“Ve Geçmiş Mücadeleleri Onurlandırmanın En İyi Yolu; Onları Hikayeleştirip Tapulamak değil, Bugünün Mücadelelerine Katılmaktır”

Bağımsızlık Yolu Partisi Münür Rahvancıoğlu, toplumsal mücadeleye ilişkin “Ankara’ya Kafa Tutan Adam” kitabına atıfta bulunan bir açıklama geldi.

Açıklama şöyle:

“Mücadele bir çember gibidir, her bir noktasında yeniden başlar ama asla bitmez.” Geçmiş mücadelelerin mirasçıları için en büyük tehlike; kibir ve büyüklenmeye kapılarak hareket etmektir. Tarih bize gösteriyor ki, bugün geride duran yarın öne atılabilir; en öndeki yavaşlayabilir; arkadan gelen bayrağı devralabilir. Önde olmak, geride kalmak, küçük olmak, büyük olmak, bunlar değişken şeylerdir ve mücadeleye kıyasla önemsizdir. Esas olan mücadelenin kendisidir, mücadele için oluşturulmuş araçlar fetiş haline getirildiğindeyse durağanlık başlar. Duran su kirlenir, kirli su zehirler!

“Ankaraya Kafa Tutan Adam” avukat Ahmet Mithat Berberoğlu’nun 1973 yılında ev hapsine alınarak Kıbrıslı Türk Cumhurbaşkanlığı Muavini seçimlerinden Türkiye tarafından men edilmesi sürecini anlatıyor.

CTP adayı Berberoğlu’nun hikayesi, on yıllarca gençlere anlatıldı. Hangi partiden, hangi örgütten olursa olsun tüm siyasal geleneklerden insanımız Berberoğlu ile duygu bağı kurdu, CTP’liler onunla ve partileriyle haklı bir gurur duydu. Gurur mücadele edenin hakkıdır. Ama gurur mücadelenin dinamizmiyle harmanlanmazsa, esas olanın hedef olduğu akıldan çıkarılır ve parti fetişizmine dönüştürülürse kolayca kibir haline gelebilir. Evet örgüt bireyden önce gelir ama halk da örgütten önce gelir. Mücadele kimsenin tapulu malı değildir, onu cebimize koyup gittiğimiz her yere, bizimle beraber götüremeyiz. Mücadele burada, halkın bağrında serpilip büyüyen şeydir.

Onun bayrağını herkes yükseltebilir, yeter ki bir adım öne çıksın ve kibirden arınsın! Ve geçmiş mücadeleleri onurlandırmanın en iyi yolu; onları hikayeleştirip tapulamak değil, bugünün mücadelelerine katılmaktır. Halkın bağrında herkese yer vardır!