Gözden Kaçmaması Gereken Bir Gündem: Zorunlu Din Dersleri – Cansu N. Nazlı

 

Kıbrıs Sorunuyla ilgili gündemin hareketlenmesi, kanun hükmünde kararnamelerle geçen muhaceret, çalışma ve seyrüsefer aflarına, makam araçlarına alınan ara emirleri derken zorunlu din derslerine karşı toplanan imzaların arada kaynamasına kendimce mani olmak için yazıyorum bugün.

Kıbrıs Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, okullarda zorunlu din dersi olarak okutulan Sünni İslam dersinin seçmeli ders olması yönünde bir süredir toplamakta olduğu imzaları geçtiğimiz gün Eğitim Bakanına iletti.

“Ha tenis kursu, ha kuran kursu…”

AKP’nin Kıbrıs’ın kuzeyinde Sünni İslam politikasını yaymak adına en somut dayatmalarından biri CTP-DP hükümeti tarafından 2009 yılından itibaren din derslerinin zorunlu hale gelmesiyle yaşanmış, bunu gittikçe yaygınlaşan kuran kursları takip etmişti. Halkın konuyla ilgili muhalefeti karşısında dönemin başbakanı ve CTP Genel Başkanı Ferdi Sabit Soyer’in sözleri hâlâ kulaklarımızda.

Çocuğun Gelişim Hakkı…

Çocuk haklarının temelini oluşturan çocuğun gelişim hakkını kabaca tariflersek; çocuğun eğitim, kültürel aktivite, bilgiye erişim, oyun, dinlenme hakkı, düşünce ve din özgürlüğünü içeriyor.

Konumuz özelinde bakacak olursak din derslerinin zorunlu, kuran kurslarının ise yaygın hale gelmesi çocuğun gelişim hakkında birleşen birçok hak ve özgürlüğünü kullanmasına ya doğrudan engel teşkil etmekte ya da gölge düşürmekte.

Özel okullara teşviki artırmak için kamusal eğitim hizmetinin bilinçli bir şekilde geriletilmesi çocukların parasız, bilimsel, laik, kamusal eğitim gasp etmekte. Belli bir dini mezhebi içeren din derslerinin zorunlu hale gelmesi ve ilkokullara kadar inmesi, doğrudan düşünce ve din özgürlüğüne, dolaylı olarak ise bilgiye erişimine engel olmakta. Okulların öğleye kadar olmasına karşın ebeveynlerin özel sektörde akşama kadar çalışıyor olması, kuran kurslarını çocukları ücretsiz olarak gönderebilecekleri bir yer haline getiriyor. Bu noktada ücretsiz etütlerin noksanlığı, çocuğun kültürel aktivite ve oyun hakkından geri kalmasına neden olmakta.

İlahiyat Koleji…

AKP’nin dini faaliyetlerini adamızda yoğunlaştırmak üzere yine CTP-DP hükümeti döneminde açtırdığı İlahiyat Koleji, eğitim sendikaları tarafından 2014 yılında dava edilmiş ve Yüksek İdare Mahkemesi geçtiğimiz aylarda mesleğe yönelik eğitim vermediği için Milli Eğitim Bakanlığı ve Mesleki Teknik Öğretim Dairesi’nin koleji açma kararını yetkisiz bularak iptal etmişti.

İlahiyat Koleji velileri ile sendika yetkilileri arasında yaşanan tatsızlık herkesin malumu. Bu süreç, AKP’nin dayatmalarına karşı önemli bir hukuki kazanım olmakla beraber bize bir kez daha göstermiştir ki, dinsel gericiliğe karşı verilen mücadelede yapmamız gerekenler özellikle de öğretmenlerin örgütlendiği büyük sendikalardan söz ediliyorsa, hukuk davaları açarak haklılığımız ıspatlamanın yanında siyasi mücadeleyi yaymamız ve yükseltmemizdir.

Ücretsiz Yaz Kursları

Bir yandan devlete ücretsiz, kamusal, laik, bilimsel eğitim hizmetinin sağlanabilmesi için baskı oluştururken öte yandan çocukların okul saatleri dışındaki vakitlerini değerlendirebilecekleri, kuran kurslarına alternatif aktiviteler sunmak gerekiyor.

Örneğin, Baraka Kültür Merkezi gönüllü eğitmenlerin desteğiyle her yıl bir yaz ayı boyunca süren çocukların sanat, spor, kültürel aktiviteler yapabilecekleri ücretsiz yaz kursları düzenliyor.

Kulağa kar suyu kaçırmakta fayda gördüğüm nokta, bir kültür derneğinkiyle kıyaslanamayacak ölçüde imkanlara sahip büyük sendikaların dinsel gericiliğe karşı mücadelede çok daha fazlasını yapabilecek olmalarıdır.

Son söz canların…

TC devletinin adamıza uyguladığı asimilasyon politikalarının ve dinsel gericiliğin tırmandığı kritik bir anda, Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin zorunlu din derslerine karşı topladığı imzalar çok kıymetli. Din özgürlüğüyle beraber çocuk haklarına da sahip çıkan ve asimilasyon politikalarına karşı dik duran canlara dayanışma duygularımla…

Cansu N. Nazlı

Bağımsızlık Yolu Üyesi