Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Rahvancıoğlu: YANGIN HELİKOPTERİ Talebini Yükseltelim

Bağımsızlık Yolu Genel Sekreteri Münür Rahvancıoğlu, yangın helikopterinin gerekliliği konusunda sosyal medya hesabında paylaşımda bulundu.

Trafik ışıklarına rağmen de bir çok kaza oluyor, bu trafiğe ışık takmamak için bir sebep mi?

Gözümüzü hedeften ayırmaya çalışan aydın müsvettelerinin, küflü vicdan azapları ve melankolilerini bir yana bırakalım. Kendimiz ve doğa için, YANGIN HELİKOPTERİ talebini yükseltelim…

Açıklama şöyle:

Efendim neymiş, “yangın helikopterlerine rağmen dünyada birçok yangın oluyor”muş! Hayatımda duyduğum en saçma argümanlardan birisi bu… Trafik ışıklarına rağmen de bir çok kaza oluyor, bu trafiğe ışık takmamak için bir sebep mi?
Ama bunu söyleyenleri birazcık sıkıştırsanız, “bu işin çözümü eğitim, yangınlar cahillerin işi, ben eğitime vurgu yapmak istedim” diyeceklerdir…
Oysa eğitim ve doğa sevgisi aşılamak önemli olmakla birlikte; eğitim yolu ile bir toplumdaki bütün bireylerin davranışlarının değiştirilebileceği düşüncesi hem ütopik hem de totaliter bir anlayış. Tüm bireylerin davranışlarını değiştiremeyeceğimize göre, yangınlara en etkin şekilde müdahale etmek için hazır olmak da en mantıklısı…
Yangın helikopteri sözünü duyunca eğitim vurgusu yapan kişilerle, bu minvalde konuşunca diyeceklerdir ki; “haklısın, ama ben hepimizin suçlu olduğunu vurgulamak istedim. Gerekli eğitimin sağlanması ve helikopter alınması konusunda girişim yapmayan kişileri biz seçiyoruz sonuçta!”
Bu “hepimiz suçluyuz” sözünü, Kıbrıslı olmak isteyip Kıbrıslı Türklerden huylananlar da; Türk olmak isteyip Kıbrıslı Türklerden huylananlar da çok seviyor! Dışında kalınca sarsamadıkları kimlik algısını, içerden çürütmek kolaylarına geliyor. Bu arkadaşlar başka zamanlarda “ben dili” ile konuşmanın öneminden, “biz dilinin” sakıncalarından bahsetmeyi çok severler! Madem ortada paydaşı olduğunuz bir suç var, neden kendi adınıza konuşmuyorsunuz? “Ben suçluyum çünkü filanca partiye oy verdim, falanca partiyi destekledim, artık bunu yapmayacağım” niye demiyorsunuz? Demezsiniz, çünkü oradaki “biz”e kendinizi dahil etmiyorsunuz, tek derdiniz samimi görünüp halkın özgüvenine zarar vermek. Ki ayağa kalkıp, gelmiş geçmiş yetkililerden hesap soramasın, oturup kendini suçlasın!
Bazıları diyecektir ki “yahu amma abarttın, insan denen türün doğaya ne kadar zararlı olduğunu anlatmaya çalışıyorum sadece!”
Bu kişilere verilecek cevap da hazır; evet insanlık doğaya onarılamaz yaralar verdi, ama on binlerce yılda doğa ile uyum içinde yaşayan bir çok insan toplumu da oldu, hala da var. Doğa ile uyumu yine de yakalayabiliriz, yeter ki kâr ve bireyciliği yücelten bu sınıflı toplum düzenini aşabilelim! Onu yapmak da, genel olarak insanlığı suçlayarak değil, insanlığın mevcut durumundan çıkar sağlayanları itham ederek olur!
Onun için, #YangınHelikopteri talebi ile büyüyen öfkemize sıkı sıkı sarılalım. Gözümüzü hedeften ayırmaya çalışan aydın müsvettelerinin, küflü vicdan azapları ve melankolilerini bir yana bırakalım. Kendimiz ve doğa için, YANGIN HELİKOPTERİ talebini yükseltelim…