“Kimlikle girişe hayır, Polis sivile bağlansın, faşist ocaklar ve mafya yuvası kumarhaneler ile gece kulüpleri kapatılsın!”

Bağımsızlık Yolu, mafya lideri Sedat Peker’in yayınladığı videoya ilişkin açıklama yaptı.

Açıklama şöyle:

Karanlığı Aydınlatacak Olan Halkların Devrimci Mücadelesi Olacaktır!

Türkiye’nin tanınmış ülkücü mafya liderlerinden ve şu an kaçak durumda olan Sedat Peker, kendisinin konuştuğu ve Youtube üzerinden yayınladığı videolarıyla üç haftadır adeta Türkiye’nin gündemini belirliyor. AKP iktidarı ile kurduğu kirli ilişkileri bozulmuş olan ve iki yıla yakın bir süredir Türkiye dışında bulunan Peker’in yayınladığı her bir video, sadece kendi kanalından en az beş milyon izlenmiş durumda. Türkiye’de geçmişten günümüze, ancak özellikle de AKP döneminde devlet-mafya ilişkilerinin boyutlarını anlayabilme noktasında çok çarpıcı olan bu videolarda ülkemiz Kıbrıs’ta da çeşitli şekillerde sürekli yer alıyor. Zaten Türkiye mafyasından bahsederken konunun “yavru vatan” Kıbrıs’a gelmemesi şaşırtıcı olurdu. Çünkü 1974 sonrası Kıbrıs’ın kuzeyinde Ankara eliyle yaratılan rejimin, adadaki işbirlikçileriyle birlikte TC’nin resmi ve gayri resmi tüm kirli ilişkilerini barındırdığı Kıbrıslı Türk halkının çok uzun yıllardır bildiği bir gerçektir. Bu sebeple yayınlanan videolar ve ortaya atılan iddialar Kıbrıs’ın kuzeyinde de yakından takip edilmektedir.

Ülkücü mafya Peker, yayınladığı son videoda hem 1996 yılında öldürülen yurtsever gazeteci Kutlu Adalı cinayetini hem de Kıbrıs’ın kuzeyinin uyuşturucu ve kara para aklama trafiğiyle ilgili nasıl bir merkeze dönüştürüldüğünü açıkça itiraf etmektedir. Peker, Kutlu Adalı cinayetinin azmettiricisinin o dönemin TC İçişleri Bakanı Mehmet Ağar olduğunu söylüyor. Ağar’ın Kutlu Adalı’yı hedef gösterirken “Kıbrıs’ı Rumlara satma niyetinde olduğu” yalanına başvurduğunu videolardan öğreniyoruz. Anlaşılıyor ki Ankara’nın Kıbrıs politikasını eleştiren her Kıbrıslı Türk muhalifin suçlanmasına yönelik şu sıralarda da sıkça kullanılan bu yalan, Adalı için de kullanılmış ve TC’nin İçişleri Bakanı siyasi bir cinayette mafyayla birlikte çalışmıştır.

Bu gelişmelere karşı halkımızdan haklı tepkiler yükselmiştir. Ancak özellikle meclis içi muhalefet partilerinin, halkın tepkisini manipüle eden “soruşturma açılması” yönündeki yaklaşımı üzerinde durulması gereken bir konudur. Muhalefette olmanın verdiği rahatlıkla Kutlu Adalı cinayetinin tekrardan araştırılması için çağrı yapanlar, cinayetin gerçekleştiği zamandan bugüne yıllarca hükümet ettikleri ve bu konuda herhangi bir girişimde bulunmadıkları gerçeğini halka unutturmaya çalışmaktadırlar. Bunca yılda neden kendileri bir soruşturma başlatmamışlardır, neden o tarihlerde çok daha hayati olan kimlikle girişi durdurmamışlardır, neden polisin sivile bağlanması adımını atmamışlardır, neden kumarhaneleri, gece kulüplerini ve ülkücü mafyanın beslendiği kirli ilişki yuvalarını kapatmamışlardır?

Bu alçak cinayetin dışında, yurdumuzun kumarhanelerle anılmasına sebep olan casino ve otellerin mafyanın uyuşturucu ve kara para aklama işlerinde nasıl kullanıldığı ve bu işlerde devlet erkanından isimlerin aile mensuplarının da rol aldığı yine bu videolarda açıkça söylenmektedir. Peker sözleriyle sadece kavga ettiği çevreleri değil, Ankara’nın ve Kıbrıs’taki işbirlikçilerinin yıllardır faşist ve gerici sahtekarlıklarla savunduğu rejimin kimlerin faydasına olduğunu da ifşa etmiştir. Her ne kadar Kutlu Adalı cinayetinin araştırılması açısından bir ihtiyacı yeniden gündeme taşısa da, Kıbrıslı Türkler için sorun Ağar, Peker ya da Çatlı meselesi değil, bir sistem sorunudur. Kıbrıslı Türk yurtsever Arif Hasan Tahsin’in deyimiyle Kıbrıs’ın kuzeyinde yaratılan rejim halkımız için bir çirkef yatağıdır. “Milli dava” denilerek sömürülen Kıbrıs, Ankara için çeşitli ülkelerden işadamı görünümlü mafyaları ve bürokratları zengin etmek için kullanılan bir kara parçasıdır. Ancak biz yurdumuzun ne arka bahçe ne de kalın bağırsak olmasını kabul etmiyoruz.

Bu yüzden Bağımsızlık Yolu için konu, sadece tetikçiler ve azmettiriciler ya da geçmişin ve bugünün mafyaları değil Ankara’nın Kıbrıslı Türklere dayattığı bir sistem sorunudur. Faşist mafya Peker, kendi çıkarları için de olsa bu çirkef yatağının hem Kıbrıs’tan hem de Türkiye’den daha iyi görünmesine vesile olmuştur. Bu rezil sistemi değiştirecek olan ise egemenler arası gerilimler değil, Kıbrıs ve Türkiye halklarının her türlü faşizme ve gericiliğe karşı mücadelesi ve dayanışmasıdır. Bu yüzden şunu tekrar vurguluyoruz ki, AKP ve MHP bloğu başta olmak üzere egemenlerin yıllardır uyguladığı Kıbrıslı Türkler ile Türkiye halklarının arasında gerilim çıkarma politikasını kırmak, iki ülke devrimcilerinin öncelikli görevlerinden biridir. Çünkü resmi görevli ya da değil, mafyaların iktidarlarını dağıtacak ve Adalı cinayetini de, yurdumuz Kıbrıs’ı ve komşumuz Türkiye’yi de aydınlatacak olan halkların devrimci mücadelesidir.

Kimlikle Girişe Hayır

Polis Sivile Bağlansın

Faşist Ocaklar ve mafya yuvası kumarhaneler ile gece kulüpleri kapatılsın!

Bağımsızlık Yolu (a)

Hasan Çağın Tezbaşar

Eğitim Sekreteri