KTÖS: Okullar Ne Zaman, Nasıl, Hangi Koşullar Oluştuktan Sonra Açılmalıdır?


KTÖS okulların açılmasına yönelik bir basın açıklaması yaptı:

Açıklama şöyle:


Kritik görev yapanlar dışındaki vatandaşlarımız günlerdir evde kalarak, salgının yayılmasının önlenmesine katkı koymaktadır. Bununla birlikte iş sektörlerinin açılması konusunda ortaya atılan tartışmaları da izlemektedir.

Dünya Sağlık Örgütü, salgın tam anlamıyla kontrol altına alınmadan ülkeleri normalleşme planları ile ilgili uyardı. Bir çok ülkede ise hükümetlerin ekonomik nedenlerle açılma öngörüleri, vatandaşların endişeleri nedeniyle protesto edildi.

Haklı olarak bir yandan hayatın normalleşmesini dört gözle bekliyoruz, diğer taraftan ise normalleşme sürecinde alınması gereken önlemlerin ne olacağını bilmek istiyoruz.

Elli üç bin öğrenciyi evlerine gönderdik. Eğitim Bakanlığı dijital eğitim yapılabilecek, öğretmenle öğrencilerini sanal sınıflarda buluşturabilecek bir sistemi tercih etmedi. Bunun yerine kontrollü, çevrimdışı ve merkezi bir yaklaşımı uygulamaya koydu. Bu uygulama da destek eğitimi anlayışı ile gönüllü öğretmenlerin özverisi ile gerçekleşti. Sistemin kendi içindeki dezavantajları, eğitimdeki eşitsizlik boyutunu da gözler önüne serdi.

Eşitsizlik ve dezavantajlı grupların çoğunluğu bizlere okulların görevinin sadece eğitim değil, sosyal eşitsizlikler ile mücadele edilen bir yer olduğunu, okul yöneticileri ve öğretmenlerin çocuğun toplumsal sorunlarıyla da ilgilendiği bir platform olduğunu hatırlattı. Eğitim ve sağlığın mali kesinti yapılacak bir alan olmadığını ve yatırım yapılması gereken önemli bir hak olduğu ise gün yüzüne çıkardı.

Peki, okulları ne zaman açmalıyız? Okulları açıldıktan sonra nelere dikkat etmeliyiz?

Bu noktada bazı Avrupa ülkelerinde Covid-19 sonrası eğitim ve eğitim kurumlarının açılması ile ilgili uygulamalara bakmakta fayda vardır.

Lock down (karantina) uygulamasına ilk geçen ülkelerden biri olan Danimarka’da, 12 yaşına kadar olan çocuklar anaokullarına ve okullara döndü.

Almanya öğrencilerin okullara geri dönmesine izin vermeye başladı, ancak sosyal mesafe kurallarına uyulması adına her öğrencinin ayrı masası var.

Norveç’te anaokulları halihazırda açıktı. Lise ve üniversiteler de 20 Nisan’dan sonra kısmen yeniden açıldı.

Fransa’da, ilkokul öğrencileri 11 Mayıs’tan itibaren sayısı 15’ten fazla olmayan sınıflarda eğitim almak üzere okullara geri dönmeye başlayacaklar.

Hollanda’da, aynı tarihte, ilkokullar yarı zamanlı olarak eğitime başlayacak. Ortaokul öğrencileri ise 1 Haziran’dan itibaren okullarına geri döneceklerdir.

Romanya ve İtalya ise okulları Eylül ayında açacaklar. Haziran ayı içerisinde son sınıflar ve değerlendirme sınavlarına girecek olan öğrenciler kısa süreliğine okula gidecek. Bu süre içerisinde katı sosyal mesafe kuralları uygulanacak. Diğer ülkeler ise salgının seyrine göre kendi kararlarını ve önlemlerini üretecektir.

Danimarka Örneği
12 yaş üzeri öğrenciler evde kalmaya devam ederken Danimarka’nın anaokullarına ve ilkokullarına 15 Nisan’da yeniden açılma izni verildi. Bu izinle birlikte çocukların virüsü birbirlerine yayma riskini en aza indirgemek için hükümet tarafından tasarlanmış bir genelge de kararla birlikte yayınlandı. Buna göre:

• Sınıf sayıları yarı yarıya azaltıldı
• Çocuklar okula geldikleri anda ellerini yıkamak ve bunu her iki saatte bir tekrarlamak zorunda
• Dış alanlarda ve bahçede sadece küçük gruplar halinde oyun oynanmasına izin var
• Öğrencilerin en az iki metre aralıklarla ve ayrı masalarda oturmaları gerekli
• Çocukların evden okula oyuncak getirmelerine izin verilmemekte
• Lavabolar, tuvalet koltukları ve kapı kolları gibi yüzeylerin yanı sıra okulların kendi oyuncak ve ekipmanlarının tamamı günde iki kez dezenfekte edilmek zorunda
• Öğretmenler okul günü boyunca sadece sınıflarında kalıyor, öğretmenler odasında toplantı yapılmıyor
• Ebeveynlerden çocuklarını kademeli bir sistem ve sırayla ön kapılara bırakmaları isteniyor ve kesinlikle binalara girmelerine izin verilmiyor

Okulların açılması kararı sonrası iki çocuk annesi olan Sandra Andersen, ‘Çocuğum denek olmayacak’ adlı bir Facebook grubu kurduktan sonra 40.000 takipçi sayısına ulaştı. Ancak birkaç gün sonra, yetkililerin çocuklar ve yetişkinlerin için açık-anlaşılır talimatlar vererek uygulanan yöntemi bilimsel bir şekilde ifade etmeleri sonrası çoğu ebeveynin güvenini kazandıkları ve okula devam oranlarının birçok okulda yüzde 90’a çıktığı görülmüştür. Bütün bunlarla birlikte, öğrencilerin belirlenen kurallara uymasını sağlamakla yükümlü olan öğretmenler bu dönemde en zor görevde olan kişilerdir.

KTÖS olarak, okulların ne zaman açılacağı meselesini değil, örneklerine bakarak açıldıktan sonra alınacak önlemleri konuşmamız gerektiği kanısındayız. Önlemleri belirledikten sonra ise,
1. Okul nüfusu,
2. Öğrenci/sınıf sayısı oranı,
3. Okul temizliği,
4. Okul güvenliği,
5. Taşımacılık ve öğrencilerin okula ulaşımı,
6. Oyun alanlarının yeniden organize edilmesi,
7. Öğretmen ve öğrencilere test yapılması,
8. Okulların günlük maske ve dezenfektan ihtiyacı,
9. Derse göre ve genel olarak alınacak önlemler ile ilgili talimatlar,
10. Süreç ile ilgili öğretmen eğitimi,
11. Koruyucu sağlık hizmetlerinin okulları düzenli kontrolü,
12. Daha fazla önleyici tedbirlerin üretilebilmesi, sorumlulukların paylaşılabilmesi için geniş tabanlı ‘eğitim bilim danışma kurulu’ oluşturulması gerektiğini ısrarla öneriyoruz.

Bir diğer odaklanılacak nokta ekonomik, sosyal, ruhsal ve eğitim destek ihtiyacı olan çocuklar için üretilecek projeler olmalıdır. Öğrenciler okulda kazandığı bazı alışkanlıkları unutmuş olabilir, aile içi şiddet, ihmal, istismar ve yoksulluk yaşamış olabilir, bu süreçte öğrenim açısından çocuklar arasında eşitsizlik olabilir. Tüm bunlara cevap verebilmek için Eğitim Bakanlığı kapsayıcı bir destek projesi oluşturmalı ve ek kaynak ayırmalıdır.

Öğretmenlerimiz salgın döneminde öğrenci ve ailelere göstermiş olduğu desteği, okulların açık olacağı dönemde de fazlası ile yerine getirecektir. Çocukları iyi hissettirmek için gereken koşulları sağlayacaktır. Eğitim Bakanlığı öğretmenin statüsüne, öğretmenin hizmet içi eğitimine ve teknolojiye yatırım yaparak geleceğe hazırlanmalıdır. Eğitim Bakanlığı tüm okulları, öğrencileri destekleyecek bir teknoloji erişimi ve kapsayıcı bir yaklaşım geliştirmelidir.

KTÖS olarak okullar ve iş yerlerinin yeniden açılması konusunda siyasi kaygıları değil, Bilim Kurulu, KTTB ve DSÖ’nün önerilerini önemsediğimizi belirtiriz. Özellikle Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Genel Direktörü’nün bazı ülkelerinin kısıtlayıcı önlemleri gevşetmeye başlaması ile ilgili görüşlerini dikkate almalıyız.

Hatırlatırız ki gerekli koşullar oluşmadan atılacak zorlayıcı adımlar ailelerin güvenini kaybetmenin yanında öğrenciyi, öğretmeni ve toplumun tamamını tehlikeye atacaktır.

Burak Maviş
KTÖS Eğitim Sekreteri