DOKUNMAYIN İKTİDARIMA. YOKSA…-Yusuf Özgü Sertel

İlerici güçlerin algı aralığını genişletip, son genel seçimlerde sandığa yansıttığı tavırla, emperyal sırtlanların uşağı AKP’ye mutlak erkini kaybedebilme kaygısı yaşatması; demokratik hak ve özgürlükler yelpazesinin genişleyeceği günleri müjdeliyor aslında.

Doğanın gereğidir ki; ileri ivmelenen her soyut veya somut varlık, karşı-ilerici bir dayatmayı sürtünme kuvveti olarak karşısında bulur. Zıplarken yeryüzü bizi aşağı çeker, koşarken rüzgar hızımıza ket vurur. İnsanın/İnsanlığın tam gelişiminin mihenk taşlarını oluşturacak olan devrimci/ilerici fikirler de; karşı-devrimci, faşist ve baskıcı fikir ve/veya pratiklerle sönümlenmeye, bastırılmaya zorlanır.

Halkların değil de küresel egemenlerin arsızca gelişimini erek edinen AKP, işte tam da böyle bir pozisyon belirlemiştir kendine. Kendi zümresel çıkarlarını, egemenlerin çıkarlarıyla örtüştürebildiği aralıkta, zümre için herşey yolundadır. Ne ki, eğer halkların ve insanlığın çıkarına ilerici adımlar atılamasın veya atılması dahi hayal edilemesin.

Suruç katliamı, yüreklere güzel günler adına umutlar serpen ilerici gençlerin katledildiği, “dişlerinden kan damlayan” emperyal odakların taşeronluğunda; ve bu odakların iktidarlarını yeniden kuvvetlendirmek adına açtıkları savaşın yoğunlaştırılmış bir adımıdır.

İkinci adımda ise; IŞİD ile “sıcak çatışma”  mizanseni hayata geçirilmiş, ulusal güvenlik bahanesiyle ve  IŞİD’e  karşı operasyon düzenleme kulbu takılarak, ilerici-devrimci bir çok kesime karşı faşizan baskılar, tutuklamalar, operasyonlar ve hatta cinayetler devreye sokulmuştur.

Bağcılar’daki ev baskınında, Halk Cepheli Günay Özarslan katledilmiş ve ardından cenaze töreni  devlet güçleri tarafından terörize edilmiştir. Yine toplumsal muhalif kesimleri sindirmek adına hukuk ayaklar altına alınarak, Eğitim-Sen Genel Merkezi polis baskınına maruz bırakılmış ve  bir çok yasadışı gözaltı yapılmıştır.

Kanlı savaşlarının yüz karası gerçekliklerini gizleyebilme kaygılarından dolayı, basın ve basın özgürlüğü de bu faşizan uygulamalardan nasibini  almıştır. Öyle ki, halkları aydınlatma şiarı edinen, ilerici basın organlarından birisi olan sendika.org:

Özgür basına yönelik sansür, iktidarda kalmak için savaş çıkarmayı, bombalar patlatmayı göze alan faşist bir iktidarın halkın haber alma hakkına saldırısıdır. Bilgisayar ekranlarında görünen basitçe bazı muhalif haber sitelerine erişimin engellenmesi değildir; ekranda görünen demokrasiye erişimin engellenmesi çabasıdır, faşizmdirFaşizmin saldırısı karşısında, geri adım atmayacak, faşizme karşı mücadelenin gereğini yapacağız. Mücadele sürdükçe Sendika.Org da varlığını sürdürecek, susmadı, susmayacak!http://www.sendika.tv/2015/07/ne-zulmu-kabul-eder-ne-sansure-boyun-egeriz-sendika-org-susmayacak/   açıklamasıyla tepkisini dile getirmiştir.

 Barış Bloku’nun, AKP’nin savaş politikalarına ve IŞİD’e karşı yapılan Büyük Barış Yürüyüşü valilik tarafından engellenmek istenmektedir. Bunların yanı sıra, Demokratik Halklar Federasyonu da dahil olmak üzere, halkların kardeşliği şiarını; anti-kapitalist, anti-emperyalist, ilerici ve devrimci temellerde yükselten bir çok örgüte polis timleri baskınlar düzenlemekte, gözaltılar yapmaktadır.

Görüldüğü üzere  hegemonyasını sürdürmek isteyen ve biçilen küresel görevin sorumluluğunu omuzlarında hisseden  AKP, emperyalist müdahalelerle istikrarsızlaşan, ancak ilerici-devrimci girişimlerin/ittifakların daha güçlü ses vermeye başladığı bölge coğrafyasını, olabildiğince rayından çıkartmak için türlü entrikalarla kaosa sürüklemek istemektedir. Aslen hedefte IŞİD değil solcular, devrimciler ve sosyalistler vardır.

Şüphesizdir ki, karşı-devrim pratiği ne kadar hayasızlaşır, ne denli faşizan bir forma dönüşür ise dönüşsün, devrim pratiği de ilerici hiziplerin güçlü dayanışması ve  azmiyle, yılgınlık sarmalına girmeden ve  kararlılıkla; yerçekimine karşı daha yukarıya zıplamanın da, rüzgara karşı daha süratli koşmanın da yaratıcı çözüm yollarını arayacak, bulacak, geliştirecek ve insanlığın lehine dönüştürülmüş doğru hayat biçiminin, sosyalist düzenin vücut bulmasını sağlayacaktır.

Gün birlik, gün dayanışma günüdür. .

Yusuf Özgü Sertel
Bağımsızlık Yolu