Yolun Sonu Ölüm – Emel Karagözlü Cicibaba

At arabasına hiç bindiniz mi? İstanbul’un adalarına gidip de binmemek olmaz değil mi? O otantik arabalarda sokak sokak gezmek, fotoğraf çekip internete atmak, bu güzel deneyimi sevdiklerimizle paylaşmamak olmaz değil mi?

Olur.

At arabalarına binmemek, yaz kış ekstrem hava koşulları göz ardı edilerek kilometrelerce aç ve susuz koşan atlara işkence etmemek, fayton şoförünün başka bir iş yapıp ekmek kazanabileceğini söyleyebilmek olur! Çünkü siz ne kadar umursamaz olursanız olun, atlar bu işkence sonucu ölüyorlar!

“Eskiden de biniyordu insanlar atlara”

Bende biliyorum biniyorlardı. Fakat eskiden dediğiniz o dönemde teknoloji gelişmemiş, arabalar üretilmemiş motor bile uzak bir rüyaydı. İnsanlar bir yerden bir yere gitmek için binek hayvan kullanıyordu ama kendi için. Günde binlerce kilometre yürütüp, koşturup ne attan ne eşekten para kazanmıyorlardı. Onları kendi maddi ve arsız çıkarları için değil o dönemki standartlar ve koşullar vesilesiyle var olan imkansızlıkları aşmak için sürüyorlardı. Yeri geldiğinde binmiyor, dinlendiriyor ve onlarla birlikte yürüyorlardı. Sırf bu nedenle bu teziniz çürüyor.

“Faytoncunun ekmek parası”

Değil. Faytoncunun ekmek parası değil. Teknolojinin geliştiği, iş yaratma ve para kazanabilme olanaklarının eskiye göre daha çok olduğu bu zamanda bu işkencenin faytoncuların ekmek parası olduğunu savunmak sadece kolaya kaçmaktır. Tam aksi durumda, iş imkanlarının çok az olduğu bir durumda bile bu bahaneyi meşru zemini yaratmak için kullanıp hayvanları sömürmek caniliktir.

Sosyal Medya Gerekliliği

Birçok insan fayton gezisini sosyal medyada paylaşıp bununla “beğeni” ve “takip” alarak bir sosyal popülarite yakalamak ister. Bu çıkarcılıktır. Sırf sınıflı toplum içinde basamakları tırmanmak için hayvanların yaşadığı eziyeti görmezden gelmek, gözümüzün önündeki bu vahşete körlük ile karşılık vermek kalpsizliktir.

1540, 2, 20

İstanbul adalar genelinde 2017’deki bir veriye göre 1540 at bu işkenceye maruz kalıyor. Yine aynı kaynakta verilen bilgiye göre ekstrem hava koşulları dahil olmak üzere sürekli çalıştırılmaktan, yokuşlarda ve asfaltta koşturmaktan ötürü her yıl 800 at can veriyor. Normalde 20 yıl ömrü olan atlar bu koşullarda “yaşamak” zorunda kaldığı için 2 yıl sonra ölüyor.

Zevk uğruna cinayete ortak olma!

Belki bilmiyordunuz ve faytona bindiniz. Bu yazıyı okuyunca gerçeği öğrendiniz ve pişmansınız. Yapabileceğiniz şey etrafınızdaki insanlara bunu söylemek. Bu vahşete ortak olmamak. Hayatımızı yaşarken başka canlıları sömürmeden de yaşayabiliriz. Yaşam hakkı herkesindir. Sömürüye ortak olanların karşısında, sesi olmayan ve sömürülenin yanında olmalıyız.Bir zevk uğruna faytonlarda can çekişerek, bir anda yere yığılarak, açlıktan, susuzluktan ve yorgunluktan bitkin düşerek ölen atlara daha fazla göz yummamalıyız.

Emel Karagözlü Cicibaba
Baraka Kültür Merkezi Aktivisti