Sendikal Plaftorm “Yok Oluşa Hayır” Dedi: “Mali Protokol Siyasi Bir Dayatma”

Sendikal Platform bugün düzenlediği basın toplantısında,  “Yok Oluşa Hayır” dedi. Toplantıda kktc ile Türkiye arasında imzalanan “İktisadi ve Mali İşbirliği Anlaşması”nın “siyasi içerikli bir dayatma olduğunu” savunuldu ve anlaşmaya karşı her türlü mücadelenin verileceği bildirildi.

Protokolün  toplumu yok oluşa sürüklediği de vurgulanarak, genel grev yapılacağı ve uygulanmasına izin verilmeyeceği de belirtildi.

Basın toplantısında platforma üye KTAMS Başkanı Güven Bengihan, DEV-İŞ Başkanı Hasan Felek, BES Başkanı Mustafa Yalınkaya, KOOP-SEN Başkanı Mehmet Ali Güröz, EL-SEN Başkanı Kubilay Özkıraç, TEL-SEN Başkanı Tamay Soysan, TIP-İş Başkanı Ahmet Varış, BASIN-SEN Başkanı Ali Kişmir, KTOEÖS Başkanı Selma Eylem ve KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil konuşma yaptı.  Sendika başkanları basın toplantısında anlaşmanın kendi alanlarındaki maddelerine yönelik değerlendirmelerde bulundular.

Ortak açıklamada şunlara yer verildi:

UBP-HP Hükümeti tarafından para ve koltukta kalma uğruna adada oluşturulan statükonun ve bölünmüşlüğün devamını hedefleyerek, Türkiye ile imzalanan ‘İktisadi ve Mali İşbirliği Antlaşması’ tamamen siyasi içerikli bir dayatmadır. Buna göre;

Toplu İş Sözleşmeleri Maliye Bakanlığı’nın onayına bağlandığı için toplu sözleşme hakkı gasp ediliyor.

Özel sektörde sendikalaşma için hiçbir çalışma yapılmazken, Toplu Sözleşme Grev ve Referandum Yasası’nda değişiklik yapılarak toplu sözleşme düzeni ortadan kaldırılıp çalışanların hakları gasp ediliyor.

İstihdam politikalarına kısıtlama getirilerek, kamunun ihtiyacı olan personel sayısı, emekli sayısı ile engellenip, gençlerimiz göçe zorlanıyor.

Maaşlar hariç yüzde 10 kesinti yapılarak, emekliler, çalışanlar ve tüm üretici kesimler fakirleştiriliyor.

Hayat Pahalılığı ödeneğinden yüzde 2 kesintinin yanında 2020 yılı için hayat pahalılığı ödeneğinin kaldırılmasına zemin yaratılıyor.

Belediyeler birleştirilip, halkımızın alacağı hizmetler ve belediye çalışanlarının geleceği belirsizliğe sürükleniyor.

Artan nüfusla birlikte öğretmen ihtiyacı ortada dururken ve yüzlerce işsiz öğretmen varken yanlış bilgilerle öğretmenler itibarsızlaştırılıp, çocuklarımıza verilen eğitimin niteliği düşürülüyor.

Toplumun malı olan kooperatifler ya kapatılıyor veya özel bankaya dönüştürülüyor.

Kooperatife ait işletmeler elden çıkarılıyor ve özelleştirme adı altında yandaşlara peşkeş çekiliyor.

Kıbrıs Türk Elektrik Kurumu parçalara ayrılıp, özelleştirme adı altında yandaş sermayeye peşkeş çekiliyor.

Limanlar özelleştirme adı altında peşkeş çekiliyor. Liman İşçileri Şirketi kapatılıyor.

Telefon Dairesi yandaş sermayeye peşkeş çekiliyor.

Eğitimin temel ihtiyaçları ortada dururken İlahiyat okulunun geliştirilmesine öncelik verilerek, anayasa ve yasalara aykırı olarak, bilimsel, demokratik, laik eğitim kaldırılıp gerici eğitim dayatılıyor.

‘Göç Yasası’nı ortadan kaldırmak yerine, uygulamaya devam edilerek çalışanlar daha da fakirleştiriliyor.

Dini faaliyetlere 3,5 milyon TL, TC’nin Kıbrıs’ta kurdurduğu derneklere, sendikalara 5,5 milyon TL verilirken, eğitim, sağlık ve kültür faaliyetlerine TC Elçiliği’nin onayı koşulu ile komik rakamlar veriliyor.

Demografik yapı değiştirilerek toplumsal mülklere, kurumlara el koyarak Kıbrıslı Türkler azınlık durumuna düşürülüp çaresizliğe mahkûm edilerek, siyasi iradeleri Türkiye’den atanan memurlarla gasp ediliyor.

Ülkemiz Satılık Değildir! Kabul Etmiyoruz!