HAK-SEN Genel Başkanı İzzet Türkmen ile Kamu Reformu Hakkında Röportaj 2: “Niye Özel Sektörde Sendikalaşmanın Önü Açılmıyor?”

(2.  BÖLÜM)

1. BÖLÜM İÇİN TIKLAYIN

“Kamu Çalışanları Siyasallaştırılıyor”

Reform geçici memurlara yasa geçtikten sonra beş baremden sonra barem içi artışı kapatmayı öngörüyor. Performans değerlendirmesi getiriyor. Kadrolu memur dışındakilerin tamamını Personel Dairesi’ne bağlıyor. İstihdamlarını, disiplin suçlarını, nakillerini Kamu Hizmeti’nin bütün görevlerini aslında Personel Dairesi’ne veriyor. Personel Dairesi’de Başbakanlığa bağlı, yani kadrolular hariç geriye kalan tüm kamu çalışanlarını tamamen siyasallaştırıyor.

Zaten nakillerde, bakana nakil hakkı vererek kadrolular da siyasallaştırılmış olacak. Geri kalanları da Personel Dairesi’ne bağlayarak siyasallaştırdı. Performans Değerlendirme Formlarını tüm bu çalışan kesimlere uygulanmasını da getiriyor. Personel Dairesi 10 tane personeliyle bunu nasıl yapacak? O da çökecek. Zaten çökmüş bir yapısı var. Bu da uygulanabilir bir şey değildir.

 

 “Anayasal Sendikal Çok Seslilik Yerle Bir Edilecek”

Kamuda biliyorsunuz çok ciddi bir statüko sendikacılık var. Sendikalar Yasası ve Kamu Yasası’nı birleştirerek iki tane sendika profesyonellikler ve benzeri bir sürü hak ile bize göre statüko kurmuş durumdadır.  Bu metinde kamu çalışanlarından bazılarına Toplu İş Sözleşmesi imzalanması öngörülüyor. Şayet bu kamu içerisinde yapılırsa, kamudaki Anayasal senikal çok sesliliğin yerle bir edileceğini düşünüyoruz. Bu yönden de Kamu Reformu kabul edilebilir değil.

HAK-SEN’e göre Kamu Reformu ne olmalı? Kamunun şeklinin de günümüz şartlarına uyarlanması lazım. Örnekleme yapmak gerekirse, önce  Nüfus Kayıt Dairesi’nin topluma nasıl hizmet vereceğini, hangi koşullarda hizmet vereceğini belirleyip, Teşkilat Yasası belirlenmeli. Bu yasa içerisinde gerekli personelin sayısı, kalitesi ve şekli nevi norm kadro dediğimiz kadroların belirlenmesi lazım. O belirlendikten sonra ve bütün kamuda bu uygulama yapılıp bittikten sonra, e-devlet’e geçilmesi lazım lki kamudaki en büyük reform e-devlettir.

Toplumun beklentisi de budur. E-devlet’e geçip Teşkilat Yasaları’mızı da günümüzün şartlarına uyarladıktan hemen sonra Kamu Görevlileri Yasası’nda da çok ciddi bir reform yapılabilir. Ama şu anda öngörülen şekliyle değil.

“Niye Özel Sektörde Sendikalaşmanın Önü Açılmıyor?”

Ayrıca, bugün Kamu Reformu Kamu Reformu diye bağırıyorlar, tüm bakanlar geçmesi lazım diye ağız birliği yapmışlar. Pekala sormak lazım niye Vergi Reformu yapılmıyor? Niye Özel Sektör’de sendikalaşmanın önü açılmıyor? Niye çalışma hayatında reform yapılmıyor?

“İçerik Ne Olursa Olsun, Koltuk İçin “Evet” Diyorsunuz”

Bunlar beklenebilir ama siz Türkiye Cumhuriyeti’nden Mali Protokol nezdinde , para akışını sağlayan Hükümetin devamını getirebilmek adına içeriği ne isterse olsun kamuyu batıracak dahi olsa, koltukları koruyabilmek için bu Kamu Reformu’nu bu şekilde geçmesine evet diyorsunuz.

“Kamu Reformu Çalışanın İş Yerine Moralle Gitmesi Demektir”

Geçmişte de söylemiştim, şuan da söylüyorum. Birazcık gururu olan, birazcık kamuyu, halkı, toplumu düşünen bir siyasetçi, hele de şuan koltukları dolduran siyasetçiler asla bunu kabul etmemeli. Doğru bir Kamu Reformu’nu, HAK-SEN olarak biz destekliyoruz. Bu toplumun ihtiyacı olduğuna inanıyoruz. Ama Kamu’da Reform demek; hem çalışanın iş yerine daha moral ve motivasyonlu gitmesi, sürekli hizmet içi eğitim alarak kalitesinin artması ve verdiği hizmetin kalitesinin de artmasıdır.

“Çalışanın Özlük ve Ekonomik Haklarının Üst Seviyede Olması Demektir”

Özlük haklarının ve ekonomik haklarının en üst seviyede olması ve bunun da kendi iş verimine yansıması demektir. Diğer taraftan da toplumun en hızlı hizmeti, en kaliteli ve en hızlı şekilde alabildiği bir kamu yaratılması lazım. Bunlar yapılmadığı zaman Reform olmuyor. Sadece, TC’den para kopartmak için yapılan ahlaksız bir düzenleme oluyor.

ADL: Özel Sektör’de sendikalaşmadan bahsettiniz. Bildiğim kadarıyla kurulduğunuz günden beri Özel Sektörde Sendikalaşma için uğraşıyorsunuz. Aynı zamanda şu an  mecliste olan Sendikasız Çalıştırılmak Yasaklansın Yasa Tasarısı da var. Desteğiniz var. Peki önümüzde 2011 Göç Yasası örneği var. Bu yasadan sonra özel sektördeki haklar da bayağı geriletildi. Şu anda da böyle bir Kamu Reformu Yasası var. Bu yasanın geçmesinden sonra sizce özel sektör bu yasanın geçmesinden nasıl etkilenir?

“Kamudaki  Haklarda En Ufak Gerileme Özel Sektöre Misliyle Yansıyacak”

İzzet TÜRKMEN:  Aslında çok iyi bir yere temas ettiniz. Benim atladığım bir nokta. 47/2010 sayılı Göç Yasası’nın hemen sonrasında, yapılan ilk yasa değişikliği, İş Yasası’nda özel sektörde çalışanların ek çalışma ödeneklerinin kısıtlanması ve bunun budanmasıydı. Bu da bize neyi gösteriyor? Kamu’da yapılacak en ufak bir budama, özlük haklarında ve ekonomik haklarda, misliyle özel sektörde de yaşanacaktır.

“Özel Sektörde İnsanlık Dışı Koşullar Var”

Zaten özel sektörde şu anda çok ciddi bir emek sömürüsü yaşanıyor. 40 saat haftalık çalışma süresi 60-70 saatlere çıkıyor. Bir kuruş ek mesai ödenmiyor. Çalışma koşulları çoğu yerde insanlık dışı. Bunun önüne sendikasız olunduğu için geçilemiyor. İş kazaları, iş cinayetleri sorunları da en üst safhaya varmış durumda.

“Sendikalardan Niye Bu Kadar Korkuyorlar?”

Düşünün ki, inşaat sektöründe sendikalaşma olmuş olsaydı, sendika kendi üyelerini kontrol ederken, iş sağlığı güvenliği emniyetlerinin de olup olmadığını kontrol edecek ve bakanlara direkt bilgi verebilecekti. Sendikalardan niye bu kadar korkuyorlar? Bunun sebebi olarak statüko sendikalarının topluma yansıttığı yanlış intiba diye düşünüyorum ben. Halbuki sendikalar doğru çalıştığı zaman,  hem devletin hem çalışanın lehine icraatlar yapmaktadır. Sendikamızın iş sağlığı güvenliği uzmanı vardır.

“Özel Sektörde Sendikalaşma Yasalaşmalı”

Geçmişte bununla ilgili Devlet Laboratuvarı’nda örnek çalışma ve bir seminer düzenledik. Özel sektörde sendikalaşma olduğu anda, iş sağlığı ve güvenliği uzmanlarımınız sayısı da artacak ve biz bu görevi, iş cinayetlerinin bir an önce son bulabilmesi için zaten kendimiz üstleneceğiz. Devlet’in , Çalışma Bakanı’nın, Çalışma Dairesi’nin yapması gereken görevi. Bunun için özel sektörde sendikalaşmanın da önünün, bir an önce yasa ile açılması gerekiyor.

ADL: Geçtiğimiz günlerde 12 sendika, meclis önünde ortak bir basın açıklaması yaptı ama burada sizi göremedik. Bunun nedeni neydi?

İzzet TÜRKMEN:  Gayet net söyleyelim. Artık parmağımızın arkasına hiç kimsenin saklanmaması gerektiğini düşünüyorum. Kamu Reformu Yasası denen ucube yasa hazırlanırken, KTAMS Başbakanlık’ta yetkili sendika olması sebebiyle Mart ayından itibaren on ay boyunca, Kamu Reformu’nu görüşmek için Başbakanlıkta defalarca toplantılara katıldı. Bunu bizzat kendileri basına da verdiler. Başkanlarının, Yeni Düzen Gazetesi’nde çıkmış sayfalarca haberleri var. Sonradan dönüp de “Yok biz şubatta gittik da, Teknik Kurul’a gittik. o kadar” dediler. 130 sayfalık bir metin bir tek toplantıda görüşülmez.

“Toplantıda, Yetkili İki Sendika HAKSEN Burada Olmasın Dedi”

Kaldı ki, Kamu Görevlileri Yasası bir tek Başbakanlığı ilgilendiren bir yasa değildir. Bunu biz Başbakan’a da Mayıs ayında da belirttik. Tüm paydaş örgütlerin içinde olduğu, yalnız HAK-SEN’in değil, tüm paydaş örgütlerin ve hatta özel sektör temsilcilerinin de bulunduğu bir fikir birliğiyle bir Kamu Reformu yaratabileceğine inancımızı belirttik.

Dikkate alınmadı ve ucube metin ortaya çıktı. Tabii biz bunları söylediğimiz için kamuda yetkili iki sendika bizden, kurulduğumuz günden beri oldukça rahatsızdırlar. Sendikaları bir araya getirirken yapılan toplantıda KTAMS, “HAK-SEN’in asla burada olmasını istemiyoruz.”  dedi. Kamuda yetkili sendikaların birinin başkanının kelimeleri bunlar. Üzgünüz ama onlar şunun farkında değiller. Siz birilerini ötekileştirmeye çalışırken, aslında kendinizi ötekileştiriyorsunuz ve yalnızlaşıyorsunuz. HAK-SEN iki buçuk yılda, 800’ün üzerinde üyeye ulaştı. Cumhurbaşkanlığı ve bir çok noktada yetkili sendika olup, yoluna emin adımlarla emek dünyasında siyasi konjonktürlerle bağımsız ve tarafsız bir şekilde yürüyor. Kamu Reformu ile ilgili bu 12 sendikanın da içinde olduğu bir çok paydaş sendika ile de görüşmelerimiz devam ediyor. Birileri istedi diye HAK-SEN yalnızlaşıp yok olmaz. Daha da büyür. Bu onların ayıbı. Bize göre emek mücadelesinde paydaşlarla yan yana gelmek mecburiyettir. Bundan ayrılmak emeğe ihanettir. Biz böyle değerlendiriyoruz. Bizim için bir sıkıntı yok. Yolumuza en iyi şekilde devam ediyoruz. Bu mücadeleyi de sonuna kadar vereceğiz.