Aynı Gökyüzü Altında – Zekiye Şentürkler

Aynı gökyüzü altındayız bu hayatta; tüm insanlar, hayvanlar, bitkiler, canlılar, cansızlar… Koca dünyada biraz bizden, biraz onlardan, biraz şunlarlardan var. Yani kocaman dünyaya biraz biraz hepimizin sığmasına hiç bir engel yok. Paylaşamayacağımız hiçbir şey yok mesela. Hepsi benim olsun, şunlara bunlara kalmasın demeye hiç gerek yok. Hele de içerisinden geçmekte olduğumuz küresel salgın neticesinde, doğanın ve ekosistemin yağmalanmasının faturasını çok ağır bedellerle ödediğimiz bu zamanlarda paylaşmama gibi bir seçeneğimiz de artık zaten yok. Bu dünya hepimizin! Onu, yaşanmaz bir yer kılanlara, insanı doğadan yabancılaştıranlara, cinsiyetine, cinsel yönelimine, cinsel kimliğine göre bölüp dışlayanlara inat bunu kafamıza iyice sokalım.


Bu koskoca dünyada insanları ötekileştirmeden, cinsel yönelimlerine saygı göstererek, ayrımcılık yapmadan yaşayabileceğimizi bir nebze, en azından bir kısmımızın, başarabildiğini gösterdiği tarih 17 Mayıs yaklaşıyorken bu konuya değinmeden geçemedim. Nedir bu 17 Mayıs diye soranlara kısaca bir girizgah yapacak olursak; 17 Mayıs, 1990 yılında Dünya Sağlık Örgütü’nün eşcinselliği bir “hastalık” olarak görmekten vazgeçmesinin ardından Uluslararası Homofobi, Transfobi ve Bifobi ile Mücadele Günü olarak kutlanmaktadır. Uluslararası Homofobi Karşıtlığı Günü olan 17 Mayıs tarihi, cinsiyet kimliği ve cinsel yönelimlerle ilgili tüm fiziksel, ahlaki veya sembolik şiddetlere karşı eylem ve karşı durma günüdür. 17 Mayıs 1990’da eşcinselliğin “Uluslararası Hastalık Sınıflandırması”ndan çıkarıldığı günden bu yana tamı tamına 30 yıl geçtiği halde, eşcinsellere yönelik damgalama ve ayrımcılık maalesef hala devam ediyor. Ayrımcılık, toplumsal baskı ve şiddet, dünyanın pek çok bölgesi ile birlikte adamızda da LGBTİ bireylerin huzurunu bozuyor hatta çoğu zaman haklarından faydalanmalarını kısıtlıyor/engelliyor.


Her yıl olduğu gibi (pandemiden ötürü tam olarak geçmiş yıllardaki sokak eylemi şeklinde olamaycak olsa da) bu yıl da 17 Mayıs Organizasyon Komitesi tarafından hazırlıklar tamamlandı, takvimler oluşturuldu ve etkinlikler duyuruldu. Komitenin duyurusu, sosyal medya sayfalarından şu şekilde paylaşıldı;
17 Mayıs Komitesi Basın Açıklaması
17 Mayıs 1990 tarihinde eşcinselliğin Dünya Sağlık Örgütü’nün ruh hastalıkları listesinden çıkartılmasının yıldönümü olan bu gün her yıl olduğu gibi bu yıl da 17 Mayıs Organizasyon Komitesi tarafından kutlanacaktır.
Bu yılın teması “Aynı Gökyüzünün Altında Renklerimizle Bağlandık” olup, 17 Mayıs Haftası etkinliklerimize, 11 Mayıs günü saat 10:00’da Komite Facebook sayfasından yapacağımız, canlı basın açıklaması ile başlıyoruz.
Komite Bileşenleri: Baraka, GİGEM, CTP Gençlik Örgütü, TDP Gençlik Örgütü, EMAA Başkent Sanat Merkezi, Bağımsızlık Yolu, ÇAĞSEN, Mesarya Kadınları İnsiyatifi, Üniversiteli Kadın Kolektifi, AB Bilgi Merkezi, Halkın Partisi – TCEK, KAYAD ve Kuir Kıbrıs Derneği
Bu dolu dolu takvimin bir köşesinde buluşmak üzere!


Evet, homofobiyi yenmek, bunu geniş kesimlere benimsetmek kolay değil. Ama toplumun sınıflı olduğunun bilincinde olanlara, ezilenlerden yana duranlara, özellikle pandemi sonrası ekonomik krizin de kendini gösterdiği şu günlerde çok önemli bir iş düşüyor bu konuda… Peter Morgan’ın “Eşcinseller ve İşçi Sınıfı” kitabında vurguladığı gibi:

“LGBTİ topluluğun tam kalbinden geçen sınıfa dayalı bölünmeler; onların ezilme deneyimini, politikasını ve kurtuluş mücadelesi yürütmedeki stratejilerini etkilemektedir. LGBTİ’lerin işçi sınıfının geri kalanından daha fazla harcama gücüne sahip olduğu ya da daha fazla varlıklı olduğuna dair mit, sınıfsal ayrımları görmezlikten gelmek ve üst orta sınıf bir kesimi tüm LGBTİ topluluğunu temsil eder olarak görmek gibi oldukça hatalı kanaatlerden kaynaklanmaktadır. Böyle bir perspektif sadece gerçeği çarpıtıp LGBTİ’lerin ezilmesini görmeyi zorlaştırmakla kalmaz, aynı zamanda LGBTİ’lerin temel eşitlik haklarına yönelik tüm hamlelere karşı direnmek isteyenlere cephane sağlar.”

Bu nedenle LGBTİ’lere karşı karşı yapılan ayrımcılığı ve LGBTİ hareketinin taleplerini sadece 1 haftaya sığdırmakla kalmamalı; ezilenlerin özgürlük yürüyüşünün bir parçası olarak görmeliyiz.

Zekiye Şentürkler
Baraka Aktivisti