Sendikal Platform da Kaynak İçin Serveti İşaret Etti

Sendikal Platform, bütçe ve kaynak azlığı sebebiyle, özel sektöre ekonomik destek veremeyecekleri gerekçesini ileri sürerek, Bulaşıcı Hastalıklar Üst Komitesi’nin kapanma kararını erteleyen hükümetin, bugün yaşanan keşmekeşin baş sorumlusu olduğunu iddia etti.

Platformdan yapılan yazılı açıklamada, “Katma değer sağlamayan servetlerin vergilendirilmesinin en açık kaynak” olduğu görüşü belirtildi; “Yaratılması gereken ve ihtiyaç duyulan şey adalettir” denildi.

Açıklamada, sağlıkta, eğitimde ve ekonomide keşmekeşin derinleştiği ve çok açık bir şekilde bu sınırlı kapanmanın da yeterli olmayacağının üst komitede tespit edildiği kaydedildi.

Kapanma kararının uzatılması zaruretinin tüm kesimler tarafından kabul edilmiş gibi görüldüğü kaydedilen açıklamada, şimdiden maaşsız kalan on binlerce özel sektör emekçisinin ekonomik olarak desteklenmemesi durumunda, sosyal patlamaların yaşanmasının kaçınılmaz olduğu ifade edildi. 

Açıklamada, sermayedarların da bu dönemde azınlık hükümeti ile dirsek temasına geçerek hedef şaşırtıp kaynak olarak kamu emekçilerinin maaşlarını gösterdiğine değinilerek, “On yıllardır emekçileri sömürerek devasa hale getirdikleri tatlı servetlerini görünmez kılmak için binbir türlü yalanla algı yaratma çabasına girmişlerdir. Algı operasyonunun en büyük yalanı ise ‘kamu çalışanları sermayedarların ödediği vergilerle karşılanıyor’ yalanıdır” ifadeleri kullanıldı. 

Sendikal Platform açıklamasında şunlara yer verildi:

“Pandemi öncesi 2019 yılında özel şirketlerin devlete ödemeyi beyan ettikleri kurumlar ve gerçek kişiler vergi miktarı 1 milyar TL, ödenen ise bu miktarın yarısı 500 milyon TL yani bütçedeki personel giderlerinin iki aylık karşılığıdır. Daha ilginç olanı ise sürekli olarak kaynak kıtlığından dem vuran hükümetin beyan edilen ve vergi borcu olarak tahakkuk eden bu miktar için hiçbir işlem yapmamış ve yapmıyor oluşudur. 

2015 yılı verilerine göre hesaplanan bir başka gerçek ise yıllık toplam gelir vergisi oranlarında saklıdır. 2015 yılında ödenen toplam gelir vergisinin yüzde 66’sı kamu çalışanları tarafından, yüzde 27’si sigortalara kayıtlı özel sektör, belediye, kooperatif ve iştirakli kurum çalışanları tarafından ve ancak yüzde 7’si kendi nam ve hesabına çalışanlar tarafından ödenmiştir. 

Açıkça görülmektedir ki, ülkemizde yıllar boyunca sürdürülen sermaye devlet ortaklığı emekçileri sömürmek üzere şekillenmiştir. Hepimizin hatırlayacağı üzere cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen öncesinde özel sektör çalışanlarına verilmesi tasarlanan 6 aylık yüzde 9 sosyal sigorta prim desteği, yine sermayedarların marifeti ile seçim yasaklarından birkaç saat önce yüzde 11 olarak işveren katkı paylarının karşılanmasına dönüşmüş, üstelik 1 yıla çıkarılmıştı. İşverenlere sağlanan bu seçim rüşvetin bütçeye aylık maliyeti 35 milyon TL yıllık 420 milyon TL’dir. Sermayedarların devlet bütçesi ile ilişkileri bu kadarla da sınırlı değildir. Devletten kat be kat zengin durumda olan üniversite ve otel baronlarına ödenen anlamsız teşvikler ve sağlanan vergi muafiyetleri bütçenin halk ve emekçiler üzerinde yarattığı diğer yüklerdir. 

Her şeye rağmen, özel sektör çalışanlarına zorunlu olarak kapanmanın gerektirdiği ekonomik destek kaynağı bu ülkede vardır ve zaman kaybedilmeden sağlanmalıdır.”

Hükümete çağrının da yer aldığı Sendikal Platform açıklamasında, “Bu kritik dönemde özel sektör çalışanlarının yaşadığı sefaleti bir az olsun desteklemek için, pandemi öncesi 2019 yılından vergi borcu olarak tahakkuk eden 500 milyon TL oradadır, borçluların banka hesapları da oradadır.” denildi.

“KATMA DEĞER SAĞLAMAYAN SERVETLERİN VERGİLENDİRİLMESİ EN AÇIK KAYNAK”

Açıklamada, kapitalist ekonominin yüzdürülebilmesi için, kapitalizmin beyni olan IMF’nin bile öngördüğü, istihdam ve vergi üretmeyen, katma değer sağlamayan servetlerin vergilendirilmesinin en açık kaynak olduğu belirtildi.

Sendikal Platform açıklamasında, kriz dönemlerinde kısa vadede kaynak sıkıntısı çeken Rusya, Arjantin ve önceki kriz döneminde Güney Kıbrıs gibi ihtiyaç duyulan kaynak oranında uçuk banka hesaplarının tıraşlanması istenerek 
“Cumhurbaşkanlığının, Başbakanlığın ve diğer bakanlıkların örtülü ödenekleri kaynaktır. Siz tüm bu kaynakları kullanın yetmiyorsa biz emekçiler olarak zaten dayanışmadan ve fedakârlıktan hiçbir zaman kaçmadık yine kaçmayız. Yaratılması gereken ve ihtiyaç duyulan şey adalettir.” ifadelerine yer verildi.