YORGANCIOĞLU NE DEMEK İSTİYOR, ASLINDA? – HASAN YIKICI

“Ülke istikrarını korumak adına özveride bulunuyoruz.”

Bu sözler Başbakan Özkan Yorgancıoğlu’na ait. Geçtiğimiz gün Türkiye Başbakanı Ahmet Davutoğlu ile yaptığı görüşme sonrası basına sarf ettiği sözler bunlar.

Apaçık ortada, bu sözlerin Türkiye için söylendiği. Hoş ya, henüz dayatılan ‘sürdürülebilir ekonomik program’  Ankara’nın istediği hızda gitmiyor. Muktedirin gönlünü almak için ‘bak özveride bulunuyoruz’ diyor Yorgancıoğlu!

‘Özveri’ kelimesi ne hoş ne sempatik bir kelime değil mi?

TDK’da özveri şöyle açıklanıyor “bir amaç uğruna veya gerçekleştirilmesi istenen herahngi bir şey için kendi çıkarlarından vazgeçme, fedakarlık.”

Amaç ortada! Çok açık! Niye fedakarlık ediliyor, istikrar için? Peki ya neyin istikrarı, tabii ki ekonominin! Hangi ekonominin , kimlik bunalımı yaşayan ‘solcuların’ dilinden düşürmediği sürdürülebilir ekonominin tabii!

Açıkçası henüz Yorgancıoğlu ve şürekasının, hükümetin ve patronlar erbabının, ticaret kesiminin, yönetici elitin herhangi bir fedakarlık yaptığı, özveride bulunduğu görülmedi. Demek ki Yorgancıoğlu kendi ve çevresi ve memleketin çarpık burjuva kesimi için konuşmuyor.

Peki Yorgancıoğlu sakın yıllardır eylem yapan Göç Yasası mağdurları adına konuşuyor olmasın? Ya da neredeyse bir yıldır maaşları hiç yükselmeyen, yükseldi mi de komik bir rakamın ötesine geçemeyen asgari ücretliler adına konuşuyor olmasın? Ya da özelleştirme mağduru eski KTHY çalışanları? Ya da ‘sürdürülebilir ekonomi’ adına kelle koltukta olan Elektrik ve Telefon kurumlarının çalışanları?

Pek tabii ki Yorgancıoğlu’nun vurgulamak istediği bu kesimler! Fakat sözcükleri karıştırmış; daha doğrusu diplomasi yapmanın doğası gereği manipülasyona başvurmuş. Özveri yani fedakarlık olayın fiilin öznesi tarafından kendi istencine bağlı olarak yani gönülden gelerek yapılan bir eylemdir.

Fakat ortada bir öz istenç veya içten gelerek vazgeçme, özveride bulunmak gibi bir durum değil, tam tersi yönetici tabakanın baskı ve dayatmalarıyla gerçekleşen hak gaspları var!

Açık bir şekilde Yorgancıoğlu kendi temsil ettiği sınıfın ve emellerin savunuculuğunu yaparak, Türkiye’ye ‘biz görevimizi yapıyoruz, merak etme!’ diyor.

Meselenin de sınıfsal karakteri de burada çözülüyor zaten. Ortada herhangi bir giz veya yanıltmaca yok! Her şey bir hakikat kadar ortada. Yönetici ve ticaret kesiminin, Türkiye’nin çıkarlarının istikrarı için ‘özveriye’ devam!

*** 

Kıbrıslı Türkler olarak 90’ların maddi yaşantısından çok farklı olmakla birlikte, o dönemin halet-i ruhiyesinden çok daha kötü bir dönemden geçmekteyiz. Maddi yaşamdaki değişimler, gündelik yaşama olumu gibi bir etki yapsa da, manevi, kültürel ve politik anlamda muazzam bir aşınma söz konusu.

‘Solcularımız’ sürdürülebilir ekonomik programdan, reformlardan ve özverilerle sağlanmış ülke istikrarından söz ededursun; tam burada, hayatın içinde hayatını devam ettirebilmek için yaşayanların safında sürdürülebilir bir istikrar değil, sürdürülemez bir istikrarsızlık söz konusu! Ve bu gittikçe derinleşmekte, derinleşirken de her şeyde olduğu gibi biçim de değiştirmekte.

Tarihteki tüm suskunluklar arkasından büyük patlamalara kapı açmıştı! Kıbrıslı Türkler için 90’ların suskunluğu 2000’lerin başına kapı açmıştı. Annan Referandumu sonrası dönem ise Toplumsal Varoluş Mitinglerine! Şu an 2000’lerin başında başlayan neoliberal ekonomik paketler sürecinin hem eşiğinde hem de gündelik hayatlarımı dönüştürmeye başladığı bir süreçten geçmekteyiz. Tüm bu yaşadıklarımız, gerek politik cenahta gerekse de gündelik hayattaki değişen ilişkilerde bize neoliberalizmin sadece ekonomik değil kültürel de bir politik/ideolojik bağlam yarattığını görüyoruz. Şu anki durumun adını ne koyarsanız koyun, Kıbrıslı Türkleri bekleyen büyük bir direniş dalgası var. Ve bu dalga üzerinde nasıl bir manevra yapacağımız bizlere bağlı! Sınıf kavgası hiçbir zaman bitmemişti, sınıflar varolduğu sürece de bitmeyecek! Fakat artık sınıf kavgasının daha görünür, apaçık ve çetinleştiği bir dönemdeyiz!

Birileri ‘özveriden’ ve sürdürülebilir gevezeliklerden bahsede dursun, biz sınıf mücadelesi diyoruz! Hodri meydan!

Be the first to comment

Leave a Reply