BU SABAH YAĞMUR VAR KIBRIS’TA – İsmail Özuçar

rain_drops_at_night-wideBu gün dolu yağıyor ve feci şekilde rüzgar esiyordu. Daha geçen gün düşmüştü henüz yağmur damlacıkları Kıbrıs’ıma ama bugün şiddetini göstermişti hava toprağa. Bir kadın çıktı penceresine ve haykırıyordu “Lefkoşa yıkılacak bugün, hava delirdi, kırıp geçirecek her yeri” diye. Dur dedim ona usulca ve tuttum kolundan.

Oturduk sonra beraber penceresinden izlerken yağmuru, doluyu. Dedim ki ona “niye kaygılanıyorsun? Nedir seni rahatsız eden?” diye. O da “hava sevdiğim Lefkoşa’yı kıracak bugün, insanlarım dolaşamayacak sokaklarında rahatça” dedi. Kapanacaktı herkes eve. Hele ki gece olunca kararacaktı her sokak. Değil Lefkoşa, tüm Kıbrıs kararacak dedi.

“Kaygılanma” dedim ona. Neler gördü Lefkoşa. Bir doludan yılacak şehir değil dedim ona. Bu şehir savaşı, işgali gördü. Sürgünü, göçü gördü. Uzağına atılan, tuzağına düşürülen, içinde geberen insanını gördü. Dikenli telleri gördü Lefkoşa. Tam ortasında böldüler onu. Kalbini söktüler ona. Üretirken üretmemeyi de gördü. Ağladı o zamanlar Lefkoşa. Bekledi, sabretti hep. Kuklaları, işbirlikçileri gördü. Koltuğunda dört dönenleri, kıvıranları, masal anlatanları gördü. Devrimcileri de gördü Lefkoşa. Umutlandığı da oldu, sevindiği de. Yitirmedi asla umudunu, beklemeye devam etti.

Son yıllarda ezan seslerini duyar oldu. Camiler kuruldu üzerine. Kadın sattılar onca ezan seslerinin duyulduğu bu şehirde… Bu şehir için emek verenler dayaklar yedi yine bu şehri koruduğunu iddia eden polislerden. Koktu bu şehir! Daha geçen sene! Bu zamanlar!

Her yağmur yağdığında daha da koktu. Suyla karıştı kokuşmuş çöplerin yeşilimsi sarımsı rengi. Ama daha da önemlisi yalanları koktu artık bu şehrin. Dudak çatlattı yalanları. Bu şehirde yalanlar söylendi. Kravatlı adamlar hükmetti bu şehre. Öyle zannettiler en azından. Portakal renginde kravatları vardı bu Pinokyoların. Sonra elma yeşili kravatlılar hükmetmeye başladılar .

Portakal renginde olanlar göç yasaları geçirdiler, gençlerine ihanet ettiler Kıbrıs’ımın. Copladılar memleketimin gençlerini. Emirler aldılar, harfiyen uyguladılar bunları.

Şimdi de elma yeşilleri ihanet ediyor halkına. Aydınlık için söz verirlerken karanlığa gömdüler ülkemi. %30 dediler; daha bir yıl önce ellerinde %20leri eleştiren pankartlar varken. Dalga geçtiler insanımla. Sermayeye göz kırptı bunlar da. Sermayenin hesabını halkta ödettiler.

Yani diyeceğim o ki; Lefkoşa bir yağmura, bir fırtınaya, cam kıran bir doluya alışkındır. Kıramaz Lefkoşa’yı da Kıbrıs’ımı da bunlar. En çok ne yaralar bilir misiniz? En çok yalanlar, yalakalıklar, işbirlikçiler kanatır kurumayan yaramızı. Bir de bunlardan medet umanlar… Hala bu halka ihanet edenleri görmezden gelip susup oturacak mıyız? Hala bekleyecek miyiz? Önemli olan buna karar vermek.

 

İsmail Özuçar

Baraka Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply