Özel Sektörde Sendika Hakkı

İşten ayrıldığım zaman bunu patron dışında birine bildirmem gerekiyor mu?

Hayır. Bu zorunluluk patrona aittir. İş Yasası’na göre, işten ayrılan veya işten durdurulan her işçinin yedi gün içinde patron tarafından Çalışma Dairesi’ne bildirilmesi zorunludur. İş Yasası’nın 7. Maddesi’nde bu konuda şöyle der:

“Bir işçinin, işinin son bulması halinde işveren, işçi kartının,  işveren nüshasının ve mümkün olması halinde işçi nüshasının üzerine, işçinin işinin son bulduğu tarihi ve son bulma nedenlerini yazarak en geç yedi gün içinde Daireye iletir.”

Patron hem Daire’ye bildirim yapmak hem de iş ilişkisinin bitiş nedenini izah etmek zorundadır. İş Yasası’nın 12. Maddesi’ni incelerken, patronun bizi önceden haber vermeden durduramayacağına değinmiştik. Yani patron, hem bizi işten çıkaracağını önceden haber vermeil, hem de bizi işten çıkardıktan sonar bu davranışının gerekçesini yazılı olarak Çalışma Dairesi’ne bildirmelidir. Bu bildirim konusu, İş Yasası’nın 12. Maddesi’nin (Ç) Bendi’nde de geçmektedir:

“İşveren, işçinin yukarıdaki (A) bendinde öngörülen ihbar sürelerine ait ücretini peşin vermek suretiyle hizmet akdini feshedebilir.

Ancak, böyle bir ücretin peşin olarak ödenmiş olması, işverene gerekçesiz olarak hizmet akdini feshetme hakkı vermez.”

Yani patron, bize önceden haber vermeden anında işten atarsa, haber vermesi gereken kadar süreye ilişkin ücretimizi bize peşin ödemek zorundadır. Bu ücretlerin nasıl hesaplanacağını önceden incelemiştik: http://www.ankaradegillefkosa.org/ihbar-tazminati-nedir-nasil-hesaplanir/

Bize peşin ödeme yapılmış olması diğer işten durdurulma tazminatlarımızı ortadan kaldırmaz. Bu tazminatların neler olduğunu da önceden incelemiştik: http://www.ankaradegillefkosa.org/isten-durdurulan-emekcilerin-uc-cesit-tazminat-hakki-2/

Ve yukarıdaki Ç Bendi’nde de yazdığı gibi, patron ne kadar para öddemiş olursa olsun her durumda işten durdurma gerekçesini Çalışma Dairesi’ne bildirmek zorundadır.

İşten durdurma gerekçesi neden bu kadar önemlidir?

İşten durdurma gerekçesinin Çalışma Dairesi’ne bildirilmesi çok önemlidir. Çünkü yasal olarak işten durdurmak için gerekçe olamayacak durumlar vardır. Bunlar biz işçilerin en temel hakları ve patronun da saygı duyması gereken noktalardır. Ancak patronlar bu hakları kendilerine karşı bir tehlike olarak görürler ve çoğu zaman işçiler gerçekte bu gerekçelerle işten durdurulurlar.

Patron sendikaya üye olduğum için beni işten durdurabilir mi?

Sendika kurmak ve sendikaya üye olmak işçilerin en temel hakkıdır. Hiçbir patron hiçbir işçisini sendikaya üye olduğu için, eylem yaptığı için, greve çıktığı için veya işçi temsilcisi olduğu için işten atamaz.

İş Yasası’nın 16. Maddesi bu konuyu düzenler:

“Aşağıdaki haller fesih nedeni değildir

(1) İşçinin sendikaya üye olması;

(2) Çalıştığı işyerinde yasal bir eyleme katılması;

(3) İşçi temsilcisi olmak, işçi temsilcisi olarak hareket etmek veya işçi temsilcisi olarak hareket etmiş olmak;

(4) Bir işveren hakkında, Yasa ve mevzuatı ihlali nedeniyle dava dilekçesi dosyalamak veya dosyalanması işlerine katılmak veya yetkili yönetsel makamlara başvurmak;

(5) Belgelenmesi koşulu ile analık, hastalık veya yaralanma nedeniyle geçici olarak işe gelmemek; ve

(6) İşçinin dili, dini, ırkı, cinsiyeti ve siyasi düşüncesi.”

Ama patron bunları uygulamak istemez ki…

İş Yasası’nın bu maddeleri patronlar tarafından uygulanmaz. Çoğu zaman biz işçiler de bu haklarımızı bilmeyiz. Ancak bildiğimiz zaman bile bu bir işe yaramaz. Çünkü işyerimizde zaten sendika yoktur ve geleceğimiz de patronun iki dudağı arasındadır. Sendika kurmaya kalktığımızda, patron bunu haber alır ve bizi işten atar. İşinin bir süre aksamasına razı olur, yeter ki kendi düşüncesine göre bir “bela” olan sendika, işyerine girmesin. Oysa aslında sendikalar, işyerindeki bir çok hakkın düzenlenmesini sağlayarak işçilerin çok daha huzurlu ve verimli çalışması için gerekli koşulları oluştururlar. Patronlar, biz işçilere haklarını verdiği ve bizi ezmediği, aşağılamadığı sürece sendiklardan zarar değil yarar görürler…

Ama mevcut durumda bir sendikaya üye olduğumuz anda, işten durdurulacağımız neredeyse kesindir. Sendikamız olmadığı için, maaşlarımız geç ödendiği, izinlerimiz kullandırılşmadığı veya iş yerimizde yaşamımız için tehlikeli bir durum olduğu zamanlarda bile eylem yapamayız haklarımızı toplu olarak talep edemeyiz.

Sendika kurmak hak mıdır?

Sendika kurmak en temel haklardan biridir. Ülkemizde özel sektör patronlarının sendikası vardır (İşverenler Sendikası) ve onlarca da örgütleri vardır (Ticaret Odası, Sanayi Odası vb.). Yani patronlar örgütlenme özgürlüklerini kullanmakta ve devletten kendileri için bir çok avantaj talep etmektedirler. Oysa biz işçileri baskı, tehtid, korkutma ile yıldırıp, işten atarak veya çeşitli cezalar vererek örgütlenmemizi engellemeye çalışmaktadırlar.

Bize sürekli olarak “biz bir aileyiz”gibi süslü sözler söyleyen patronlar, aslında kendileri örgütlenirken biz işçileri örgütlenmesini her şekilde engelleyerek, bizi bir aile olarak değil tehlike olarak gördüklerini kendileri  göstermektedirler.

Oysa İş Yasası’nın yukarıda aktardığımız gibi çeşitli maddelerinde bu hakkın korunmasına yönelik maddeler vardır. Az önce aktardığımız 16. Madde, “işçinin sendikaya üye olması, yasal bir eyleme katılması, işçi temsilcisi olması, dilekçe dosyalaması, dava açması; işten durdurma nedeni değildir” demektedir. Bunun gibi İş Yasası’nın 8. Maddesi de biz işçilerin grev hakkımızı korumaktadır:

“Çalıştığı işyerinde yasal bir grev veya sendikal eyleme katılan işçinin işi bırakması, bu Yasa amaçları bakımından işten ayrılma sayılmaz”

Bu haklarımızı neden kullanamıyoruz?

Bu haklarımızı kullanamıyor oluşumuzun sebebi, patronların örgütlü ve hükümetlerle birlik olması nedeniyledir. Dünyada ve ülkemizde geçmiş mücadelelerle hak olarak tanınmış olan sendikalı olmayı, fiilen, baskıyla ve zorla engelleyen patronlar ve buna göz yuman da gelmiş geçmiş tüm hükümetlerdir. Patronların parası vardır, örgütleri vardır, hükümetlerle ve partilerle özel ilişkileri vardır; oysa biz işçilerin bu imkanları yoktur. Maaşımızı alamazsak o ay değilse bir sonraki ay aç kalma riskimiz vardır. Koşullar böyleyken, hükümetler “herkes eşittir. Patronlar ve işçiler aynı özgürlüğe sahiptir, işçiler isterse örgütlenebilir” diyerek hiçbir şeyden haberi yokmuş gibi davranmaktadır.

Bu durum elleri ayakları zincirlenmiş birisi ile aylardır antrenman yapan serbest birisini yarıştırmak gibidir. Oysa yapılması gereken açıktır: örgütlenme özgürlüğü patronlar tarafından engellenen işçilerin sendikalaşmasını sağlamak… Bunun için de belirli bir sayıdan fazla işçi çalıştıran patronların, sendikasız işçi çalıştırmasını yasaklamak gerekir. Böylece işçiler kendi haklarını kendi sendkaları aracılığı ile savunabileceklerdir.

Bu konu ile ile igili, ülkemizde yürütülen kampanya hakkında daha ayrıntılı bilgi almak isteyenler için:

http://www.ankaradegillefkosa.org/bagimsizlik-yolu-sendikasiz-calistirilmak-yasaklansin/

Kampanya kapsamında yapılan eylemler hakkında bilgi almak için:

http://www.ankaradegillefkosa.org/category/sendikasiz-calistirilmak-yasaklansin/

Gelecek hafta yasal haklarımızı incelemeye devam edeceğiz…