Trafik Sorununa Kapsamlı Çözüm Önerisi – Celal Özkızan

İyi polis kötü polis…

 

Havuç ve sopa…

 

Masanın üstünde güleryüz, masanın altında sıkılı yumruk…

 

Sol şeritten yürüyenler, sağ şeritten yürüyenler…

 

İtiraf edelim, bazen gerçekten kafamız karışıyor…

 

***

 

Şimdi aktaracağım bu lafları kim etmiş, ve bu laflar kimin için söylenmiş sizce : “Sistemdeki çürümeyi, sistem eleştirisi yapmadan, kktc’nin ekonomi politik koşullarına değinmeden yüzer gezer failler arayıp, bu failleri “onlar kirli ben temiz” gibi yavan bir yerden kuran domestos siyaseti”…

 

Ben bunu ilk okuduğumda, CTP’yi eleştiren ve bunu CTP anlayışını çok güzel tarif ederek yapan bir kişinin eleştisi sanmıştım; eh, siz de öyle sanmışsınızdır haliyle. Ne de olsa solda görünüp sürekli sistemdeki çürümeden, sorunlardan, sıkıntılardan söz eden ama asla sistemin kendisini eleştirmeyip onu dönüştürmeye çalışmayan bir parti CTP. Ne de olsa, sorunları yaratan koşullara dair esaslı bir anlayışı geliştirmeden, o sistemin içindeki “iyi” kişileri, “genç yüzleri” ve “taze kanları” bularak, ideolojiden ve programdan yoksun bir “yenilik”ten söz ederek solculuk pazarlayan bir parti CTP.

 

Fakat o da nesi; bu lafları sosyal medyada dile getiren bir CTP’li aslında; hem de bizzat bir CTP milletvekili. Bu sözleri de, Toparlanıyoruz Hareketi ve Özersay anlayışını eleştirmek için söylüyor. Haksız mı ? Haksız değil. Toparlanıyoruz Hareketi de tıpkı CTP gibi, sürekli “çağdaş” değerlerden, “dönüşümün öneminden” ve “sistemdeki çürümelerden” söz ediyor. Ancak yine tıpkı CTP gibi, Toparlanıyoruz Hareketi de, sistemin koşullarının hakiki bir eleştirisini vermiyor, mevcut sistemin nasıl dönüştüreleceğinden söz etmiyor ve tıpkı CTP gibi “yenilik”ten, “temiz bir toplum”dan, “yepyeni bir sayfa açmak”tan söz ediyor.

 

Zaten bir süredir CTP ve Toparlanıyoruz arasında, birbirlerine karşı yukarda aktardığımız türden sözler sarf ediliyor. Bence çok güzel bir tartışma, çünkü CTP sözcüleri de, Toparlanıyoruz sözcüleri de, birbirleri hakkında yaptıkları bütün suçlamalarda haklılar. Birbirine anlayış olarak bu kadar benzeyen iki örgüt, kendilerini çok iyi bildiklerinden olacak, birbirlerini de çok başarılı ve güzel bir şekilde eleştiriyorlar. Tek eksikleri ise şu : karşılarındakine ayna tutmaya çalışırken, o aynada görünenin yine bizzat kendileri olduğunu göremiyorlar.

 

***

Tabii hemen günahlarını almayalım; koşullar akıllarına gelmiyor değil hiç…

 

Mesela söz konusu Göç Yasası’nın neden hala yürürlükte olduğu, neden hala özelde sendikalaşma olmadığı, neden her yıl gittikçe artan kişinin işyeri ‘kazalarında’ öldüğü ya da yaralandığı, neden kamusal eğitime ve sağlığa üç kuruş bütçe ayrılmazken özel okullar için her türlü kolaylığın sağlandığı, neden kocaman bir kayıtdışı sektörün bulunduğu ve bu sektörde kölelik koşullarında çalışmanın hüküm sürdüğü, neden Kıbrıs’ın en zengin kişilerinin ve şirketlerinin isimlerinin vergi listelerinde “zarar eder” halde görüldüğü gibi sorular ve konular gündeme geldiğinde ve bunlara neden müdahale edilemediği sorulduğunda, buna cevap hemen hazır : “koşullar böyle, elimizden bir şey gelmiyor”.

 

Halbuki UBP’li üstadlarından ders almaları lazım. Bakın Sunat Atun’a, o pahalı takım elbisesinin içinden bizlere şöyle sesleniyor : “sendikalaşmak bizi 150 yıl geriye götürür.” Bakın UBP milletvekili Ersan Saner’e : “Devletin artık telefon, elektrik ve limanlardan elini çekmesi gerekiyor, su yönetiminde özelleştirmeye gidilmeli, ayrıca Türkiye’den kabloyla elektrik getirilip KIB-TEK’in derhal özelleştirilmesi gerekiyor. Ercan Havalimanı’nın özelleştirilmesi projesini de gururla yürüttüm.”

Bakın mesela UBP’nin eski genel başkanı İrsen Küçük’e; bundan 2.5 yıl önce, seçim öncesi bir televizyon programında, “elbette ekonomi gelişince bundan en çok zenginler pay alacak, ama tabii sonrasında sıra diğer kesimlere de gelecek” diyordu.

 

***

Demem o ki, kafamızı karıştırmayın. Siz, aynı yolun yolcularısınız. Sadece o yolda yürürken kullandığınız araçlar farklı. Kiminiz arabanın borusunu öttüre öttüre gidiyor, kiminiz artık sürekli yolda kalan arabayı arkadan ittire ittire gidiyor, kiminiz son sürat gidiyor ama sadece kameralarda yavaşlıyor…

 

Gelin bizim kafamızı karıştırmayın…

 

Ayarlayalım size bir otobüs…

 

Hepiniz doluşun içine, güle oynaya gidin…

 

Hem böylece trafik de rahatlar…

 

Celal Özkızan

Bağımsızlık Yolu