NEO LİBERALİZMİN YENİ BİR SURETİ: “KAMU REFORMU”

adl özel
Meclis’in kapalı kapıları ardında uzunca bir süredir görüşülen “Kamu Görevlileri Yasa Tasarısı”nda sona yaklaşıldığı ve yasanın kamuoyunda yeterince tartışılmadan Meclis Genel Kurulu’nda oylamaya sunulacağı iddia ediliyor. “Kamu Reformu” adıyla makyajlanan ve sözde kamuda verimliliği artırmayı amaçlayan yasa tasarısı, ücretsiz sağlık hakkı, izin hakkı gibi pek çok hakkı geriletirken, kamu emekçilerinin ifade özgürlüğünü kısıtlayan, sürgüne fırsat veren, performans sistemi adı altında iş güvencesini dahi ortadan kaldıran çeşitli düzenlemeler içermekte. Bu düzenlemelere tepki çekmeden yasayı geçirebilmek maksadıyla Komite çalışmalarının gizli yapıldığı ve sendikaların tasarıyı incelemesi için çok kısa bir süre tanınacağı söylenmekte.

Sosyal devletin tasfiyesi

“Kamu Reformu” ismiyle anılan yasa tasarısı neo liberal dönemin tipik özelliklerini taşıyor. Sosyal devletin tasfiyesinin bu yasadaki yansıması olarak ücretsiz sağlık hakkı (tedavi hakkı) ve konut hakkı kaldırılıyor. Sağlığın piyasalaştırılabilmesi için devlet hastanelerinin atıl durumda bırakılmasından dolayı pratikte kamu emekçilerinin pek de yaygın kullanamadığı ücretsiz tedavi hakkı -tıpkı konut hakkı gibi- gelir düştükçe ve Göç Yasası mağdurları arttıkça hayati bir talep haline gelebilecektir. Bu nedenle bu gibi hakların yasal dayanağının ortadan kaldırılması, bu gün bu hakkı fiilen kullanamayan emekçilerin aleyhine olacaktır. Tasarıda ek çalışma ödeneği hakkı da geriletilmekte ve ödenek olarak değil izin karşılığı ek mesai yapılması getirilmektedir. İzin hakkının geriletilerek 25 iş gününe düşürüldüğü ve hastalık izninin de 12 güne indirildiği tasarıda, tedavisi uzun süren kanser gibi hastalıklarda, ödenekli olarak uzun süre izin kullanma hakkı da sınırlanıyor.

Düşünen kamu emekçileri değil tek tip memur isteniyor

Kamu emekçilerini hükümetin memuru haline getirmeyi amaçlayan “refrom” ile bilgi ve demeç verme yasağı genişletilerek, bir kamu emekçisinin kurumu veya icraatları hakkında herhangi bir eleştiri yapması yasaklanıyor. Düşünen, sorgulayan, fikir üreten kamu emekçilerini susturmaya yönelik bu düzenleme, ifade özgürlüğüne aykırı olarak değerlendirilmekte.

Performansı düşük olan işten atılabilecek

Şu an mevcut Kamu Görevlileri Yasası’nda da bulunan performans sisteminin eşitlikçi, adaletli ve emekten yana uygulanması sağlanamamışken bu sistem daha da detaylandırılıyor. Zaten özel sektörde tamamen sermayenin çıkarına ve çalışanların daha çok sömürülmesine hizmet eden performans sistemi, kamuda, insan kayırmacılığına, amirin ya da müdürün herhangi bir sebeple onaylamadığı kişilerin terfi alamamasına yol açabilecek. Daha da önemlisi, bu “reform”la performansa dayalı işten durdurmanın getirilmesi, kamu emekçilerinin sahip olduğu en önemli haklardan biri olan iş güvencesini ortadan kaldırılıyor. Oysa iş güvencesi, gerek örgütlenme ve sendikal hakların gerekse kamu emekçilerinin hükümete veya onun bürokratlarına değil halka hizmet edebilmesinin koşulu olarak görülmekte.

“Reform”da sürgün de var

“Reform”un yürürlüğe girmesi halinde sürgün anlamına gelen uygulamalar da yapılabilecek. Aynı ilçe içerisinde de olsa, kamu emekçisinin onayı ve isteği olmadan bir kurumdan başka bir kuruma gönderilmesi kuralı getiriliyor ki bu kural, ileride bir kelimenin yasadan çıkarılmasıyla tam bir sürgüne dönüşebilecek. Ayrıca kamu emekçisinin onayını almadan 1 aylığına bir başka ilçeye gönderilmesi yani sürgün de söz konusu.

Çalışma saatleri yine değişebilir

Çalışma saatleri konusunda yasada açıklık bulunmamakla birlikte 3 ay yaz mesaisi yapılacağı tahmin ediliyor. Bu da, TC ile imzalanan protokolde yer alan yazda ve kışta 5’e kadar mesai yapılması düzenlemesine doğru bir geçiş dönemi olarak düşünülmekte.

Müşavir yerine danışman

“Kamu Reformu” ile devlet bütçesi ve toplum vicdanı bakımından olumlu bir adım olarak gösterilen üçlü kararname sisteminin sadece müsteşarları kapsayacak şekilde daraltılması ve müşavirlerin azaltılması da uygulamada amacına ulaşamayacak. Çünkü siyasilerin sözleşmeli olarak işe alabileceği yeni bir “Danışman” kadrosu yaratılmakta.

Dolayısıyla “Kamu Reformu” olarak anılan yasa tasarısı, ne kamu çalışanları ne de devlet bütçesi bakımından verimliliği sağlamaktan çok uzaktır. Neo liberalizmin yeni bir sureti olan ve kamuda reform değil deform yaratacak bu tasarıya karşı milletvekillerinin tutumu ve sendikaların tepkisi ise merak edilmekte.