Kriz ve Yurdum Çalıştaylarının Müzmin Kaderi … – Cansu N. Nazlı

Yurdum çalıştaylarının sonucunun ne olduğunun baştan belli olması gibi müzmin bir kaderi vardır. Daha açık ifade etmek gerekirse, çalıştayı düzenleyen her kimse, çalıştay gerçekleşmeden sonucunun ne çıkacağını bilir. Zira çalıştay denilen şeyin bizim buralardaki anlamı, söylenmesi arzu edilen kelama ortak akılla varılmış imajı vermek ve ileri sürülen sava bilimsel hava katmaktır. En son Sendikal Platform’un düzenlediği Ekonomi Çalıştayı da, bu geleneği bozmadı ve sonucu baştan belli olan bir çalıştaya imza atılarak bizi şaşırtmadı.

Ekonomi Çalıştayı’na geçmeden evvel gelin son bir yılda ülkede düzenlenen çalıştaylara kısaca bir göz atalım.

Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Çalıştayı, 2017

Geçtiğimiz sene Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından düzenlenen ve 2.’si Yapılmayan 1. Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Çalıştayı yukarıda ifade edilen durumun en tipik örneklerinden birisi.

Sığınma Evi Kampanyası kapsamında dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ersan Saner’i sığınma evi talebiyle ziyaret ettiğimizde, kendisi bize böyle bir niyetlerinin olmadığını açıkça belirtmişti. Bu ziyaretten aşağı yukarı 5 ay sonra ilgili Bakanlık tarafından Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Çalıştayı düzenlendi. Bir otelde iki tam gün boyunca, yemekli bir şekilde, aralarında Türkiye’den gelen bürokratların, akademisyenlerin, hukukçuların, aktivistlerin, eğitmenlerin, psikologların bulunduğu yüzlerce davetli ile çalıştay gerçekleşti.

Çalıştay sonucu, oluşturulması 8 ay süren ve ileriki 4 yıl için hayata geçirilmesi öngörülen “Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Eylem Planı”nda kadın sığınma evi açmak gibi bir hedef yoktu. Üstelik yalnızca benim katıldığım masadaki 4 oturumun 4’ünde de kadın sığınma evi hedefi masa önerilerine yansımış olduğu halde.

Gece Kulüpleri Çalıştayı, 2018

Bu yıl, Nisan ayında İçişleri Bakanlığı tarafından düzenlenen Gece Kulüpleri Çalıştayı’nın durumu daha da vahim. Gece kulüplerinde gayri insani koşullarda, kilit altında çalıştırılan kadınların katılamayacağı bu çalıştaya,  kadınların insan haklarını bizzat ihlal eden ve bundan yasa dışı olarak rant elde eden pezevenkler paydaş olarak davet edildi. Para karşılığı cinsel ilişkiye girilmesine aracılık etmek suç olan ülkemizde söz konusu durum yüksek mahkeme kararına dahi yansımış iken İçişleri Bakanlığı sonuç bildirgesinde üç maymunu oynadı ve gece kulüpleri sorununa ortak akıl ile kılıf örüldü.

Gece kulüplerinin eğlence yeri olarak değil genelev olarak çalıştığı, gece kulüplerinin kapatılmasının düşünülmesi gerektiği, gerekli düzenleme yapılmadan yeni izinler verilmemesi, gece kulüplerinde çalışmaya gelen kadınların pasaportlarına el konulması uygulaması durdurulması gibi öneriler de masalardan gelmesine rağmen sonuç bildirgesinde kendine yer bulamadı. Zira çalıştayın sonucu başından belliydi ve bu öneriler çalıştayın muhtemel sonucu olamayacaktı.

Ekonomi Çalıştayı, 2018

Ekonomik kriz dolayısıyla Sendikal Platform tarafından düzenlenen Ekonomi Çalıştayı’nın da akıbeti öbürlerinden farklı olmadı. Bu krizden en çok etkilenen özel sektör emekçilerinin, asgari ücretle çalışanların, kirada oturanların, kredi borcu ödenemez hale gelenlerin çalışmak zorunda olmaları vesilesiyle, düzenlenme günü ve saatinde çalıştayda bulunamayışı Sendikal Platform’u üzmedi. Ancak, bütün gün çalışmak zorunda olmadığı için gelmesini bekledikleri sermaye örgütleri olan Sanayi Odası ve Ticaret Odası ile iktidara gelmemesi için mevcut hükümete muhalefet yapmayı bıraktıkları UBP’nin çalıştaya katılmaması Sendikal Platform’u derinden etkiledi. O kadar ki, bu bilgi hem basınla hem de Başbakan ile paylaşıldı.

Bütün sorunları Kıbrıs Sorununa havale eden sol statüko, yeni sloganı “Çare Federal Kıbrıs” temasıyla 30 yıllık geleneğini bozmadı ve krizi deçözüm’e bağladı. Kıbrıs Sorununu temel sorun kabul edip bağımlılık politikalarını mücadelesinin temeline yerleştirdiğini zikreden Sendikal Platform, işgalin kalıcılaştığı gün olan 14 Ağustos’ta değil, Dünya Barış Günü olan 1 Eylül’de de değil; 6 Eylül’de sokağa çıkmaya karar verdi.

Çalıştayda Sendika başlıklı oturum yapan masada 1 katılımcının önerdiği sektörel toplu sözleşme önerisi, 3 katılımcının özel sektörde zorunlu sendikalaşma önerisine baskın geldi ve öneriler listesine yalnızca sektörel toplu sözleşme girmeyi başardı. Çünkü yurdum çalıştaylarının istatistik uygulaması bunu gerektiriyordu.

Ekmeğe, süte, suya, tüp gaza, elektriğe art arda zamlar gelmeye başladığı ve döviz yükselişinin önüne geçilemediği için toplanan “EKONOMİ Çalıştayı, krizin EKONOMİK değil; SİYASİ olduğu bulgusuyla kapatıldı.

Yurdum çalıştaylarının kaderi anlayacağınız yine değişmedi. Zira “krizin ekonomik değil, siyasi” olduğu bulgusuna, ilk olarak TC Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından, ardından kktc Başbakanı Erhürman tarafından zaten önceden varılmıştı. Kıbrıs Sorunu çözülmeden sorunların çözülemeyeceği ise, 10 yıllardır ‘biliniyor’.

Kıssadan hisse, çalıştay daha başlamadan sonuç “ Kriz ekonomik değil, siyasi.”, “Çare Federal Kıbrıs” idi. Bu ülkede adına çalıştay dediğin yerde, işler böyle giderdi…

Cansu N. Nazlı

Bağımsızlık Yolu Üyesi