DEDİKODU SİYASETİNİN POLİTİK MİZAHA TEPKİSİ – KAMİL İPÇİLER

Çok güzel demiş bir arkadaş..

”Algı bir bütündür, fotoğraf ise sadece bir parçası”..
Evet, bir fotoğrafta gözünüz kapalı da çıkabilirsiniz, burada anlık bir zaman diliminden bahsetmekteyiz. Fakat! Sibel Siber’in o fotoğrafını değerlendirirken, Sn.Siber’in elçilikle ve AKP ile arasındaki ilişkiyi iyi incelemek gerekiyor. O zaman o poz, daha anlamlı hale geliyor.
…..
Yine de ben bu yazıyı, o fotoğrafın kendisinden değil de, fotoğraf üzerine yapılan yorumlardan rahatsız olan arkadaşlara ithafen yazıyorum.
Sevgili arkadaşım.. Sibel Siber’in Tayyip Erdoğan’a hayranca bakışının eleştirilmesine ya da mizah malzemesi yapılmasına ”ahlaksızlık”, ”bu insanın çocuğu var, ailesi var” diyecek kadar ‘öfkeleniyorsunuz’ ya.. Hani size, Sibel Siber’in o fotoğrafının altına yazılan ”seviyorsan git konuş bence” yazısı acımasızca ve seviyesizce geliyor ya.. Hani ‘ayıp’ olmuş ya Sibel hanıma, hani ailesi etkilenmiş filan…
Sibel Siber’in fotoğrafına geliştirilen tepki çok farklı ama, ben yine de yazılanları okudukça sormak istedim. Sizler vakti zamanında ”Denktaş MEZARA!” diye slogan atar ve attırırken, Denktaş’ın ailesi yok muydu? Böyle bir sloganın nasıl bir siyasi tarafı vardı sizler için ?
Yıllarca Eroğlu aleyhindeki propagandanız ”ma eroğlu?? hastaneden stetoskop çaldı be o” değil miydi? Gerçek olup olmadığını önemsemeden, yıllarca siyasi propagandayı kulaktan duyma dedikodu üzerinden kuran sizler değil miydiniz?
Akıncı’yı yıpratmak uğruna Meral Akıncı üzerinden, KAYAD ile ilgili onlarca dedikodu servis eden yine yine ayni kesimdi. Akıncı ailesinin Siber ailesi kadar duyguları yok muydu?
Bugün Sibel Siber’in duyguları konusunda hassas olan kesimler, İrsen Küçük’ün şaşı oluşunu alay malzemesi olarak her gün yeniden üretmedi mi?
Aklıma gelen bu bir kaç örneğin ortak yanı, bugün Sibel Siber’in partisiyle bir dönem siyasi rekabet içerisindeki kişiler olmaları, ve bu partinin dedikodu mekanizmaları tarafındansiyaset ve etik dışı yaklaşımlara maaruz kalmaları. Lakin yukarıda yazdığım örnekler mizah içermekten çok uzak, dedikodu ve kirli siyasetin ürünleri. Evet! Bunlar sizin ürünleriniz! Ve yıllarca bunlardan başka bir şey üretmediniz…
Hal böyleyken, dedikodu siyaseti ve politik mizah arasındaki farkı kavrayamayışınızı kötüye yormuyorum. Fakat politik mizah, Türkiye’deki Gezi Direnişi’nin itici gücü olan, ve tüm dünyada halk direnişinin moral kaynağı haline gelen bir yaratıcılık ürünüdür. Politik mizah, halkın ürünüdür! Yazının başında belirttiğim üzere; Sibel Siber’in fotoğrafı ile ilgili yapılan espiriler, örneğin ”seviyorsan git konuş”, cinsel bir aşka değil, CTP’nin liberal kanadının AKP ile olan aşkına gönderme yapıyor. CTP-BG kadın kollarının, ya da bazı CTP-BG kalemşörlerinin çarptırmaya çalıştığının aksine, burada tepki Sibel Siber’in kişiliği ve ya cinsiyetiyle ilgili değil, fakat temsil ettiği siyasi duruşla ilgili. Erdoğan’a karşı el pençe divan duran, esas duruşta bekleyen tüm siyasetçilere yaratıcı bir gönderme, bir tepki aslında bu. Bugün Sibel Siber, elçilik ve AKP ile arasını ‘iyi’ tutarsa siyasi kariyer anlamında önünün açık olduğunu düşünen siyasilerden yalnızca biri. Ve o, tüm adımlarını buna göre atıyor, ilişkilerini buna göre kuruyor. İşte o fotoğraf bunun bir yansıması, ”seviyorsan git konuş bence” yorumu ise bu fotoğrafa halkın duyduğu tepkinin espirili bir karşılığıdır.
Kendi geçmiş pratiklerinden ötürü ‘ahlaksızlık’, dedikodu, çirkeflik, etik dışılık ile, politik mizah arasındaki farkı ayırt edemeyen bu bir grup insana, önce sahip oldukları kültürle ve bunun sonucunda ortaya koydukları pratikle yüzleşmelerini öneririm. Sonra Türkiye’de yayınlanan Penguen ve Uykusuz gibi haftalık mizah dergilerini alıp okusunlar. Belki o zaman politik mizah ile kendi çirkef dedikodu siyasetleri arasındaki farkı kavrarlar.
Kamil İpçiler
Baraka Aktivisti

Be the first to comment

Leave a Reply