Nazlı: Bakanlık, Özel Sektör Emekçilerinin Haklarının Gasp Edilmesinin Sorgulanmasından Bu Kadar mı Korkuyor?

Bağımsızlık Yolu Lefkoşa Bölge Örgütü Örgütlenme Sorumlusu Cansu N. Nazlı, özel sektör emekçilerinin pandemi sürecinde 49 gün işten durdurulmaları hususunda yaptıkları bilgi edinme başvurusu sırasında bakanlık personelinin engelleme girişimleri ve polisin gözetimine maruz kaldıklarını vurguladı.

Açıklama şöyle:

Bilgi Edinme Müracaatımıza Önce Bakanlık Personeli Defansı sonra Sivil Polis Gözetimi!

Bugün Sağlık Bakanı Meclis kürsüsünden halkı paniğe sürüklerken Bağımsızlık Yolu olarak önceden kamuoyuna duyurduğumuz basın açıklaması ve bilgi edinme başvurusunu yapmak üzere biz de Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nda idik.
Basın açıklamasından evvel Bağımsızlık Yolu temsilcilerine telaşla ‘neden geldiği’mizi sordu önce bir bakanlık personeli. Sonra, basın açıklamamızı yapıp müracaatı yapmak üzere müracaat sahibi yoldaşımız ve benimle birlikte hukukçu olan bir kız kardeş daha bakanlık arşivine dilekçe bırakmak için gidelim dedik. 2 bakanlık personeli yukarıya bir sorması gerektiğini söyleyerek telefonda kaç kişi olduğumuzu, cinsiyetlerimizi ve deyim yerindeyse eşgalimizi belirtti. Sonra sadece 1 kişinin yukarıya (arşive) çıkabileceğini bildirdi bize. Müracaat sahibi ve 2 avukat olduğumuzu ve 3’ümüzün de çıkmak istediğimizi söylediğimizde yine yukarıya telefon açıldı. Avukatsak ARŞİVE girebileceğimize kanaat getirildi! Merdivenleri çıkarken bizimle birinin daha yukarı çıktığını fark ettik. Meğer sivil polismiş! Bilgi edinme müracaatı yaparken dibimizde durdu, görüntümüzü aldı.
Gerek bakanlık personelinin savunmacı tutumu, gerekse sivil, yasal bir müracaat yaparken polisin deyim yerindeyse ensemizde olması, kktc şartlarında bile çok fazlaydı.
Dilekçe hakkı, en eski temel haklardan biri. Yüzyıllardır kullanılıyor, tarihte halkın idareye karşı elde ettiği ilk anayasal haklardan. Anayasal hakkımız yani dilekçe vermek, bu kadar basit.
Bilgi edinme müracaatı desen, ben de diğer hukukçu yoldaşım da mesleğimiz gereği onlarca kez yaptığımız sıradan, yasal bir müracaat. Hiçbir zaman arşive kimin girip giremeyeceğine dair bir muameleye maruz kalmadık. Çünkü devletin hangi dairesine bir dilekçe verirsen arşiv kurumu bunu almakla sorumlu ve görevlidir. Dahası bu yasal müracaatı yaparken sanki bombalı eylemciymişiz gibi polisin bizi gözetlemesi ve görüntülerimizi kaydetmesi sivil yaşamımıza olağan kabul edilemeyecek nitelikte bir müdahale.
Peki, dilekçeyi ben Cansu olarak yapsam böyle olmaycaksaydı Bağımsızlık Yolu olarak yapılan yasal bir müracaatta olağandışı ne vardı? Bütün gündür düşünürüm. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı sıradan bir bilgi edinme başvurusunu büyük bir olaya çevirirken özel sektör emekçilerinin gasp edilen sigorta haklarının hesabını sormamızdan bu kadar mı korkuyor? Ve Bağımsızlık Yolu yasal bilgi edinme başvurusunu basına açıkça zaten sunmuşken polis bunda fişlenecek ne buldu?