Böyle Çok Daha güzERKsin – Emel Karagözlü

Türkiye’de AKP iktidarında yıldızı parlayan ve en kârlı dönemini yaşayan Acun Ilıcalı, yine bu dönem TV8’i satın alarak, AKP’nin savaş politikalarını yürütürken kullandığı “uyutucu” bir araç görevi görmeye başladı. Kanalında yayınladığı programlar ile insanları ülkenin gerçek gündemlerinden uzak tutma görevini başarıyla yerine getiren Acun Ilıcalı/Acun Medya’ya, AKP ise diğer kanallara uyguladığı muhafazakar sansürlerde daha esnek davranarak karşılık veriyor (Örneğin, TV8, şu an Türkiye’de kadınların mini etek giymesine ‘izin’ verilen ender kanallardan biri). Öte yandan Acun Medya’nın, uyutma görevinin yanında, yeni yayına giren bir programla bu kez AKP’nin kadınlar üzerinde uyguladığı kontrol politikalarını bizzat sahiplenen ve meşrulaştıran bir pozisyona geldiğini görüyoruz.

 

1 Şubat’tan itibaren TV8 ekranlarında yayınlanmaya başlanan “Böyle Çok Daha Güzelsin” adlı programın formatı, kadınların, eşlerinin istekleri doğrultusunda “değişimini” içeriyor. Önce eşlerinin istekleri doğrultusunda gardroblarındaki birçok şey çöpe giden kadınlar, daha sonra yine eşlerinin istekleri göz önünde bulundurularak estetik operasyonlar, saç, makyaj ve kıyafet gibi birçok değişimden geçiyor. Bununla da bitmeyen bu sözde değişim serüveninde sıra kadınların iki kişiden oluşan bir jüri önüne çıkarılmasına geliyor ve jüri önüne çıkan kadınlar puanlanıyor. Daha sonra haftanın finalinde “son büyük değişim” olarak adlandırılan değişimden geçen kadınlar yarışmayı kazanabilmek için en yüksek puanı toplamak, yani en büyük fiziksel değişimi gerçekleştirmek durumunda bırakılıyor. Son olarakta her koca kendi eşi dışında sadece bir kadına “altın puan” diye adlandırılan puanı verme hakkına sahip oluyor. Bir hafta sonunda bütün bu fiziksel değişimlerin dayatıldığı kadınların içinden en yüksek puanı alan kadın “kazanıyor”.

 

Peki kazanan gerçekten de kadınlar mı?

 

Kadınların kendi fiziksel görünüşleri üzerinde söz hakkının olmadığı, herşeyin erkek istekleri doğrultusunda yapıldığı ve kadınların fiziksel özellikleri ile değerlendirildiği bu programda, kadınlar, aslında erkek tarafından sahip olunan bir meta, kendi bedenleri üzerinde söz sahibi olmayan objeler olarak, yani tam da ataerkil toplum yapısının kadına bakış açısına uygun şekilde sunuluyor. AKP iktidarının kadınlar üzerinde baskı kurmaya yönelik politikalarını göz önünde bulundurursak, yandaş Acun Ilıcalı / Acun Medya’nın ne yapmaya çalıştığını anlamak hiç de zor değil. Kadınların ezildiği, şiddet gördüğü, taciz ve tecavüz edildiği yetmezmiş gibi, varolan söz haklarının da ellerinden alınmaya çalışıldığı günümüz Türkiye’sinde, bu program tam da AKP’nin ataerkil ve kontrolcü kadın politikalarını besleme ve destekleme amacına hizmet ediyor. Sert eleştirilere maruz kalan kadınlar, zaman ile kendilerine olan güvenlerini daha da kaybediyor ve gerçekten söz haklarının olmadığına inandırılıyor. Kadınlara, kişisel bakımın kendi tercihleri değil, kocaları ve ataerki toplum istediği için yapılması gerektiği bilinç atlarına sistematik bir şekilde enjekte ediliyor.

 

Taciz, tecavüz ve kadın cinayetlerinin, AKP iktidarıyla yükselen muhafazakarlaşma ile arttığı günümüz Türkiye’sinde bu programın yayımlanması, yönettikleri TV ekranlarında Özgecan gibi tecavüz mağdurlarını ananların, aslında kadın üzerinde kurulan kontrol mekanizmasını yaygınlaştırarak, kadına şiddetin devamını sağladığı, yani dolayısıyla tecavüz ve taciz olaylarını da desteklediği görülüyor.

 

İşte bu yüzden söz konusu yarışmada günün sonunda kazananlar AKP iktidarı, örgütlediği gerici, muhafazakar ve yobaz ideoloji, ve tabii ki Acun Ilıcalı’dır.

Yani kısacası Acun Medya yapımı herhangi bir programı izlerken veya destek sms’leri gönderirken, aslında kadınları köleleştiren bir siyasete destek gönderiyor olduğumuzu aklımızda bulunduralım.

Emel Karagözlü