür gereği ölümlü bir olay yaşanan inşaatı kapatmaları gerekiyordu, ancak beton dökümü bitmeden olay yerine giderlerse firma zarar edecekti, onlar da, bekledi…

2-Pazar günü olduğu için inşaata gidecek bir müfettiş bulunamadı.

Eğer birincisiyse, zaten yoruma gerek yok. Şayet ikincisiyse, eğer Pazar günü bırakın denetimi, iş cinayeti yaşanan Lefkoşa’da merkezi bir bölgeye Çalışma Müfettişleri iki saat boyunca gönderilemiyorsa nasıl olur da Pazar günü inşaata çalışma izni verilir?

Her iki durumda da “denetim” adı altında önümüze sunulan çözümün mümkün olmadığı, yıllardır hep söylenip bir adım ilerletilemeyen bu önerinin yalan olduğu, gerçek çözümün emekçileri birer denetimci durumuna getirmekte olduğu ortadadır. Her inşaatta bir sendika olursa, denetim emekçiler için, emekçiler tarafından yapılabilecektir. Bunun yolu da “Sendikasız Çalıştırılmanın Yasaklanması”dır. Bakan olduktan sonra adını anmasa da, Zeki Çeler de 3 yıl önce yasa olarak sunduğu “Sendikasız Çalıştırılmanın Yasaklanması”nı Meclis kürsüsünde bunları söyleyerek savunmuştu zaten… Oysa 3 yıl önce Meclis’e sunulan bu öneri hiç ortada yokmuş gibi davranılıyor, başta katiller olmak üzere herkes “özel sektörde sendikalaşmanın önü açılmalı” diye yuvarlak ve hiçbir sonuç getirmeyen laflarla ortamı manipüle ediyor.

Katil(ler) kim?

 Olay sonrası olay mahalini (inşaatı) evinden gören bir kişiyle konuştum. Olayın yaşandığı Gönyeli’deki devasa otel inşaatının yanında küçücük bir kulübe olduğunu, inşaatta çalışan işçilerin burada kaldığını, herhangi bir vardiyanın olmadığını, haftanın 7 günü burada uyuyup uyanıp çalıştıklarını söyledi. İnşaatın cinayetten önce çektiği, güvenlik önlemleri alınmamış fotoğrafı ile, kaza sonrası önlemler alındıktan sonra çektiği fotoğrafları gösterdi. Göstermelik önlemler gitmiş, inşaat bambaşka bir görüntüye bürünmüştü. Özetle 29 yaşındaki çocuk, onlarca katlı oteller diken birileri iki kuruş para harcamadı, kimse de onları durdurmadı diye öldü.

Hakem

Oyundan farklı olarak katillerin kim olduğu çok açık aslında. Sorun katillerin çok iyi manipülasyon ustaları olması ve güçlü konumları. İnşaatlarda, aydınlatılmamış yollarda, çalışmayan trafik ışıklarında, hatalı yapılmış yollarda, yediğimiz yemekte ve soluduğumuz havada tek tek öldürülüyoruz. Hakem ise herşeyin farkında… Sesini yükselttiği gün oyun bitecek.

Baraka Aktievisti

Kamil İpçiler