Hayvan Hakları Aktivistleri İle Röportaj: “Tüm Türler İçin Barış ve Özgürlük!”

ADL Özel

Bağımsızlık Yolu Ekoloji ve Hayvan Hakları Komitesi’nin(BY EHHK), hayvan hakları aktivistleri; Hatice Çelikesmer ve Sıla Kemalettin’le, sorunlarıyla gündeme gelen Mağusa Hayvan Barınağı konusunda gerçekleştirdiği röportajı yayınlıyoruz.

“Dayanışmamız İçin Aynı Dernekte Olmamıza Gerek Yok”

BY EHHK: Merhaba Hatice ve Sıla. Önce kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

Hatice: Merhaba. Röportaj için bizlere vakit ayırdığınz için sizlere teşekkür ederim. İsmim Hatice Azizoğlu,genellikle Çelikesmer soyadımla biliniyorum. Zihin engelliler öğretmenliği 3. sınıftayım aynı zamanda 4 yıldır hayvan haklarıyla ilgili mücadele veriyorum. 2.5 yıldır ise Altin Patiler Derneği Yönetim Kurulundayım. Tek hedefim bir taraftan bilinçli ve engelsiz bir nesile vesile olmakla birlikte hayvanların da birer birey olduğunu bu topluma zaman aşımı ile birlikte hissettirmek.

Sıla: Merhaba. Ben Hayvan Hakları Aktivisti ve Sokak Hayvanları Gönüllüsüyüm. Hayvanların mal ve kaynak olarak görüldüğü düzenin değişmesi, tüm türler için adil ve yaşanilabilir bir dünya oluşması için hayvan haklarını savunuyorum. Bunun için her bireyin eşit yaşam hakkına sahip olduğunu öğrenmek, hayvan hakları konusunda bilgi sahibi olmak ve anlatmak gerek. Birçok hayvan da evcilleştirme sonucu insana bakımına bağımlı hale getirildi. Bu bakım sorumluluğu bilinci olmadğı için de, bir çok hayvan mağdur ediliyor. Sokaklara ve barınaklara bırakılıyor. Bu mağdur hayvanların güzel bir yaşam sürmesi için de çeşitli alanlarla mücadele veriyor, onlara yardım etmeye çalışıyorum. Bir derneğe bağlı çalışmıyorum, bağımsızım fakat tabi ki derneklerle işbirliliği yapıyor ve yardımlaşıyoruz. Derneklerdeki arkadaşlarımla iletişim halindeyiz, neticede hedefimiz aynı, hayvanlara yardım etmek. Dayanışmamız için aynı örgütte olmamıza gerek yok.

“Kıbrıs’ın kuzeyinde elle tutulur ve uygulanabilir bir yasamız olmadığı için çok zorlanıyoruz”

BY EHHK: İkiniz de hayvan hakları aktivistlerindensiniz. Bu mücadeleye nasıl başladınız?

Hatice: Evet, Altın Pati’li olmak epey farkli bir duygu. Böylesi bir adada yoktan var etmeye çalışan bir ailemiz var. Her ne kadar ben 2.5 yıldır aralarında olsam da ekibimizde 6 yıllık bir emek söz konusudur.
Kıbrıs’ın kuzeyinde henüz elle tutulur gözle görülür ve uygulanan/uygulanabilir yasamız olmadığı için çok zorlanıyoruz. Hatta zaman zaman canımızı dahi tehlikeye attığımız oluyor. Bir savaş veya en geniş kapsamı ile bir direniş içindeyiz. Bir dilekten daha çok bir amacımız var ki bu adada sokak hayvanlarının da mahalle sakini olduğunu herkese öğretebilmekle birlikte onlarında duygularının olduğunu farkettirebilmek. Kıbrıs’ın kuzeyinde ciddi ihmalkarlıklar söz konusu, her alandaki eksiklikler gibi hayvan hakları konusunda da ciddi sorunlar yaşıyoruz.

Sıla: Bir derneğe bağlı çalışmıyorum, bağımsızım fakat tabi ki derneklerle işbirliliği yapıyor ve yardımlaşıyoruz. Derneklerdeki arkadaşlarımla iletişim halindeyiz, neticede hedefimiz aynı, hayvanlara yardım etmek. Yardımlaşmak için aynı örgütte olmamıza gerek yok.

16864235_10210107138448362_7056805043417291328_n

“Tek Başına Barınak Çözüm Değildir… İyi barınak yoktur daha az kötü barınak vardır ”

BY EHHK: Mağusa barınağı belediye tarafından gurur kaynağı olarak tanıtılıyor. Gerçekten gurur duyulacak bir yer mi barınak?

Hatice: Hiçbir barınağın, “gurur kaynağı” olabileceğini düşünmüyorum. Evet yasada söz konusu her belediyenin birer barınağı olması yönunde bir şart var fakat bana Kuzey Kıbrıs gibi bir yerde pek de yapıcı bir ilerleme olarak gelmez. Her zamanki gibi hersey yarımyamalak.
Adamız genelinde birşeylere masraf harcamak ve yapmak övünülecek birşey olarak gözüküyor. Elbette ciddi yatırımlar söz konusuyken alkışlanabilir. Ama bir barınağın var olma sebebi bana göre insanlardan uzaklastırmaktır. Evet, barınağa alınarak bakılmaya çalışan patili dostlarımız mahalle aralarında yaşanan tatsız ve acı olaylardan bir nebze de olsa uzak tutuluyor. Örneğin zehirleme,darp,tecavüz,vurma vb.
Fakat hiçbir zaman bunun tek başına bir çözüm olduğu savunulamaz. Çünkü her barınağın kendine ait bir sınırı vardır. Ve patili dostlarımızında tek sorunu karın tokluğu değildir.
Hiçbir barınak yüksek duvarları ve ciddi masraflar döküldü diye aynı zamanda 450 köpeğe sevgi vermez. Duvarlar onlara sarılmaz,öpmez ve koklamaz. Şefkat, 4duvar arasinda gizli değildir.

Sıla: Barınaklar için genel olarak söyleyeceğim ilk şey, iyi barınak yoktur daha az kötü barınak vardır. Bunun çeşitli sebepleri var. Bu yüzden –hele ki sistemli çalıştırılmayan- barınaklar gurur kaynağı olamaz. Mağusa Belediyesi Barınağı için, evet büyük bir yatırım söz konusu ve ülkede tek ama malesef sistemli bir çalışma yok. Hayvanları toplayıp bir yere kapatmak çözüm olmadı, olmayacak. Olayın çıkış noktasına müdahele etmek, terketmelerin önüne geçmek, çip kontrolü ve denetimleri yapmak ve sokak hayvanlarını kısırlaştırarak üremeyi durdurmak gerek.

17021606_10210107137768345_457730745153952656_n

“Barınaktaki eksikleri dile getirdiğimiz için Mağusa Belediyesi barınağa erişimimizi kısıtlıyor.. Kamuya ait bir yere mesai saatleri içerisinde girmemiz hem bizim, içeride sevgi bekleyen dostlarımızın hakkıdır”

BY EHHK: Basında da yer alan habere göre Mağusa Belediyesi tarafından barınağı ziyaret etmeniz “görüş günleri” adı altında kısıtlanmaya ve engellenmeye çalışılıyor. Bu konuda ne söylemek istersin?

Hatice: Evet, gazeteye yapmış olduğumuz açıklamalar iddialarımız veya varsayımlarımız değildir. Tamamen yaşanmış gerçeklerimizdir. O günkü açıklamamızdan sonra böyle birşeyin olmadığı bilgisi paylaşılsa da daha sonra aldığımız duyumlara göre ise görüş günlerinin sebebinin hayvanların heyecan ve hiperaktivite gibi davranışlarına sebebiyet verdiğimiz için olduğu söylenmiş. Açıklamalar dahi birbirini tutmazken, biz birebir yaşadığımız olayları aktarıyoruz ve üzerine iftiracı diye de eleştiriliyoruz. Bahsi geçen belediye barınağı kamuya ait bir yer. Belediyenin ve beş iş günü mesai saatleri içerisinde girebiliriz. Bu bizim hakkımız olduğu kadar içeride sevgi bekleyen dostlarımızın da hakkıdır.

Sıla: Malesef. Bu sistemsiz çalışmalar uzun süredır var. Sayısız hayvanın bulunduğu bir alan ne kadar sağlıklı ve güvenilir olabilir ki? Son zamanlarda bu sistemle ilgili sıkıntılarımızı ve barınak içerisinde yaşanan parçalanma olayları gibi aslında hiçbir sekilde normalleştirilemeyecek sorunları daha çok dile getirmeye başladık ve geç kalınmış çözümlerin uygulanmaya başlamasını talep ettik. Ne yazık ki, çözümü bizimle uzlaşmak yani aslında hayvanlar için doğru olanları yapmak yerine aniden çıkan “barınak ziyaretleri” gerekçesiyle bizi uzaklaştırmakda buldular. Bu faşist bir politika değil midir? Bunun geçerli ne gibi bir sebebi olabilir? İçerde daha neler saklanıyor sorusu geliyor akıllara. Aslında bu hareketi ile haksızlıklarını tescillemiş oldular.

 

BY EHHK: Barınak kavramının kendisine çok sıcak bakmadığınızı biliyorum. Belediyenin kullandığı “Görüş Günleri” de aslında hapishaneler için geçerli bir kavram. Sizce sokakta yaşayan hayvanların ekosistemimiz içinde fiziksel ve psikolojik olarak sağlıklı gelişebilecekleri ortam nasıl olmalı?

Hatice: “Barınak” kelimesi, çoğu kişiye barınabilecek bir yer ve aynı zamanda uygun koşullar sunulduğu çağrısını veriyor. Evet zaten görüş günleri olmasa da her bir barınak hapishanedir. Hem de suçsuz, günahsız aynı zamanda konuşamayan dostlarımız için yapılandırılan günümüz koşullarında ise tüm barınaklar şehre uzak yerlerde. Hem hayvanları her şikayet üzerine sokaktan alıkoyarak barınağa almak çözüm değil hem de hapsedildikleri duvarlar şehre uzak, insanların ulaşamayacağı yerlerde. Üzerine bir de “görüş günleri”. Zaten barınakların görüş günleri olması da tuhaf gelmiyor değil. Eminim size de farklı çağrışımlar yaratıyordur. Mesela ilk akla gelen soru “görüş günleri haricinde içeride neler oluyor?”
Elbette böyle gizlendikce ve saklandıkça kimse bunu açıklığa getiremez. İçeride dilsiz zavallılar mı anlatacak? Keşke!

 “Barınaktaki canların aktif olarak yuvalamalara yardımcı olunursa, kafesler ardında bekleyen dostlarımızın sayısı azaldığı kadar psikolojik olarak da daha az yıpranırlar.

Sorunuza gelecek olursam, barınağın iyisi/kötüsü yoktur fakat Kıbrıs’ta bunca dernek varken bence işbirliğine gidilmeli. Bu işbirliği ayda bir ya da üç ayda bir olsun istemiyorum.

Bir elin beş parmağını dahi geçmeyecek çalışmaların kimseye faydası gerçekten yoktur. Aktif olarak yuvalamalara yardımcı olunabilir. İşbirliğine gidilirse kafesler ardında bekleyen dostlarımızın sayısı azaldığı kadar her biride birer birey zaten ve psikolojik olarak oralarda yıpranmazlar.

 “İnsanlarımız henüz barınak nerededir ya da satın alacağı hayvanla barınaktaki dostumuzun arasında fark var mıdır bilmiyorlar.”

Şu an adamız genelinde gerek elden gerekse pet shoplar yoluyla ciddi bir hayvan ticareti söz konusu. Çok acı ki insanlarımız henüz barınak nedir, nerededir ya da satın alacağı hayvanla barınaktaki dostumuzun arasında fark var mıdır bilmiyorlar. Bunların her biri bilinçsizlik. Toplum olarak donanımlı bir bilgiye sahip olmadığımız kadar bilgilendirilmiyoruz. Bahsettigim şeyler de Amerika’yı tekrardan keşif falan değil Ay’a da gidelim demiyorum. Her konuda az çok bilgilendiriyoruz ailelerimizi ve insanlarımızı neden bu konuda kimse özellikle de belediyeler hiç bir şey yapmıyor? İnsanları rahatlatmak ve memnun etmek uğruna kafesler ardına yerleştirmenin hiç bir katkısı yok.

“Belki de bu konuda en büyük teşekkürü LTB’e etmeliyiz…”

Şiddet gören,kötü bakılan ve ihmal edilen patili dostlarımızı da ihbar ettiğimizde aynı efor ve ilgi ile her belediye tarafından yardım edilmesini dilerdim. Keşke aynı birimler, dövülen köpekler söz konusu olduğunda ya da ihmal edilen hayvanlar söz konusu olduğunda da müdahale edebilse. Belki de bu konuda en büyük teşekkürü LTB’e etmeliyiz ki örnek ve teşvik olsun. LTB’nin sürdürmüş olduğu projeyi takdir ve teşekkür ile izliyoruz. İnsanlardan hayvanları,hayvanlardan ise insanları soyutlamadan çip/ruhsat kontrollerine dayanarak ve aynı zamanda ise çip/ruhsat zorunluluğu getirip kontrol ettirerek sokaktaki başıboş hayvanları ilk önce sahipli/sahipsiz diye ayrı kısırlaştırıyorlar. Bana göre uzlaşı mümkün ve etik olan çözüm böyle bir yol izlemektir.

“Hayvanları alıp barınağa koyuluyor ama kısırlaştırma yok, sokaktakiler üremeye devam ediyor”

Sıla: Aslında hayvanların yeri sokaklar değildir, yani sokak hayvanı diye bir hayvan türü yoktur. Onlar ilk soruda da söylediğim gibi insan tarafından evcilleştirilen ve bağımlı hale getirilen ama sorumluluğu alınamayan ve sokaklara bırakılan hayvanlar. Malesef sokaklar da onlar için güvenli değil ama yerleri barınak da değil. Yani çözümü barınak olarak görmemek gerek. Bu terketmelerin önüne geçmek çok önemli. Bu da denetim ve yaptırım uygulanarak ve insanları bilinçlendirerek sağlanabilir. Hayvanları mal ve kaynak statusünden kaldırmak gerek. Kısırlaştırma da üreme kontrolünü sağlamak adına çok önemli. Hayvanları alıp barınağa koyuluyor ama kısırlastırma yok, sokaktakiler üremeye devam ediyor. Nereye kadar alınacak? E sonra “Hayvanlar aynı ortamda yaşadıkları için bir şekilde kavga edip hayatlarını kaybediyorlar” oluyor barınakda. Bu kabul edilemez. Barınakta yaşanan bu köpek parçalanmaları normalleştirilemez. Kısırlaştırılan ve yuva bulunamayan hayvanlar yaşam alanları, kulube ve besinle desteklenerek, geri bırakılmalı ki yerlerine yenisi alınıp kısırlastırılabilsin. Barınaklar sokakta yaşayamayacak hasta hayvanlar için olmalarıdır.

“Hayvan Refah Yasası çok yetersiz ve ciddi boşluklar var.. Yasa Değişikliği ile ilgili olan toplantılarımız ve çalışmalarımız sürüyor”

BY EHHK: Meclisten geçen Hayvan Hakları Yasası sence Kıbrıs’ın kuzeyindeki insan olmayan dostlarımız için ideal bir yasa mı? Varsa nelerin düzeltilmesi gerekir?Hatice: Hayvan Refah Yasası’nda ciddi boşluklar var. Çok yetersiz olduğu için sizinde Bağımsızlık Yolu olarak ciddi katkı koyduğunuz Yasa Değişikliği ile ilgili olan toplantılarımız ve çalışmalarımız sürüyor. Buraya tüm eksiklikleri sıralamam mümkün değil fakat en önemlisi sanırım kötü muameleyle bakılan petlerin alıkonulmasi ve alıkonulduktan sonra sahibinin de bir daha hayvan sahibi olmaması yönünde bir noktaya yer verilmelidir. Aynı zamanda ihmal edilen veya şiddet mağduru bir patili dostumuzun bir derneğin barınağına yerleştirilmesi yönünde bir madde var. Şiddet gören veya herhangi bir sebepten dolayı alıkonulan petlerin barınak denilen dört duvarlı hücrelerde yaşayabilmesi güç. Bizim barınaklarımızın şartları belli. Psikolojisi alt üst bir çocuğu hapsetmek bana yersiz geliyor. Dediğim gibi bu konuda çalışmalarımız sizin öncülüğünüzde başladı ve canıgönülden değişmesi içinde çalışacağız.

Sıla: Yeterli değil tabi ki. Hayvanların mal ve kaynak statusunde oldugu surece hayvanlar acı cekmeye devam edecek. Hayvanlara yapılan kötü muamelelerin yeterli cezası yok mesela ya da bu yasaları uygulayacak ilgili birimler bulamıyoruz. Bir denetleme ve uygulama eksikliği söz konusu. Böyle olaylarla karşılaştığımızda yasadaki eksiklikler gözümüze çarpıyor.

“Ortada Toplumsal bir sorun var… Biz sadece belediyelerin görevlerinden birini üstlenmiş gönüllü kişileriz”

BY EHHK: Hayvan hakları savunuculuğunun yasanın ötesine geçip biraz da sokakta yapılması gerektiğini düşünür müsünüz?

Hatice: Yasa sadece hayvan haklarının bir parçası. Her bir halkası çok zor ve yorucu. Evet sokaklar apayrı birşey, orda sorun yaratan ya da sağlıksız sokak hayvanından daha çok bilinçsiz bir insanoğlu var. Gün geçtikce güncelleniyoruz ama sanki bu konuda bir ilerleme göremiyorum. Sokakta yardıma muhtaç bir kedi/köpek görünce “Dernek değil misiniz, ” türünden mesajlar alıyoruz. Bu herhangi bir derneğin ya da gönüllünün sorunu değildir toplumsal bir dert söz konusudur ve vicdani bir harekettir. Çoğu insanın anlam veremediği şey ise derneklerin gönüllü kişiler tarafından yönetildiğini bilmiyorlar. Biz dernek olarak sadece belediyelerin görevlerinden birini üstlenmiş gönüllü kişileriz. Elimizden geldiği kadar ve destek görebildiğimiz kadarıyla bu yolda devam edebiliyoruz. Elbette yetersiz kaldığımız noktalar vardır bunların sebebi ise yasamızdaki yetersizlikler ile birlikte ada genelinin toplumsal sorunu haline gelen tanıdık ilişkisidir. İhmal edilen veya şiddet mağduru dostlarımıza bile el uzatmaya çalışan birimler tanıdık ise de yardım etmekten çekinir olmuş durumdalar.

Hala farkında değiliz ve yapılan hiçbir ihmalkarlığa karşı yeterli bir sebep göremiyorum.
Belki siyasetten, belki şahsi sebebi ne olursa olsun tek ricam şudur;”hayvan haklarını göz ardı etmeyin, onların bizden başka savunacak kimsesi yok”

“Hayvanların mal değil, onların da birey olduğunu kabul etmeliyiz”

Sıla: Yaptırım uygulamak adına yasaların önemini inkar edemeyiz. Yasaların oluşması için de toplumun bilinçlenmeye ihtiyacı var. Bunu da hayvan haklarını öğrenerek ve anlatarak kazanabiliriz. Hayvanların da birey oldugunu kabul etmeliyiz. En az bizim kadar yaşamaya hakları var. Tüm türler için barış ve özgürlüğün olduğu bir dünya hayalim var. Ömrüm görmeye yetmeyecek belki ama bir gün bir şeyler değişecekse bugün yapılanlar sayesinde olacak. O yüzden sokakta da mücadeleye devam ediyoruz.

BY EHHK: Her ikinize de çok teşekkürler. Sokakta görüşmek üzere.