GÜRCİSTAN VE KIBRIS’IN KUZEYİNDE KUMARHANE VE SEKS SEKTÖRÜ KISKANCINDA KALAN KADINLAR – Aysun Eyrek

download2 Yaz aylarında dergi ve gazeteler, tatil yazıları yayınlayarak, farklı coğrafyaları keşfetmemiz için ülkelerin coğrafi güzelliklerini anlatıp, nelerin yenilip, nelerin içilmesi, nerede kalınması gerektiği hakkında bilgi verirler.

Ben de size yazın ziyaret ettiğim iki yakın ülke; Gürcistan ve kuzey Kıbrıs’tan edindiğim izlenimleri yazmak istiyorum. Ancak bu yazıda ne gezilecek bir yeri, ne de bir restoranı bulacaksınız. Benim size ilk tavsiyem bir yeri tanımak istiyorsanız o yerin arka sokaklarında kısa bir tura çıkmanız olacak.

Niyetim ülkelerin tarihi, kültürel zenginliklerini gölgelemek değil. Niyetim iki ülkenin de kaderinin hangi noktada birleştiğini ve bu birleşimin neden kadınların aleyhine döndüğünü sorgulamak.

 

Las Vegas Olma Rüyası

Las Vegas denilince kiminin aklına bol ışıklı panoların altında dans edenler, yeşil kadife örtülü yuvarlak kumar masaları, lüks oteller, limuzinler, kiminin aklına ise kara para aklamanın mekanları, kapitalizmin nasıl da her şeyi metalaştırarak paraya dönüştürdüğü, sahte neon ışıkları altında sunulan yapay hayatlar, yıllık karı milyon dolarları bulan şans oyunları ve seks endüstrisi, kim bilir hangi ülkeden zorla pasaportuna el konularak fuhuşa zorlanan kadınların esareti gelir.

Las Vegas’da şans oyunları ve eğlence sektöründen kazanılan yıllık kazanç milyon dolarları buluyor. Ülke ekonomisi, sanayi ve üretime bağlı olmayan az gelişmiş ülkeler; yatırım ve teşvikler ile yabancı sermayeden medet umarak, bu karlı pastadan pay almak istiyorlar. Çünkü ekonomik krizler yaşansa bile bu sektörleri krizler teğet geçiyor. Hatta yapılan araştırmalarda, işsizliğin ve ekonomik krizin olduğu durumlarda, şans oyunlarına olan talebin arttığı tespit edilmiştir.

Gürcistan ve kuzey Kıbrıs da kumar oyna(t)manın yasal olduğu ülkeler listesinde. Türkiye’de bilindiği gibi, 1996 yılında Refah-Yol Hükümeti’nin çıkardığı yasayla kumar oyna(t)mak yasak. Türkiye vatandaşlarının sadece nüfus cüzdanlarını göstererek, giriş yaptığı her iki ülkeye de kumar oynamak için gidenlerin sayısı her yıl artıyor.

Gürcistan Karadeniz’in, kuzey Kıbrıs ise Akdeniz’in Las Vegas’ı olabilmesi için devlet destekli yatırımlar yapılarak, oteller inşa ediliyor, doğal güzellikler hiçe sayılarak bir nevi talan ediliyor. Ekonomiyi canlandıracağına inanılan bu otellerin açılışlarına, ülkelerin başbakanları, bakanları bizzat katılarak desteklerini belirtiyor.

 

Batum’da Acayip Şeyler Oluyor

Şimdi bu ülkeleri biraz tanıyalım. Gürcistan, iki özerk cumhuriyet ve on idari bölgeden oluşuyor. Özerk cumhuriyetler; Abhazya ve Acara. 1921-1991 yılları arasında Sovyet yönetiminde olan ülke, 1991 yılında bağımsızlığını ilan etti. Sovyet sisteminin çökmesi serbest piyasa ekonomisine geçilmesi ile ekonomi olumsuz yönde etkilendi ve işsizlik arttı.

Ekonomik kriz, her zaman olduğu gibi en önce kadınları etkilemiş bu ülkede de. Artan işsizlik karşısında kadınlar gece kulüplerinde garson, dansçı, konsomatris olarak çalışarak hayatta kalmaya çalışıyor.  2004 yılında yapılan seçimlerde başkan seçilen Saarkaşvili yönetimi, yabancı sermayenin ülkeye girişine kolaylık sağlayarak, özellikle sahil kenti olan Batum’un Karadeniz’in Las Vegas’ı olması için yatırımlar yapmış. Sahil kıyısında bulunan Alfabe Kulesi, Ali&Nino Aşk Heykeli 2000’li yıllardan sonra inşa edilmiş. Şu anda Sheraton ve Rixos gibi ünlü lüks otellerin bulunduğu Batum’da inşaat halinde onlarca kumarhane bulunuyor.

2011 yılında Türk ve Gürcü vatandaşlarına kimliksiz geçiş hakkı tanınması bu şehre girişleri arttırmış. 2012 yılında Sarp Sınır Kapısı’ndan toplam 5 milyon 600 bin kişi giriş-çıkış yapınca Türkiye Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı: “Acayip şeyler oluyor. Çoğunlukla ticari amaç dışında başka saiklerle giriş çıkışlar yapılıyor. Artık yayalardan 15 lira harç alarak bu çıkışları daha ticari odaklı hale getirmeyi amaçladık.” diyerek harç fiyatını 1 liradan 15 liraya çıkarsa da geçişlerin önüne geçilmiş değil. Peki bakanın da ilgisini çeken acayip şeyler ne?

 

Eğlencenin Doruk Noktası Batum Gece Kulüplerinde  

download1Öncelikle seyahate çıkmadan gideceğim yerleri internetten kısaca bir araştırırım. Arama motoruna “Batum” yazdığımda, Batum’da sex hayatına ve kumarhanelere ilişkin bilgilerin yer aldığı onlarca blog çıktı.

Bloglarda, gece kulüplerinin ve diskoların da videoları mevcut. Bu videolarda loş ışık altında, Türk ve Arap müzikleri eşliğinde ya direkte ya da masaların üzerinde dans eden kadınlar görüntüleniyor. Müşterilerin çoğunluğunu erkeklerin oluşturduğu mekanlarda erkekler, kadınları ellerindeki içkiler ile büyük bir iştah ile izliyorlar.

Blogların bazılarında ise Batum’a daha önceden gidenler, yaşadıklarını anlatarak, nasıl seks işçisi/kölesi bulacaklarını, pazarlıkta nelere dikkat etmeleri konusunda uyarılarda bulunuyor. Hatta bir blogda “seks turist rehberi” olarak kendini lanse eden kişi, Sarp Sınır Kapısı’ndan gelen kişiyi karşılayarak, onu güvenilir ve eğlencenin doruk noktası! Ulaşacağı yerlere götüreceğini belirtiyor. Burada bahsedilen “eğlencenin doruk noktasını” anlamakta biraz zorlansam da bunun kişiden kişiye değişen bir durum olduğunu ancak eğlence algısının da yaşanılan coğrafyasının, alınan kültür ve toplumsal değerler ile harmanlandığını düşünüyorum.

 

Batum’da Kral Olmanın Dayanılmaz Hafifliği: 2.000 dolar 

Sınır Kapısı’ndan Batum’a giden minibüse bindiğimde, arka koltukta oturan iki Türkiyeli erkeğinin konuşmalarına kulak misafirimi oldum. Biri tecrübeli diğeri ise ilk defa Batum’a gelen bir acemi. Tecrübeli olan acemiye sakın şu bara şu otele gitme uyarısında bulunuyor. Gürcü ve Rus kadınların daha iyi olduklarını, Özbekistanlı ve Kırgızistanlı kadınların ise çekici olmadığını ve istenilen her şeyi yapmadıkları uyarısında bulunuyor. Ayrıca “eğer 2.000 doların varsa burada kralsın kral” diyor.

Bu sözler benim gibi sadece ülkeye, gezmeye ve tarihi güzellikleri görmek için Stalin’in memleketine giden biri için şaşkınlık vermiyor. Zira araştırma sonucunda genellikle Türkiyeli erkeklerin sınırlardaki ülkelere kumar ve seks amaçlı gittiklerini öğrenmiştim. Ama yine de içimi sızlatıyor.

Aynı durum kuzey Kıbrıs’ta da var. Kuzey Kıbrıs gece hayatı ile ilgili bir sürü blog bulmak mümkün. Hatta bu bloglarda kadınların resimlerine yer veriliyor. Yani müşteriler, ülkeye gitmeden, hangi seks işçisi ile geceyi geçireceklerine karar verip, internet üzerinden pazarlık yapılıyor.

 

Türkiye ve kktc bayraklarının dalgalandığı kumarhane cenneti: kuzey Kıbrıs

Şimdi de biraz kuzey Kıbrıs’tan bahsedelim. 1974 yılında Türkiye’nin adaya gelişi ile kuzey tarafında bilinçli olarak bir düzenleme yapılmış. “Anavatan” Türkiye, önce buradaki sanayi kollarını kar elde etmiyor diye kapattırarak, halkı üretimden koparmış. Daha sonra da kamu dairelerinde memur bir halk yaratmış. kktc şu anda ambargoların da yaşandığı bir ülke.

Ülkenin ithalat ve ihracatı Mersin üzerinden yapılıyor. Akdeniz’in incisi olarak anılan Kıbrıs, ekolojik yapısı hiçe sayılarak sermaye ve karın doğanın önüne geçtiği ada olarak, kumarın ve kara para aklamanın mekanları haline getirmiş.

Türkiye ve kktc bayraklarının önünde dalgalandığı kumarhaneleri ve kadın ticaretinin yoğunluğunu gördükçe diğer güzellikleri görmenize engel oluyor. Kıbrıs, 1974 Türkiye’nin adaya girişinden itibaren sanayisini yitirmiş ve üretiminden koparılarak kumar ve kadın ticareti merkezine dönüştürülmüş durumda. Birbiri ardına açılan oteller, Afrodit’in köpüklerinden doğduğu inanılan adanın ekolojik yaşamına zarar verirken kadın ticareti üzerinden kazanılan sermaye ile ayakta kalmaya çalışıyor.

Türkiyeli erkeklerin uğrak mekanlarından olan kuzey Kıbrıs’ta; Birleşmiş Milletler askeri bölgesi, İngiliz Üsleri’nden askerler, Türkiye askerleri,  ve Kıbrıs askerleri var. Ayrıca ada, açılan özel üniversiteler ile eğitim adası olma yönünde ilerliyor. Hem asker ve hem de öğrencilerin sayısının fazla olması kadın ticaretinin artmasına neden olmuş. Çarşı iznine çıkan askerlerin ilk uğradıkları mekanlar olan gece kulüplerinde, kendi ülkesinden zorla ya da herhangi bir şekilde getirilmiş kadınlar ellerinden alınan pasaport ve borçlandırılarak çalışmaya zorlanıyor.

kktc eski Sağlık Bakanı Ertuğrul Hasipoğlu, bu yıl Afrika kökenli bir seks kölesinin havuzda ölü bulunması üzerine çıkan, gece kulüplerinin kapatılması ile ilgili tartışmalar üzerine şu şekilde bir açıklamada bulunmuştu. “Neyi kapatacaksın, 40 bin asker, 40 bin de öğrenci var, beni mi halletsinler.” (15 Mart 2013) Ülke gündeminde olay yaratan bu sözler; kadına, kadın ticaretine devlet nezhinde nasıl bakıldığının da göstergesi aynı zamanda.

 

Türkiye’nin arka bahçesi kktc

Kuzey Kıbrıs’ta faal olarak 23 kumarhane olduğunu biliniyor. Casino İşletmeleri Birliği Koordinatörü Ayhan Sarıçiçek, 2012 yılında Zaman Gazetesi’ne verdiği röportajda; “Sektör doğrudan 6 bin kişiye istihdam yaratıyor. Bize bağlı çalışan, lokomotifliğini yaptığımız sektörler de var. Onlarla da birlikte yaklaşık 15-20 bin kişiye istihdam sağlayan sektör kuzey Kıbrıs ekonomisine 600 milyon dolarlık katkıda bulunuyor” demiş.

Kuzey Kıbrıs’ta gazinolar Türkiye’deki gazinoları kapatma sürecine paralel olarak artmış. Ülke ekonomisinin gelirinin büyük kısmının bu casinolardan geldiği şüphesiz. 2006 yılında yapılan araştırmada,  bahis evlerinden gelen para yaklaşık 7 milyon TL.

Dünya Bankası’nın ve ABD Dışişleri Bakanlığı’nın yayınladığı raporlara göre; kumarhanelerde dönen paranın kktc kayıtlarına girmeden, Türkiye’ye veya başka yerlere gittiği, hatta Kıbrıs’ın suç örgütlerinin merkezi haline geldiği söyleniyor.

kktc’deki farklı iş kollarından on yedi sendikanın bir araya gelerek oluşan Sendikal Platform’un, 2010 yılında yaptığı basın açıklamasında; kumarhanelerin neden adaya getirildiğini ve sonuçları hakkında bize bilgi veriyor. “AKP hükümetinin bir taraftan Türkiye’deki kumarhaneleri kapatırken bizdeki işbirlikçi hükümetler vasıtasıyla adamızı fuhuş, uyuşturucu ve kumarhaneler cennetine dönüştürmüşlerdir. Sizin eğlence sektörü olarak adlandırdığınız bu sektör, ülkemizde sosyal ve kültürel bir çöküntüye neden oluyor. Onlarca kumarhane, bet ofisi faaliyet yürütüyor. Toplam 42 gece kulübünde 364 kadın seks kölesi olarak çalıştırılıyor. Ülkemizi adeta “arka bahçeye” dönüştürdüler. Sayın Cemil Çiçek’in adamızdaki bir ziyaretinde sabah camii ve külliye açılışı, akşam da kumarhane açılışı yapması tutarsızlık ve art niyettir.”

 

Hazzın Ulus Ötesi Hali

Birleşmiş Milletler, yaklaşık dört milyon kadının seks kölesi olarak satıldığını tahmin ediyor. Kadın ticareti; cinsiyet eşitsizliği ve cinsiyete dayalı ayrımcılıktan beslenen kadına yönelik şiddetin en ağır biçimlerinden biridir.

Kapitalizm, işçi sınıfını sömürerek, işçi olarak çalışan kadınları, üretimlerinden ve emeklerinden ziyade onları cinsiyetleri ile değerlendirir ve ücretlendirmeyi buna göre yapar. Neo-liberal politikalar ile derinleşen ekonomik krizler, yoksullaşma ve işsizliği beraberinde getirmiş, sistemin en savunmasızlarını oluşturan kadınlar, ekonomik krizlerinden en ağır biçimde etkilenmiştir. Kadınlar sistem içinde bedenlerini satarak, sattırılmaya zorlanarak hayatta kalmaya çalışmaktadır.

Emma Goldman, kadın işçilerin, yaptıkları işlerin cinsiyetleriyle değerlendirilmesinin kadınları seks işçiliğine yönelten ya da zorlayan etkenler arasında yer aldığını ifade eder. Seks işçisi/kölesi olarak çalışan kadınların daha önceden tezgahtarlık, hizmetçilik, konfeksiyon atölyelerinde çalışanlar olduğu görülür.

Şans oyunları endüstrisi ile seks endüstrisi içe içe geçmiş sektörler. Kuzey Kıbrıs’da da Batum’da da kumarhanelerin yanlarına konuşlanan irili ufaklı gece kulüplerinin var olması bu savı destekler nitelikte.  Cinselliğin alınıp satılan meta haline geldiği bu sistemde, haz/arzunun kendini ulus ötesine taşımasına da şaşırmamak gerek.

Kadın ticareti, kadının bedeninin cinsel metaya indirgeyerek, erkeğin kadın bedeni üzerindeki egemenliğini kurmasına ve toplumsal cinsiyet rollerince erkeğin kadın üzerindeki iktidarını meşru kılarak, bunun daha da derinlemesine ve genişlemesine neden olur.

İnsan ticareti, sömürüsü ve doğanın hiçe sayılarak rant alanlarına dönüştürülmesi gibi süreçlerin engellenmesi ve kadınların özgürleşmesi için; kumarhanelerin kapatılmaları elzemdir…

İşte size farklı bir bakış açısı sunan bir gezi yazısı.

 

Aysun Eyrek

Baraka Dostu

 

Bu yazı Spot dergisinin Kasım-Aralık sayısında yayınlanmıştır.

Be the first to comment

Leave a Reply