NOLDU BİZİM O İŞ?-CELAL ÖZKIZAN

“İktidar”, en basit anlamıyla yapabilme gücü demektir…

Hem siyaset felsefesi tarihinde, hem de tarihteki çeşitli baskı biçimlerine dair meselelerde uzun uzadıya tartışılmış, anlamlandırılmaya çalışılmış, çoğu zaman da olumsuz bir anlam yüklenmiş bu kelimeyi böyle basitçe tanımlamak kolay değil tabii…

Zaten “yapabilme gücü”, o güç ile ne yapıldığından ve nasıl yapıldığından bağımsız bir şey değil…

Pek çoğumuzun izlediği Schindler’in Listesi filminde şöyle bir replik vardı mesela : “Öldürme yetkisine sahip olup da öldürmüyorsan, güçlüsündür”…

O yüzden “iktidar”, illa ki, kendi gerçeğini/doğrunu/isteğini/arzunu bir başkasına, her ne şekilde olursa olsun dayatmak anlamına gelecek kadar da basit değil…

“İktidar” meselesine dair pek çok şey söylenebilir, ama mesela “noldu bizim o iş” dememek için de, fazlasıyla lazımdır…

***

Noldu bizim o iş ?

Artık düzenli olarak özelde inşaat ‘kazaları’ genelde ise ‘iş kazaları’ haberlerde karşımıza çıkıyor. Bunların nerdeyse tamamının bir ‘kaza’ olmadığını, aksine, patronun maliyetleri düşürmek adına güvenlik önlemlerine kaynak ayırmaması sonucu ortaya çıkan durumlar olduğunu biliyoruz. Yani her yaralanmayla biten ‘kaza’, patronun cinayete teşebbüsü, her ölümlü ‘kaza’ ise patron tarafından işlenmiş bir cinayettir. Söyleniyoruz, kızıyoruz, üzülüyoruz, yakınıyoruz, duygusal ya da öfkeli yorumlar yapıyoruz internet üzerinden ya da arkadaş sohbetlerinde, hükümeti önlem almaya çağırıyoruz, sonra… sonra geçiyor. Bir sonraki habere kadar başka “gündemlerle” meşgul oluyoruz. İşçiler öldüğüyle, ya da yaralandığıyla kalırken, “işadamları” dernekleri, kendi alanlarındaki bu durum karşısında en ufak bir ses çıkarmazken, utanmadan bir de “kamuda mesai saatleri” üzerine ya da “göç yasası” üzerine ahkam kesiyorlar.

Noldu bizim o iş?

Doğuş Derya, meclis kürsüsünden tarihle, geçmişle, ortak acılarımızla yüzleşme çağrısı yapmıştı, ardından faşistlerin sözlü saldırısına uğramıştı, hepimiz de ona sahip çıkmıştık. Bu, çok olumlu bir çağrıydı; peki sonra ne oldu? Örneğin, böyle bir yüzleşmeyi, hem Kıbrıslı Türklerin hem Kıbrıslı Elenlerin ortak katılımıyla gerçekleştirilecek sivil veya “resmi” komiteler kuruldu mu, örneğin hakikat komiteleri? Bu yönde herhangi bir adım atıldı mı?

Noldu bizim o iş?

Vergi hırsızları memlekette cirit atıyor. Daha geçen günlerde, memleketi sonuna kadar sömüren Suat Günsel’in ve Yakın Doğu ile ilgili çeşitli şirketlerin (hastane, üniversite, banka) vergi listelerinde üst sıralarda dahi yer almadığını gördük. Zenginlerin, patronların, tüccarların vergi borçları silinirken (ki zaten çoğu da, yalan şekilde zarar beyan ettiğinden, vergi borçları dahi olmuyor); öğrencilerin, emekçilerin, emeklilerin ve çeşitli diğer kesimlerin gelirine göz koyuluyor. Buna kim dur diyecek? Ne yapacağız? Nasıl yapacağız?

Noldu bizim o iş?

Karpaz’a elektrik götürüldü direndik, kararlı bir şekilde. Karpaz’a elektrik götürüldü, yine direndik, kararlı bir şekilde; ancak engelleyemedik. Hem Kıbrıs’ta yaşayanlar, hem de Kıbrıs’a gelen turistler için, Karpaz bir doğal cennet. Ancak gittikçe, piyasaya açılıyor, doğal ortamı bozuluyor, Karpaz’ı Karpaz yapan her şey yok ediliyor ve ordaki sosyal doku, mahvediliyor. Sebep de şu, Karpaz’ı bir “turizm cenneti” yapmak. Halbuki Karpaz, zaten en doğal haliyle öyle, Karpaz’a zaten insanlar, bu doğal halinden dolayı gidiyorlar ve kapitalist zihinlerin yapmak istediği şey, zaten eline betonu ve elektriği alan her inşaat kafalının herhangi bir yerde de yapabileceği bir şey. Neyse, mesele şu ki, Karpaz talan edilmeye devam ediyor ve biz buna da engel olamıyoruz.

Noldu bizim o iş?

***

Örnekler çoğaltılabilir, ancak şimdilik yeterlidir.

Bizim, gelip geçici gündemler karşısında tavır alan “iyi insanlara” değil, “yapabilme gücünü” sonuna kadar diretecek bir siyasal mücadeleye ihtiyacımız var. Bu da ancak örgütlü, güçlü, kararlı bir mücadele ile gerçekleşebilir. Bizim, bir “iktidara” ihtiyacımız var. Sadece “hükümete gelmek” anlamındaki iktidara değil, “yapabilme gücü”ne sahip bir iktidara.

Noldu bizim o iş dememek için…

Celal Özkızan
Baraka aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply