BU BİR YAS YAZISI DEĞİL – FATİH BAYRAKTAR

Berkin Elvan… Uyurken büyüyen, uyurken ölen çocuk. 269 gün direnen, direnciyle insanlara umut veren çocuk. Arkasından yüzbinlerin yürüdüğü herkesin çocuğu. Sözün ve yazının bittiği yerdir bu nokta.Yitirilen masum bir canın ardından ne söyleseniz, ne yazsanız birşeyler eksik kalır. Ancak susmak erdemdir sözü bu gibi anlar için söylenmemiştir. Ne güzel yazılmış tutulan bir pankartta “Çocuklar uyurken susulur. Ölürken değil.” O yüzden susmamak, söylemek, yazmak lazım. Ama bu yazı bir yas yazısı değil. Bu yazı Berkin’in ölümüne gösterilen bazı tepkileri bir psikolog gözüyle ele almak için yazıldı.

Berkin’den çok önceydi. Türkiye’nin bir yarısı bir gerilla saldırısı ardından ölen askerlere ağlıyordu. Sosyal medyadaki öfke tonu yüksek mesajlar arasından birine gözüm takıldı: “Kürtleri kısırlaştırın.” Mesajın içeriğinin çağrıştırdığı düşüncelerle boğuşurken ikinci darbeyi yazıyı yazanın kim olduğuna baktığımda aldım. Yazan bir psikoloji mezunuydu.

Berkin’den önceydi. Van büyük bir depremle sarsıldı. Türkiye kaybettiği binlerce cana ağlıyordu. Sosyal medyada acı tonu yüksek mesajlar arasından birine gözüm takıldı: “Eden bulur.” Mesajın içeriğinin çağrıştırdığı düşüncelerle boğuşurken ikinci darbeyi yazıyı yazanın kim olduğuna baktığımda aldım. Yazan bir psikoloji öğrencisiydi.

Berkin’in ölüm haberinin geldiği gündü. Türkiye’nin kalbi saat 7.00’da durdu. Sosyal medyada acı ve öfke tonu yüksek mesajlar arasından birine gözüm takıldı: “Berkin’i olaylar sırasında sokağa bırakan aile de suçlu.” Yine bir darbe aldım. Çünkü yazan bir psikologtu.

Oysa biz öğrencilerimizi yetiştirirken psikolog olmanın en temel önşartlarından birinin önyargılardan, kalıp yargılardan kurtulmak olduğunu söyleyip dururuz. Oysa biz Psikoloji her zaman mağdurun yanında olmalıdır deriz. Oysa biz elinizde yeterli bilgi yoksa yargılara varmayın diye öğütleriz.

İşte bu yüzdendir ki ortada birçok psikoloji mezunu varken, çok az psikolog vardır. Bu durumun aldıkları eğitimin düzeyiyle ilgisi yoktur. Psikologluk yapıcı ve empatik bir dil kullanmayı gerektirir, nefret dilini değil. Psikologluk insanların iyiliği için vardır. Onların canları,kanları ve bedenlerine rağmen var olamaz. Psikologluk olaylara geniş bir pencereden bakmayı ve analiz etmeyi gerektirir. Sığ ve yanlış bilgiler zarar verir çünkü. Ve Psikologluk biraz değil çokça enternasyonalist olmalıdır. Milliyetçiliğin dar kalıplarına sığmamalı, ötekileştirmeyi kendine yasak eylemelidir.

Berkin’in ailesi ihmalkar mıydı? Annesi Gülsüm Elvan, Berkin’in öldüğü günü travma yaşayan çoğu insanda olduğu gibi tüm ayrıntılarıyla hatırlıyor ve anlatıyor: “Cumartesi gecesi Gezi’ye destek için Okmeydanı’nda yürüyüş vardı. Gazdan ne evde durabiliyoruz, ne dışarıda. Sabaha kadar ayaktaydık, gün doğarken etraf sakinledi. Fırına gitmeye hazırlanıyordum. Berkin, elimdeki 5 lirayı çekip kapıya fırladı. ‘Aneyyy, senin ayağın sakat, bir olay olursa koşamazsın, ben gideyim, hem sokakta arkadaş bulursam kahvaltıya getirebilir miyim?’ diye sordu. Berkin, çatışma seslerini merak edip yolunu değiştiriyor. Gaziler Sokağı’nın köşesinden kafasını uzattığında bir binadan Berkin diye bağrıldığını duyuyor. Başını çevirip yukarı bakıyor…”

Gülsüm annenin söyledikleri yoruma yer bırakmayacak denli açık. Buna rağmen bir psikolog neden aileyi ihmalkarlıkla suçlar?  Ümit ediyorum ki gözünden kaçmıştır. Ama kaçmamışsa ve buna rağmen aileyi suçlamaya devam ediyorsa işte o zaman egemenlere karşı boynu kıldan ince olma durumu ortaya çıkar ki bu durum korkutucudur.  Korkutucudur çünkü mağdurun yanında olması gereken psikolog egemenlerin dilini içselleştirmiş, onların ağzıyla konuşmaya başlamıştır. Bu bağlamda asker ölümlerine, Van depremine  verilen tepkiler de içselleştirilmiş egemen dili yansıtmaktadır. Ama her etki kendi tepkisini de yaratmaktadır. İşbirlikçiler arttıkça  onların kullandığı dili reddeden, alternatifi üreten ve bunu korkmadan söyleyen/eyleyen asilerin sayısı da çoğalmaktadır. Berkin’in öldüğü gün “Yanınızdaydık, yanınızdayız, yanınızda olacağız.” diyen binlercesi gibi…

Be the first to comment

Leave a Reply